halit kıvanç'ın 1983 basımlı "gool diye diye" kitabından;
1962'nin 28 mart akşamı, istanbul dolmabahçe'den geçenler, önce biraz şaşırıyorlardı: "hayrola gece de mi maç var artık?.."
"evet" karşılığını alınca, hayretleri daha da artıyordu.
bizde gece maçları yıllar önce emektar taksim stadı'nda başlamış ama arkası gelmemişti.
taksim stadı şimdi inönü gezisi'nin bulunduğu yerdeydi.
dolmabahçe durağında bazı şakacı otobüs şoförleri "hastane.. var mı inecek?" diye bağırırlar öteden beri... işte 28 mart 1962 akşamı bir otobüs şöförü "hastanemiz artık geceleri de açık" diyor ve tüm yolcuları güldürüyordu.
aslında şoförün sözü gerçeğin ifadesiydi sporseverler artık geceleri de stada koşacaktı o gece ise, gelenler içinde meraklılar çoğuluktaydı. "gece maçı nasıl oluyor?" diye...
staddan çıkışta çok seyirci, "ah keşke bütün maçlar gece olsa" diyordu. çünkü hızlı, zevkli, heyecanlı bir oyun izlenmişti. fenerbahçe ile kasımpaşa oynuyorlardı. ben de kendi toprağımızda ilk gece maçı anlatıyordum. oyunun topu gündüz maçlarında kullanan toplardan farklıydı. rahat görülsün diye bembeyaz bir top seçilmişti. maçta hakem olarak görevlendirilen
semih zoroğlu'nun da beyaz saçlı olması nedeniyle espri hemen yerini bulmuştu: "kolay farkedllsin diye, federasyon özel beyaz saçlı gece maçı hakemi görevlerdirmiş."
gerçekten kaliteli, heyecanlı bir maç izlemiştik. istanbul'daki bu ilk gece maçında ilk gol, hatta ilk goller kasımpaşa'dan gelmişti. ikinci yarı başlarken fenerbahçe 2-0 yenik durumdaydı. ama bu 45 dakikada sarı-lacivertli takım birden coşarak ve peşpeşe 3 golle sahadan 3-2 galip çıkacaktı. bu ilk gece maçını radyoya milyonlara ilettiğimiz sırada, stadda 18 bin kişi seyretmişti.
inönü stadında oynanan 2. gece maçı.bu maçtan önce aynı gün saat 18:00 da vefa-yeşildirek maçı "ilk gece maçı olarak" oynanmıştır.
1939 eylülünde taksim stadında projektörler altında fb,gs,beyoğlu ve taksim arasında oynanan turnuvadan 22,5 yıl sonra ilk kez istanbulda gece maçı oynanmıştır.
vefa – y. direk, f. bahçe – k. paşa ışıklar altında oynanacak
mithatpaşa’da ilk gece maçları
ışıklandırılan stad 18’de törenle açılacak. ikinci maç saat 20’de
radyo f.bahçe maçının ikinci devresini veriyor
mithatpaşa stadında gece maçları, bu akşam vefa – yeşildirek, fenerbahçe – kasımpaşa arasındaki milli lig karşılaşmaları ile başlayacaktır.
saat 18 de oynanacak ilk müsabaka, sonunculuk mücadelesi yapacak iki takım için de büyük ehemmiyet taşımaktadır.
gecenin ikinci karşılaşması saat 20 de fenerbahçe ile kasımpaşa arasında olacaktır. sarı – lâcivertlilerin ankarada ve yabancı sahalarda hayli gece maçı yapmış olması, tecrübe bakımından kendileri için avantaj sayılabilir. lig şampiyonluğu şansını hemen hemen kaybetmiş bulunan fenerbahçenin iyi bir oyun tutturduğu takdirde kasımpaşadan puan alması normaldir.
gece maçlarına hemen başlanması kararı üzerine, istanbul radyosu teşebbüse geçmiş ve gece maçlarını da staddan naklen yayınlamak için gereken hazırlıklara girişmiştir. ancak radyonun gece programlarının çok yüklü olması sebebiyle, ikinci maçın ikinci devresi nakledilecektir.
ankara 19 mayıs stadının ışıklanmasından 20 ay sonra, mithatpaşa stadı da gece maçlarına sahne oluyor. ve istanbul şehri, 22 buçuk yıl sonra, tekrar gece maçlarına kavuşuyor.
