hırslı, süratli ve biraz da hırçın, fakat futbol kalitesi sıfır olan bir fenerbahçe - galatasaray maçı seyrettik. ekseriya böyle oluyor. iki takımın karşılaşması... puan durumu ne olursa olsun elektrikli bir hava gelip çöküyor maçın üzerine ve bu gerginlik içerisinde futbolcular, katılaşarak adeta taştan bir heykel kesiliyorlar.
derin düşünmeyen, işi oluruna bırakan taraf kazanıyor bu asap mücadelesini... evet. fenerbahçenin dün ezeli rakibini yenişinin, birce en büyük faktörü budur.
maça iki takımın zaviyesinden bakıldığı zaman şampiyonluk yolunda yürüyen galatasarayı hudutta tökezlenmenin endişesi içerisinde kıvranır gördük. halbuki sarı - lâcivertliler için sadece prestihleri mevzubahisti.
maçın, teknik tarafını uzun boylu tahlile luzum yok. galatasarya ilk 15 dakikada biraz bocalamış, sonra oyunda bir muvazene kurmuş ve daha sonra da ezeli rakibini havadan uzun paslı, yani kendi oyununa uydurmuştur. fakat, selimin attığı tek gol, ikinci yarıda forveti duran ve bütün mücadeleyi müdafaayı ile yapan galatasaray'ı bozmuş ve çökertmiştir.
fenerbahçe, rakibinin bu çöküntüsünden faydalanamamıştır. bilâkis müdafaaya çekilmek hatâsına düşmüştür. bu zaman içersinde bir gol yemeyip biraz tesadüf ve bir de özcan'ın çok iyi gününde olması sebebiyledir.
fenerbahçe - galatasaray rekabeti her şeye rağmen futbole susayan seyircilere çölde bir serap olmuştur. ezeli raklbinden yediği bu büyükçelmeden sonra, şampiyonluk yolcusu galatasarayın önünde beliren kırmızı sinyallere, daha fazla dikkat etmesi gerekecektir.