bugün m. paşada f. bahçe-vefa, ankarada g. birliği-d. spor, izmirde altay-a. ordu karşılaşıyorlar
1960-61 milli lig maçlarına bugün istanbul, ankara ve izmir’de yapılacak müsabakalar ile başlanacaktır.
günün ikinci maçında, fenerbahçe ile vefa, milli ligin başında ilk çetin müsabakayı oynıyacaklardır. hazırlık maçında vefayı 3-1 mağlûp eden sarı – lâcivertlilerin bugün vefa karşısında rahat bir galibiyet alması beklenmektedir. her iki takım da bu karşılaşmaya muhtemelen şu tertipleri ile çıkacaktır:
istanbul bölgesinde satılan biletlerden bir kısmın karaborsaya intikali düşüncesiyle, istanbul valiliği bölgeden maç bileti satışını men etmiştir. ayrıca kulüplere verilen biletlerin karaborsaya düşmemesi için sert tedbirler alınacaktır. turnike bulunmayan srad kapılarında gişeler giriş kapılarının yanına konulacak ve biletini alan içeri girecektir.
diğer taraftan hakem ve oyunculara edep dışı hitap edenler şiddetle tâkip edilecektir. vali tuğg. tulga dünkü basın toplantısında «bu hususta maç meraklısı öğrenciler bizim yardımcımız olacaktır.» demiştir. vilâyetin almış olduğu bu karar gereğince korede gümüş veya altın madalya kazanmış olan subay ve erler de harb malûlleri gibi stadlara parasız gireceklerdir.
sarı – lâcivertliler kollektif oyundan uzak görünmekle beraber farklı neticeyi kolay temin ettiler. golleri kadri ve lefter (2) attı
fenerbahçe milli ligdeki ik maçında vefa’yı 3-0 mağlûp etti… ne var ki, sarı-lâcivertli taraftarlar bu net neticeyi elde eden tertipten beklediklerini bulamamışlardı.
hattâ, oyun tek golle ve zevksiz şekilde geçip giderken pek çoklarında şikâyetler kulağa geldi. taraftar komple oyun istiyor, taraftar bu yıldızlar topluluğundan belki de kısa zamanda alıştığı sür’atli ve seyri hoş futbolu bekliyordu.
mevsimin ilk resmi müsabakasında ortaya çıkan bu tenkidler, sâkin kafayla ve etraflı şekilde düşünüldüğü takdirde yerini değiştirecek ve taraftar sabırla beklemenin daha makûl bir hareket olduğuna kanaat getirecektir. elbette dün sahada 3-0 galip gelen fenerbahçenin eksik ve pişmemiş tarafları yok değildi. meselâ, ezeli müdafaa meselesini hazırlık mevsimi maçlarının halle kâfi gelmediği ayan beyan görülüyordu. takım kaptanı nacinin, santrahaf avninin devamlı şekilde aksayışı, iki bekin kısa ve cılız vuruşlarla henüz güvenilir bir form içindeolmayışları ve hücum hattının hemen her hareketin sonunda topu rakip ceza sahasının önünde sıkıştırışı ve bilhassa hilmi gibi bir hareketli solaçığa saat tutmacasına 15, 20 dakika pas verilmeyişi… sarı, lâcivertli takım kusurları muhakkak ki, bu kadarla bitmiyordu. ancak, milli lig şampiyonluğunda iddia sahibi bu takım zamanla zaaflarını örtecek ir bünyeye ve onu tamamlayacak yapıcı elemanlara sahiptir.
vefa, üç büyüklerin dışında kalan kulüpler arasında oldukça isabetli transfer yapan bir takım olarak gözüktü. yeşil – beyazlılar maçın ilk yarısında oldukça isabetli transfer yapan bir takım olarak gözüktü. yeşil – beyazlılar maçın ilk yarısında sıkı markajlı bir müdafaa oyunuyla zaman zaman âni hücumlar yapıp, rakiplerini tehdit ettiler. maçın ikinci yarısında vefa nefessiz kalmıştı. bu, biraz da ilk devrenin daha doğrusu milli ligin ilk haz’ından ileri geliyordu. vefa kuvvetini kabul ettiği rakibinden ne alırsa ilk taarruzda alacağına inanmış ve her şeyini bu 45 dakikalık müddet içinde sahaya vermişti. zamanla müdafaadaki gayret, ilerideki canlılık kayboldu ve fenerbahçede kadrinin boş sahaya hâkim oluşundan sonra vefa kadere razı oluverdi.
oyun başlamadan evvel sarı – lâcivertli taraftarlar heyecan içindeydiler. yılın transfer takımına bir takım tribün yenilikleri hazırlamışlardı.. ama orta tribündeki yenilik meraklılarının beklediği hâdise ilk goldü. acaba bu golü hangi futbolcu atacaktı? iddiaya girenler bile vardı... can diyorlar, lefter diyorlar, mikroya şans veriyorlardı… ve maçın tam 30 uncu dakikasında fenerbahçenin ilk golünü kadri atıverdi. yeni transfer edilen bu futbolcunun attığı golü hazırlayan da transfer arkadaşı hilmi idi. hilmi ortalamış, can kapmış ve mustafa kaydırmıştı. müdafaadan seken topu takip eden kadrinin yakalaması ve turgutun koruduğı kaleye indirmesi kısa sürdü. böylece kadri istanbulda milli lig maçlarının ilk golünü atmak şerefine de sahip oluyordu. sarı – lâcivertliler seyri dahi rahatsız edici bir oyunla devreyi 1-0 önde bitirdiler. maçın başında çetinin ve ismetin pasıyla da özerin kale önünde kaçırdıkları fırsatlar geçen ilk yarının diğer hâdiselerini teşkil ediyordu.
sarı – lâcivertliler ikinci devrede umumiyetle daha düzgün bir tempo ile oyuna hâkim oldular. ama, hücumlar daima ortada toplanıyor ve hilminin solaçıktaki bekleyişi seyircilerin protestosuna uğruyordu. nihayet can, arkadaşlarının hatâsına son vermeyi düşünmüş olmalı ki, hilmiye güzel bir ikramda bulundu. hilmi güç durumdaydı, fakat sağ ayağının üstüyle golü ilân etti âdeta. leftere, bu gollük ortalayışa lâyık bir kafa vuruşu kalıyordu sadece. ve kıvrıldı turgutun solundan topu kafayla vefa ağlarına gönderdi. seyirciler lefterin nadir görülen kafa golünü uzun uzun alkışladılar.
fenerbahçe otuzuncu dakikadan sonra oyunu bırakan vefayı daha rahat ve sık şekilde yoklamaya başladığı halde sayı farkını yükseltemedi. can hem beceriksiz, hem de şanssız bir günündeydi. lefterin verdiği pasların yarısını kullanabilse, netice bir anda açılıverecekti. üçüncü gol ise penaltıdan kaydedildi. canın pası hilmiye gelirken nejat topu eliyle kesmişti. lefterin çektiği penaltıda top kurşun hızıyla yeşil – beyazlı kale ağlarını buldu. ve sarı – lâcivertliler neticeyi kâfi gören hareketlerle oyunun sonunu getirdiler.