1939 eylülünde taksim stadında projektör ışığı altında (fenerbahçe, galatasaray, beyoğluspor, taksim arasında) oynanan dörtlü turnuadan bu yana, gece maçının sadece sözü edilmiş, fakat fikir ve arzu, bir türlü gerçek alanına çıkamamıştır.
halit kıvanç’ın yazısı gece maçlarının yararları-zararları nelerdir gibimsi devam ediyor…
halit kıvanç’ın bahsettiği 22 buçuk yıl önceki taksim stadındaki ilk gece maçı için;
ott, ışıklandırma tesislerinin ay sonunda tamamlanacağını söyledi
mithatpaşa stadı ışıklandırma direklerinden ilki dün yerine monte edilmiştir. kapalı tribünün «e» kapısı civarına dikilen ilk direğin uzunluğu 45 metredir.
şehrimize gelen alman ışıklandırma mütehasısı richard a. ott, ışıklandırmanın ay başında tamamlanacağını söylemiştir. ott, şehrimizde bulunmayan bazı malzemelerin alınması için dün bir teknisyenini almanyaya göndermiştir. dün sabah direğin monte edilmesi sırasında bölge müdürü sait selâhattin cihanoğlu da hazır bulunmuştur.
mithatpaşa stadının gece tesislerini ikmal eden alman firmasıyla, umum müdürlük arasında yeni bir ihtilâf başgöstermiştir.
firmanın sahibi richard a. ott, mithatpaşa stadına inşa edilecek trafo merkezinin transformatör ve kumanda odası yeri hakkında umum müdürlük ve bölge mimarlık tarafından yapılan itiraz üzerine ankaraya müracaat ederek kiminle temas etmesi gerektiğini sormuştur.
kuveyt'te bulunan alman mütehassısı richard ott, dün şehrimzie gelmiş ve mithatpaşa stadını gezerek son kontrolünü yapmışyır. bu arada fransada bulunan iki montörüne telgraf çekerek gelmelerini bildiren ott, ışıklandırma işinin iki hafta'da tamamlanabileceğini söylemiştir.
vefa - y. direk, f. bahçe - k. paşa ışıklar altında oynayacak
mithatpaşa'da ilk gece maçları
ışıklandırılan stad 18'de törenle açılacak. ikinci maç saat 20'de
radyo f. bahçe maçının ikinci devresini veriyor
mithatpaşa stadında gece maçları, bu akşam vefa - yeşildirek, fenerbahçe - kasımpaşa arasındaki milli lig karşılaşmaları ile başlıyacaktır.
gecenin ikinci karşılaşması saat 20 de fenerbahçe ile kasımpaşa arasında olacaktır. sarı - lacivertlilerin ankarada ve yabancı sahalarda hayli gece maçı yapmış olması, tecrübe bakımından kendileri için avantaj sayılabilir. lig şampiyonluğu şansını hemen hemen kaybetmiş bulunan fenerbahçenin iyi bir oyun tutturduğu takdirde kasımpaşadan puan alması normaldir.
2. maçı radyo veriyor
gece maçlarına hemen başlanması kararı üzerine, istanbul radyosu teşebbüse geçmiş ve gece maçlarını da staddan naklen yayınlamak için gereken hazırlıklara girişmiştir. ancak radyonun gece programlarının çok yüklü olması sebebiyle, ikinci maçın ikinci devresi nakledilecektir.
ankara 19 mayıs stadının ışıklanmasından 20 ay sonra, mithatpaşa stadı da gece maçlarına sahne oluyor. ve istanbul şehri, 22 buçuk yıl sonra, tekrar geçe maçlarına kavuşuyor.
1939 eylülünde taksim stadında projektör ışığı altında «fenerbahçe, galatasaray, beyoğluspor, taksim arasında» oynanan örtlü turnuvadan bu yana, gece maçının sadece sözü edilmiş, fakat fikir ve arzu, bir türlü gerçek alanına çıkamamıştır.
halbuki gece maçlarının, hele bizim için, çeşitli faydaları vardır:
1. hergün, hatta cumartesi - pazar dahi çalışmak zorunda olan bazı meslek mensupları, futbola aşık oldukları halde, maça gitmek şansına sahip değildirler. gece maçları, onlar en büyük imkânı yaratacaktır.
