sarı - lacivet'lilerin mağlûbiyet serisi devam ediyor
vefa, f. bahçe'nin şampiyonluğunu tanımadı: 2-0
fevkalâde bir oyun çıkaran yeşil - beyazlılar rakiplerini ezdi. hakem a. ihsan ve candemiri sahadan attı
halit kıvanç
istanbulspor rüzgârıyla sallanan, anderlecht kasırgasıyla devrilen fenerbahçe dün de vefa fırtınasına yakalandı ve... dağıldı, toz oldu.
sarı-lâcivertliler, geçen pazar son dakikalarda ve beklenmez gollerle yenilmişlerdi. brüksel rövanşında ise, 5 gol yemelerine, bunun 5 misli gol tehlikesi içinde yüzmelerine rağmen, gene de bir şeyler yapabilmek için çırpınmışlardı. dün ise sahada fenerbahçe yoktu sanki... «4-2-4» ü, «1-3-5» i filân bırakın, sağa sola gayesiz koşan ya da koşmayan, topa dokunmaktan âciz 11 tanınmaz kişi vardı.
ama karşıda... ama karşıda, kendisini herkese ellerini kızartacak kadar alkışlatan bir vefa takımı devleştikçe devleşiyordu. ihtiyar molnar'ın genç öğrencileri, «futbol böyle oynanır» dedirten bir başarı içinde, bileklerinin, ayaklarının, kafalarının hakkıyla aldılar maçı... nefis kombinezonlar, yerini santimle bulan paslar, mükemmel deplasmanlar, süratli inişler, çalımlar, şutlar... en güzeliyle hep yeşil - beyaz formalılar tarafından yaratıldı.
aslında oyun, fenerbahçe golü ile başlamıştı. daha 9. dakikada aydın'ın soldan çektiği kornerde rüzgardan falso alan top, kimseye değmeden vefa ağlarını bulmuş, fakat merkez hakem komitesi profesörlerinden gerçeker'den «gol» hükmünü alamamıştı. hani hakem saysaydı bunu!.. oyunun gidişine göre sonucun değişeceği, fenerbahçe'nin yenilmekten kurtulacağı pek sanılmazdı. çünkü vefa tam bir şahlanış içinde, futbolunu şöhretli rakibine kabul ettirmişti. sarı - lâcivertliler, geride verdikleri gedikler, ortada bıraktıkları bolluklar ile her an gol yemeğe hazır bir manzara gösteriyorlardı. ilerde ise, hiç bir an gol atabilecek canlılık yoktu. ama, dedik ya, vefa fevkalâde oyununun armağanını nasıl olsa kazanacaktı. ve kazandı da: 12. dakikada ercan’dan söktüğü topla ceza sahasına dalan zeki, pozisyonu bir ara hâzım’a kaptırıyor, ancak hâzım rahat tutacağı topu elinden kaçırınca, fırsat yeniden doğuyordu. bekir'e boş kaleye düzgün bir şut çekmek kalmıştı.
bu, gollerin ilkiydi. ikincisini görmek için, 43. dakikayı beklemek gerekti: enfes bir paslaşma sonunda ismail'i, ercan'ı ve nihayet hâzım'ı da geçen güray, yandan boş kaleye havale etti topu. ziya konuyor, uçuyor, elini uzatıyor, gene de önleyemiyordu. ayni top, fenerbahçe ağlarıyla bir daha kucaklaşacaktı ama... ikinci yarının hemen basında ismailden kaptığı topla inen erdoğan, kale ağzından direği nişanlayıvermişti. bundan sonrasında ise sarı-lâcivertliler, ayni dağınık tempo içinde bocalarken, vefa şuurlu ve sağlam bir oyunla 2-0'lık galibiyetini korumayı başaracaktı. evet, fenerbahçe, anderlecht'e 5-1 yenilirken boylerine perişan olmamıştı. haaa bir de brüksel'de «centilmenlik» yöünden kazanma tesellisi vardı. dün ise, bu notu da kırıldı sarı-lâcivertlilerin. âsâbına hâkim olamayan ali ihsan son dakikada candemir'le tekmeleşince, hakem tarafından oyundan çıkarıldı. cerçeker candemir’i de atmıştı. fakat vefa beki, yediği darbenin etkisinde, ancak sedye ile çıkarılıyordu sahadan... aslında sedyeye yatırılması gereken, iki haftadır çokça yara almış, fenerbahçe’nin «şampiyon» ünvanıydı.