g. saray, ist. apor’u ahmet ve uğur’un golleri ile yendi: 2 - 1
artık galatasaray, yen sahasında ilk defa bir puan kaybetmeyi kabul etmiş gibiydi. seyirci sessiz ve küskün, futbolcular ise geride hiç değilse bir beraberliği koruyabilmenin çabası içinde idiler. saha kenarında ingiliz antrenör birch, o maç boyu devamlı notlar tuttuğu siyah kaplı defterini kapamıştı.
hemen ileride ise istanbulspor antrenörü basri heyecanlı ve ürkek oyuncularına devamlı talimat veriyordu. maçın artık bitmek üzere olduğunu düşünerek basri'nin bu hareketlerini fuzuli görenler ve onu telörgünün arkasından tebrik etmeye çalışanlar da vardı.
yoo, olmadı bunların hiç biri. ve işte son dakikanın ikinci 30 saniyesi başında uğur, ekrem’den gelen topu ceza sahası kenarında çapraz bir şütle istanbulspor ağlarına takıverdi. işte buna tam deyimiyle şu âşık olduğumuz futbol oyununun cilvesi derlerdi.
herşey bir yana, hangi gözle bakarsak bakalım, bu oyunun hakkı bir beraberlikti iki taraf için de. daha oyunun başında bastıran sarı-siyahlıların 6. dakikada cemil'in pası ile ali'nin yaptığı orta neticesinde bilge'nin yasin'e çarpan şütüyle attıkları gol, maçın bir hayli çetin geçeceğini ispatlıyordu. sonra kütahya'dan transfer edilen ahmet'in bomba gibi iki şütünü seyrettik. galatasaray, gol şaşkınlığından kurtulmuş bir misilleme için adet fırsat bekliyordu. nitekim, 26. dakikada yine ahmet, ayhan'ın frikik atışında, ergün'ün pasına vurduğu müthiş şütle topu bu sefer mete'nin gerisine, filelere çarptırdı.
oyunun ilk yarısı 1—1 sona erdikten sonra ikinci devrenin başında galatasaray yine hareketli görüldü. 50. dakikada maçın yıldızı ahmet'in şütü bu sefer de direği buldu. 68. dakikada da cemil ve 73. dakikada b. ahmet istanbulspor adına iki mükemmel gol fırsatını kullanamadılar. ve sonra o karar dakikası gelip çattı. kaptan uğur, 89. dakikada attığı değerli golle takımını sahadan başı yukarıda çıkartırken, geride sarı-siyahlı futbolcuları gözü yaşlı bırakıp çekilip gitti bu 90 dakikadan.