2. yurt dışındaki birçok maç, gece oynandığı için bu hususta yeter tecrübesi bulunmayan futbolcularımız, güçlük çekmektedirler. mesela fenerbahçenin cenevre'de nice'e 5-1, beşiktaş'ın viyana'da rapid'e 4-0 gibi açık farkla yenilmelerinde, gece maçı tecrübesinin azlığı büyük ölçüde tesir etmiştir. fenerbahçenin 1958 deki ingiltere turnesinde 6 gece maçından ikisini 7-4, ikisini 5-1 kaybetmesinde de, keza gece maçı yabancılığı açıkça görülmüştür. son olarak ümitler'in 4-1 lik mağlûbiyetinde de bu nokta üzerinde düşünülebilir.
3. fikstürün tam tatbiki ve maçların yaz günlerinin en sıcak saatlerinde oynanmasını önlemek bahsinde de, gece maçları bir cankurtaran olacaktır.
4. birçok ünlü yabancı takım, cumartesi - pazar resmi maçları bulunduğundan memleketimize gelmemektedir . gece tertibi bu takımların hafta arası gelebilmesine fırsat verecektir.
5. mali krizden şikayetçi kulüplerin, geceleri oynayrak daha fazla maç yapabilmeleri mümkün olacaktır.
6. şehircilik bakımından ışıklanmış bir stad şehre daha cazip bir gece manzarası verecektir. bunun da turistik yönden kazancı düşünülebilir.
7. stadın ışıklanması, futbol dışında bazı sportif gösteriler ve temaslarla da daha büyük seyirci önünde yapılabilmesini sağlayacaktır.
ancak, bu ve bunlara eklenecek faydaları yanında gece maçlarının bazı güçlükleri olduğu da hatırlanmalıdır. şöyle ki:
1. ışık ne kadar mükemmel olursa olsun, oynayan için de, seyreden için de, gün ışığının alışkanlığından kurtulmak kolay değildir. bu bakımdan futbolcuların bilhassa pas verirken dikkatli olmaları lazımdır.
2. oyun sırasında bazı hatalar, bilhassa hentboller, hakemlerin gözünden -gündüze nisbetle daha fazla- kaçabilmektedir. ofsaytlarda da, futbolcuların durduğu yerler hususunda göz aldanması mümkündür. 3. kaleciler için, hele çıkış yaparken, mesafe tahmininde yanılmak ihtimali, gündüzden daha fazladır.
4. futbolcuları tanıyabilmekte de. gün ışığına nazaran, biraz zorluk çekildiği vâkidir. bunun telafisi içi, kulüplerin oyuncularına kolayca göze çarpacak renkte ve büyüklükte numaralı forma giydirmeleri gerekir. bazı ülkelerde formalarda fosforlu numara kullanılarak bu mahsuz bertaraf edilmektedir.
5. tribünler nisbeten karanlık olacağından, sahaya herhangi birşey atabilmek, gündüzden daha kolaydır. bu bakımdan emniyet tedbirleri de, o ölçüde sıkı olmalıdır.
6. nihayet 25 bin kişilik bir stadın boşalması, bir sinemanın ya da bir açıkhava tiyatrosunun dağılmasından farklıdır. şehrin trafiğini yöneten yetkililerin bu noktayı dikkate olarak, maçların bitim saati için vatandaşa evine rahat gidebilmek imkanını sağlaması icabeder. stad önünde çeşitli semtlere otobüs kaldırmak, vapur seferlerinde bu yolda bir ilâve yapmak, çarelerin en yakınıdır.
görüldüğü gibi, gece maçlarının güçlükleri, zamanla veya imkânla yok edilebilecek ya da hafifletilecek nevidendir.
gece maçlarını futbolumuzun kalkınmasında bir ümit ışığı olarak görüyor ve ışıklar altında meşin topu kovalayacak bütün futbolculara başarılar diliyoruz.
sarı-lâclvertliler 2-0 mağlûbiyetten 2. devredeki fevkalâde oyunları ile galibiyete yükseldiler
golleri yılmaz, coşkun, mustafa, şerfe (2) attı
namık sevik
milhatpaşa stadında ilk gece maçı... havada sise benzeyen mavimsi garip bir duman var... son zamanlarda boşluğundan şikayet edilen tribünler hıncahınç dolu.
