ilk basımı 1996 yılında olan cem atabeyoğlu'nun "istanbulspor kulübü" kitabından;
1970-71 sezonunda oynadığı 30 maçın 12'sini kazanan istanbulspor, 9 beraberlik, 9 yenilgi ve 29'a 22'lik gol averajıyla 16 takım arasında 7'nci sırada yer almıştı. bu sezonda da istanbulspor aynı antrenör ve aynı kadro ile mücadele ediyordu. sadece 170.000.- liraya mersin'den ali kadroya dahil ediliyordu.
o yılın şampiyonu galatasaray'a karşı alınan 3-0'lık müthiş galibiyet ise hiç unutulmadı. ali sami yen stadında oynanan maça istanbulspor, yılmaz - alpaslan, yalçın - türker, tayfun, k. ahmet - ali, kasapoğlu, b. ahmet, cemil, bilge şeklindeki kadrosu ile çıkmıştı. galatasaray'da ise yasin - ekrem, muzaffer, tuncay, aydın - olcay, mehmet, uğur - gökmen, ergün, metin vardı.
bu maç, istanbulspor'un efsanevi maçlarından biridir. istanbulspor açısından o sezonun ikinci devresi, tümüyle göz kamaştırıcıdır.
önce türkiye liginde bir türlü yenemediği beşiktaş'ı k. ahmet'in frikik golüyle 1-0, ardından da fenerbahçe'yi yenen istanbulspor, lider galatasaray karşısında da mükemmel bir futbol oynamış, 38. dakikada tuncay ve aydın'ı geçtikten sonra cemil'in attığı nefis bir pasla pozisyona giren bilge, 83. dakikada k. ahmet ve 90. dakikada o maç sağbek oynayan alpaslan'ın golleriyle lidere lüks tarife uygulayıp maçtan 3-0 galip ayrılmıştı. işin ilginç tarafı beşiktaş galibiyetinden sonra fenerbahçe ve galatasaray, fenerbahçe galibiyetinden sonra galatasaray ve beşiktaş'tan alınan tebrik telgraflarıydı. 0 sezon ilginç bir olay daha yaşandı. fenerbahçe maçından önce şeref stadı'nın tüm imkânlarını istanbulspor için seferber eden beşiktaşlılar, sıra beşiktaş-istanbulspor maçına gelince tesislerin kapısına kilit vuruyorlar ve istanbulspor'un çalışmasına izin vermiyorlardı.
o günleri yaşayan istanbulsporlular yıldız parkında yapılan antrenmanları çok iyi hatırlarlar. işte sarı-siyahlı takım beşiktaş maçı öncesinde yıldız parkı'nda zor şartlar altında antrenman yapmış ve siyah-beyazlı ekibi böyle devirmişti.
bu galibiyetlerden sonra başarılı antrenör ziya taner'in sezon öncesindeki uyarıları gerçekleşiyor ve istanbulspor'lu yıldızlar kapışılmaya başlıyordu. cemil'i transfer etmek için eskişehirli yöneticiler üç büyük kulüpten daha atik davranıp istanbulspor kulübü başkanı hayri aydıner ile görüşmelere başlamışlardı . bir yıl öncesi fethi talanay'ın kulüp başkanlığında genel kaptanlık yapan yeni kulüp başkanı hayri aydıner'in istanbulspor adına açıklaması ise kesindi; cemil hiçbir klübe verilmeyecekti.
bu sezonda lig dördüncülüğünü bir puan farkla kaptıran istanbulspor'un, oturmuş ve başarılı kadrosunun hedefi daha da ön sıralarda yer almaktı. ancak, takım düzeliyor diye umuda kapılındığı bir dönemde işler tekrar ters gitmeye başladı. istanbulspor tribünlerden çok alkış topluyor, şampiyonluk adaylarına korkulu rüyalar gördürüyor ve ligin ilk beş takımı arasında değerlendiriliyor isede istanbul takımı olmanın zorluklarını iyice hissetmeye başlıyordu.
