alsancak'taki çetin maçta izmirspor'u 2-0 mağlûp eden beşiktaş şamiyon
takım halinde başarılı bir oyun çıkaran siyah - beyazlı takımın gollerini sanlı attı
namık sevik izmir'den bildiriyor
üç büyük şehirde şampiyonluk turu yapmaya söz veren beşiktaş, izmirsporu mağlûp ederek şampiyonluk tahtına oturdu ve alsancak stadında binlerce seyircinin yaktığı meş’aleler arasında bu turlardan ilkini attı.
sezona girerken büyük lâflar konuşmamıştı beşiktaş. yöneticiler, «genç bir kadromuz var. bununla bir şeyler yaparız.» demişlerdi. bir şeyler değil, çok şeyler yapıverdiler. bu yarışmada büyük konuşanlar yaya kaldı.
ilk dakikalarda izmirspor beşiktaş'a vize verecek gibi gözükmüyordu. fakat beşiktaş 20 nci dakikadan sonra ofsayt taktiğine başvurarak izmirspor akınlarını tesirsiz bırakmağa ve bu âna kadar geri oynattığı sanlı'yı da ileri vererek rakibini hırpalamağa başladı. 18 inci dakikada sanlı'nın solaçığa kayarak yaptığı ortaya güven'in kondurduğu sert kafa ve topun direğe çarparak dışarı çıkışı, bir flâşın çakışı kadar âni oldu. lider artık şampiyon olmak için oynuyordu. akın üzerine akın tazeliyordu. faruk'un 33. dakikadaki şutu kaleci adaşının ellerinde kalmıştı. akabinde güven çok şık bir hareket yapacak, semih'in üzerinden aşırttığı topa sert bir vole çakacaktı. 40. dakikada sanlı'nın doldurduğu top izmirspor kalesinde tehlikeli bir karambol yaratacaktı. herşey, şampiyonluk golünün yaklaştığını gösteriyordu. nitekim 43. dakikada suat'ın havadan pasını k. ahmet kafa ile indirmiş ve topu kovalayan sanlı şahsi gayretti ile semih’i geçmiş, kaleciyi de üzerine çekerek çok sıkı bir şutla beşiktaş’ın şampiyonluğunu ilân eden golü atmıştı.
ikinci devreye artık lider değil, şampiyon olarak giren siyah - beyazlı takım, çok geçmeden yine sanlı'nın ayağından galibiyeti garantileyen golü de kazandı. sanlı’nın ceza sahasına girer girmez çektiği gol yaratan şut kadar, bu pozisyonu hazırlayan suat da alkışlanmalıydı. 2-0 beşiktaş’ın şampiyon olacağına inanmayanların kafasına çakılan bir demir çubuk gibiydi. beşiktaş gole doymamıştı. ancak «oh» diyebilmenin rahatlığı içinde golden çok futbola önem veriyordu artık... birbirlerine verdikleri paslarda bir tebrik kokusu seziliyor, bir an önce maçın bitmesini şeref turuna yaklaşmak için bekledikleri hissolunuyordu. izmir seyircisi de aynı havaya girmişti. tribünde yanan meş'aleler, her güzel akında alkışlayan eller, şeref tribünündeki baba hakkı‘ya uzanan selâmlar hep şampiyonluğun tebriki idi. maç bittiği zaman izmirsporlular da bu tebrike katılacak ve lig’deki şampiyonluk düğümünün çözüldüğü maçın güzel bitişinde hissedar olacaklardı. bir mevsim, yağmur, çamur, kar, fırtına demeden bir gaye için uğraşan insanları herkes ayakta alkışlıyordu. şampiyona verilecek en büyük mükâfat da buydu.