(futbol) tâbiri ingilizce «ayak» ve «top» kelimelerinin birleşiminden doğmuştur ve «ayak topu» deyimini ifâde eder. ne yazık ki, dünkü büyük maçın ilk devresinde futbolün sadece ilk kelimesi oynandı. ortada «top» yok, sadece birbirine dolaşan, daha doğrusu dalaşan «ayak» lar vardı. türk futbolunun bu iki köklü yuvasını temsilcilerine (tâbi bir kısmına) böylesine hırçın, haşin, hattâ gaddar bir mücadele temposunu âslâ yakıştıramadık.
• fenerbahçe takımının dünkü manzarası rahmetli orhan velinin bir şiirini hatırlatıyordu: «cep delik, cepken delik… kevgir misin be kardeşlik!...»
• arkadan biri «lefter mustafaya kafa attı» dedi. ihtimal vermedik. lefter dün atacak olsa, sahada adım atardı.
• bu zor maçın hakemi zoroğlu idi ve hakikaten maçı idaresi kolay olmadı. sertliklerde daha az müsamahakâr davransa, herhalde oyunu saha dışından seyredecekler ergundan ibâret kalmazdı.
• maçtan sonra kaptan nacinin ve hele yükselin rakiplerini teker teker tebrik etmesi, gözden kaçmadı. sporda yenmek kadar yenilmesini de bilmek lâzımdı. ama dün bunu bilmeyenler de vardı.
• .. ve dün sahada bir metin vardı. daha doğrusu metin ve ötekiler vardı. ötekiler tekme atarken, metin vazifesinin sadece gol atmak olduğunu biliyordu ve bu metin tek başına fenerbahçeyi 4-0 yendi. gerçek sonuç bu idi. gol başına bir yıldız alsa dahi metin gene dört yıldızlıktı. renkler bir yana, her türk sporseveri bu metinimizle övünmeli idi.
• fenerbahçe maçı metinin ayağından ilk golü yediği qnda mı, yoksa avninin ayağından ilk tekmeyi attığı anda mı kaybetmisti.? orasını sahadaki sarı – lâcivertli futbolcular dahi anlayamadı.