istanbulspor kulübü yine alabildiğine zor bir döneme girdi. parasal imkânsızlıklar, artık türkiye 1.ligi'nde mücadele vermeyi gitgide zorlaştırıyordu. deplasman masraflarının ağırlığı, maç hasılatındaki tatminsizlik ve diğer kulüplerle transfer savaşına girememe gibi önemli nedenler kulübü yıpratmaktaydı. türkiye ı.ligi'nde artık il takımları çoğalmaktaydı. bulundukları illerin tüm maddi imkânlarına sahip bu kulüplerle mücadele vermek, istanbulspor gibi mütevazı imkânlar içinde yoğrulmaya çalışan bir kulüp için gitgide imkânsız hale gelmekteydi. istanbulspor transferler yapabilmek şöyle dursun, kendi yetiştirdiği elemanlarını dahi elinde tutamaz hale gelmişti. kulüp yıllardan beri istanbul'un adını taşıyan tek kulüp olmasına rağmen istanbul şehrinden hiçbir yardım göremiyordu.ligde takımları bulunan anadolu illerinde ise ticaret odaları, sanayi odaları, çarşı esnafı, vilayetlerinin adını taşıyan kulüplere parasal yardımlarda bulunuyorlardı. hatta birçok ilde satılan tüp gazlarda bile kulübe yardım pulları yeralıyordu. istanbulspor'u zor günlerin beklediği aşikardı.istanbulspor sürekli olarak en iyi elemanlarını elinden kaçırıyordu. birçok ünlü sarı-siyah'lı fenerbahçe'ye beşiktaş'a ve galatasaray'a gitmişlerdi. ve bunların tümü milli takımımızın bel kemiğini oluşturan futbolcular olmuşlardı.
bu sezona ait diğer ilginç istatistikler şunlardır;
*1970-71 sezonunun “en fazla galibiyet alan takımı” g.saray (17); “en az galibiyet alan takımı” ankara demirspor (3)’dur. *1970-71 sezonunun “en fazla beraberlik alan takımı” a.gücü (17); “en az beraberlik alan takımı” ptt (5)’dir. *1970-71 sezonunun “en fazla mağlubiyet alan takımı” ptt (20); “en az mağlubiyet alan takımı” fenerbahçe (3)’dir. *1970-71 sezonunun “en fazla gol atan takımı” g.saray (51); “en az gol atan takımı” karşıyaka (15)’dır. *1970-71 sezonunun “en fazla gol yiyen takımı” ptt (51); “en az gol yiyen takımı” ankaragücü (17)’dür. *ankara demirspor ve boluspor deplasmanda oynadığı toplam 15 maçtan hiçbirini kazanamamıştır. *fenerbahçe ve göztepe evinde oynadığı toplam 15 maçın hiçbirisini kaybetmemıştır.
istanbulspor'lu bilge tarhan'ın bu maçla ilgili anısı
son sezonu olan 1970-1971’de istanbulspor yine başarılı sonuçlar alıp ligi üst sıralarda bitirir.
“o sezon üç büyük takımı yendik. beşiktaş ve fener’i 1-0, galatasaray’ı 3-0 yendik. galatasaray maçı ali sami yen stadında oynanıyordu. kapalı tribün tarafından taç atacaktım. tribünden birisi, ‘bilge akranların hacca gitti!’ diye bağırdı. yani ihtiyarladığımı söylüyordu. bundan yaklaşık on dakika sonra yasin’in koruduğu kaleye bir gol attım. golü attıktan sonra doğru o tribüne gittim. halbuki gol attıktan sonra hiç taşkınlık yapmazdım, ellerimi havaya kaldırırdım, arkadaşlarım gelir beni öpüp tebrik ederdi. o gün o lafla hırslanmışım, o sesin geldiği tribüne gidip yumruğumu salladım. tesadüfen o tribünde galatasaray taraftarı belediye fen işleri müdürümüz çetin kumbasar varmış. ‘bak şuna, bana yapıyor bu hareketi,’ diyormuş. üçüncü golde de ben tam kafa vurmak üzereyken arkamdan biri hışımla yükselip kafayı vurdu. bir baktım alpaslan. sol bek yalçın orta yaptı, sağ bek alpaslan gol attı.”