önce sarı - lacivertliler çıkıyor. alkış, alkış... fenerbahçe çok yaşa sesleri. hem de aradaki dokuz puan farka rağmen... sonra, lâcivert - beyazlılar geliyor, bir ok sürati ile dağılıveriyorlar sahaya...
şampiyonlar şampiyonu beyaz-şimşekler gibi... mithatpaşanın kuru taşlaşmış kelliği olmasa, insan kendini avrupada bir kupa finali seyrediyor zannedecek. maç başlıyor, daha ikinci dakika, yılmazın ani bir dalışı ve attığı şut: genç kaleci üner avlanıveriyor...
bir ölüm sükûtu çöküyor tribünlerre. hakikaten kasımpaşa beyaz-şimşeklere yakıdan bir oyun çıkartıyor. üstüste akınlar fenerbahçe âciz, fenerbahçe ne yapacağını şaşırmış vaziyette. şöhretleri çökmüş müdafaa, savruk, forvet ise manâsız bir telâş içersinde... ayakta kalabilen solhafta bir hüseyin. ilerde didinen bir şeref...
fakat gel gör ki fenerbahçe takımı sanki operada hayaleti oynuyor... ve 30. dakika. ahmet'in uzattığı pası coşkun yakalıyor. harika bir çalımla naci'yi ekarte ediyor, ceza sahasına dalıyor, kaleci üner fırlıyor yerinden... aşırtma bir şut: beyaz fosforlu top ikinci defa filelerde... bu gol yıkılışın ve çöküşün şüphe götürmez öncüsü oluyor. tam bir dakika sonra yine coşkun üç pastan muhakkak bir golü kaçırıyor. ya gol den evvel yılmaz'ın altı metreden topu dışarı atışı.. kasımpaşanın oyununun hakkı 4-0 evet. yılmaz ve coşkun biraz becerikli olabilseler...
yuh sesleri
fenerbahçeliler ikinci devreye taraftarlarının yuh yağmuru altında sahaya çıkıyor.. bu bekleneni bulamamanın menfi bir tezahürü. fakat o ne? şimdi fenerbahçe voranof aşısı yapılmış gibi gençleşmiş, delikanlılaşmış sahneye eski artistlerin yerine yenileri gelmiş. ilk devredeki o havadan mânasız ve kendi sistemine zıd düşen oyun yok. yan haflar topu yere indiriyor. basri, naci, kadri hattâ hattâ lefter dahi bir takım şuuru içersinde çalışıyor. tam 47. dakika selim'in soldan yaptığı ortayı mikro mustafa ufak adımlarla kovalıyor. yakalıyor topu ve plase bir şut sarı - lâcivertlilere ümit kapılarını açıyor. bu golde hâzım hiç de kabahatli değil. bir mesul aramak icap ederse o da sedattan başkası olmıyacak. sonra? sonra ne mi oluyor? ne olmuyor ki, maçı kazanmak için fenerbahçe her şeyi yapıyor. ilk devre çöken ve sabun köpüğü gibi eriyen sarı - lâcivertli takım şimdi büyük bir silindir olmuş rakibini insafsızca eziyor. 49. dakika lefterin iki kişinin arasından uzattığı derilin bir pas... şeref «vahşi koşu filmindeki henry fonda» gibi koşuyor. geçiyor ergun'u ve topu sert bir şutla filelere bırakıyor. eee. kasımpaşa milli ligin en iyi takımlarından biri. bşabaş dişe diş mücadele eden yenilmesi güç bir ekip. ama hiç bir zaman neticeyi muhafaza edecek büyük bir takım hüviyetinde değil. esasen bozguna uğrayışlarının bizce sebebi de bu. fenerbahçe fırtınalı üçüncü golün yapılışından sonra da devam edecek. ama bu golü anlatmak lâzım. dakika 69. lefterin mustafaya uzattığı top. mustafanın aut çizgisine kadar kayarak yaptığı orta ve kaleye on metre mesafede bulunan şerefin havaya fırlayarak topa balyoz gibi kondurduğu kafa ve meşin cismin ağlara takılışı... bir flâşın çakması kadar gibi âni oluyor bu hâdise. ve fenerbahçe 45 dakikalık futbolu ile sahadan 3-2 böyle galip ayrıldı.