sarı-lâcivertliler ş. spor karşısındaki galibiyeti hüseyin ve şenol sağladı
kahraman bapçum
fenerbahçe dağınık olduğu, çamura iyi hükmedemediği, rakibin şuurlu enerjisi ile başa çıkamadığı ilk devrede iki gol attı da... gerçekten iyi futbol oynadığı ve şekerspor defansını bunalttığı ikinc devrede gol atamadı.
şekersporun oynadığı futbol ise en fazla baş eğdiği zamanda bile «iyi» idi. ne fizik mücadelede acz gösteriyorlar, ne de zoraki bir defans için oyunu sıkıştırıyorlardı. hele gerilerden top çıkarırken şöyle tertipli ve serinkanlı bir kademelenişleri vardı ki, nice «büyük takımlar» için bile başarı sayılırdı.
ve topun sıçramadığı, insanların çamura gömüldüğü, koşmanın ve yürümenin bile ustalık sayılacağı bu sahada umduğumuzdan çok daha iyi bir futbol seyrettik.
maçın genel görünüşü fenerbahçenin ikinci devrede rahatça goller atabileceğini zannettiriyordu. sağdan denedikleri her saldırışta şekerspor defansını bunaltıyorlar ve şükrü’den çıkan her topla kale içine akabiliyorlardı. gel gör ki, bu pasları kullanacak olan iki «dalıcı adam» şenol ve ogün, sanki çamura yapışmış gibi kalıyorlardı.
fenerbahçe daha goller atabilirdi ama, hâzım’ın çıkarttığı toplar düşünülürse rahatça goller de yiyebilirdi. zaten oyunun güzelliği sür'atten ve karşılıklı akınlardan ileri geliyordu.
ilk golü fenerbahçe 7. dakikada atmıştı:ortadan sağa açılan
bir pası şükrü kovaladı ve battal da birlikte yetişti. şükrü durdu, döndü ve sol ayağı ile ortaladı. defans, şükrünün üzerine doğru yatmıştı ve ortaya dalan hüseyin karşısında sadece kaleci yusuf’u, bulmuştu. uçarak kalayı yerleştirince...
ikinci gol gene şükrü'nün süratli ve inatçı top takibi ile oldu. uzun -çamurda kayarak büsbütün uzayan- bir ileri pasa fırladı. yetişti. battal ile aynı anda... bastırdı ve söktü. yerden ortaya yuvarladı, şenol girdi. kaleciyi ve iki kişiyi çalımlayarak kaleyi boşalttı, lopla beraber girdi içeri.