rakiplerinin ofsayt taktiğine kapılan sarı - lâcivertliler ilk golü atmalarına rağmen gitgide bozularak bir puan bıraktılar. d. spor penaltı kaçırdı
halit kıvanç ankara'dan bildiriyor
demirspor, tam bir demir leblebi oldu fenerbahçe için... mithatpaşa’daki gibi, 19 mayıs’da da boğazında tıkandı kaldı..
hava güzel, stad bir rekora imkân yaratacak kadar dolu idi. ve tribünleri dolduranların çoğu da, sarı - lâcivertlileri okşayacak bir tezahürat içinde idi.
üstelik hakem de yabancı... kısaca, şampiyonlukta iddialı bir lideri coşturacak bütün şartlar hazırdı. ama fenerbahçe, bir deplâsmanda kolay rastlanmaz bu avantajları gereği gibi kullanamadı ve iyi başladığı maçta gittikçe bozularak sahadan bir puanlık yara ile ayrıldı.
uzun süredir takımdan uzak ogün ve a. ihsan canlı idiler başlarda. şenol da eski günlerini hatırlatır çapta hareketli idi. geri hatlarda da sahanın başarılıları vardı. gol kokusu ile dolu pozisyonlar birbirini kovalıyordu. ne ver ki, sarı - lâclvertli forvetler bu fırsatların tekini dahi gole çeviremiyor ve nihayet sayı tabelâsını değiştiren de kaptan şeref oluyordu. şenol'un kaleciyi de ekarte ederek ortaya yuvarladığı topu üç forvet boş kaleye atamazken, geriden yetişen şeref düzgün bir şutla dolu kaleye golü kaydediyordu.
bunu öteki gollerin izlemesi pek kolaydı. ancak fenerbahçe, kolayı başaramayarek kendi kendini zora sokuyordu. ikinci yarının başındaki hava da bu idi. fenerbahçe sık sık bastırıyor, ancak demirspor'un «ofsayt taktiği» bu alanları tesirsiz bırakıyordu. millî takıma yükselmiş yıldızlardan kurulu bir forvetin rakibinin pek açık «ofsayt’e düşürme» oyunundan kurtulamayışı bir beceriksizlik sembolü idi.
ikinci yarının ortasından sonra ise, demirspor sanki bambaşka bir takım olmuştu. şimdi devamlı sıkışan fenerbahçe kalesi idi. ve işte 72. dakikada, timuçin’in atağında a. ihsan’ın eline çarpan top bir «penaltı» yaratmış, ama kaleci ali’yi şaşırtmak isterken, kendisi şaşıran hakkı, penaltıyı avuta yollamıştı. fakat, üç dakika geçmeden top, sarı - lâcivertli ağları bulacaktı: ileri çıkan sağbek erdoğan'ın ortasını teoman kafa ile aşırtmış, birol da âni atakla yakından golü alıvermişti. bundan sonraki çabalar, 1-1 beraberliği bozamayacaktı. maçın başında fenerbahçe'yi coşturan seyirci ise, artık demirspor'la beraber coşmuş ve demirspor'u alkışlamağa başlamıştı.
genellikle maçı sızıltısız yöneten romanya'lı hakem, bir de «düdüklü tencere» gibi her an ve en ufak harekette düdük çalmasa idi...