fenerbahçeli can bartu bu maçtan sonra 4 yıl (1961-65) top koşturacağı italya'ya gitmiştir. italya'da sırası ile fiorentina, venezia, fiorentina ve lazio formaları giymiştir...
m.paşa'daki dev maç saat 14.15'te başlayacak. iki taraf da iddialı. f. bahçede lefter, hilmi yok
milli ligin ilk büyük maçını bugün mithatpaşa stadında fenerbahçe ile beşiktaş takımları oynayacaklardır. saat 14.15 te başlayacak olan karşılaşma, her iki takım için de hayati bir önem taşımaktadır.
dün zorlu bir mücadeleden sonra beykoz manasını aşan lider galatasaray ile fenerbahçe arasında 5 puan, beşiktaşla 11 puan fark bulunmaktaıdr. yenilen takım, kırcan'ın da dediği gibi artık şampiyonluktaki iddiasını tamamen değilse bile, büyük bir ihtimalle kaybetmiş olacaktır.
bu sebeple gerek beşiktaş, gerekse fenerbahçe bugün yapacakları maça, geride bıraktığımız hafta içerisinde ciddi bir şekilde hazırlanmışlardır. beşiktaşın son antrenmanında solbek münir sakatlanmıştır. bu, siyah-beyazlılar için büyük bir talihsizliktir. ancak beşiktaşlı idareciler bu futbolcunun takımındaki yerini alabileceğini ifade etmişlerdir. siyah-beyazlıların bugünkü muhtemel kadrosu şöyledir: necmi - ekrem, münir - yüksel, süreyya, kaya - arif, ahmet, şenol, birol, muharrem.
beşiktaş kulübü reisi hakkı yeten, büyük maç hakkında yaptığı kınuşmada, «fenerbahçe bizim ezeli dostumuzdurç iyi bir oyun çıkartarak onu mağlup etmeye çalışacağız» demiştir.
bir hafta sonra nürnberg ile almanyada avrupa şampiyon kulüpler kupasının revanş maçını yapacak olan fenerbahçe ise, bugün sahaya lefter ve hilmi'den mahrum olarak çıkacaktır. fenerbahçe umumi kaptanı bu iki futbolcunun yokluklarının takım için birer kayıp olacağını söylemiştir. fiorentina kulübü ile anlaşan can bartu'dan bugün çok şey beklediğini ifade eden kırcan, «yeni meydana getirdiğimiz genç ve mücadeleci tertip hiç bir zaman beşiktaşa kolay kolay teslim olmayacaktır.» demiştir. fenerbahçenin muhtemel tertibi ise şu şekildedir: şükrü - atillâ, özcan - özer, osman, basri - mustafa, naci, can, şeref, kadri.
umumiyetle denk kuvvetlerin mücadelesi halinde geçecek olan maçta her iki taraf da aynı şansa sahip görülmektedir.
fiorentina'nın şehrimizdeki temsilcileri ile anlaşan bartu, kontratı yarın imzalayacak. can, nürnberg maçında oynayamayacak
fenerbahçe'li can bartu, fiorentina kulübünün dün şehrimizde maçı seyreden iki temsilcisine, yaptıkları teklifi kabul ettiğini bildirmiştir.
can bugün 12.45 te fiorentina kulübü teknik müaviri sergio ristori ve antrenör yardımcısı giuseppe chiapella ile birlikte italya'ya gidecektir. can bartuya fenerbahçe kulübü adına gerekli anlatmayı yapacak olan fikret kırcan da refakat edecektir. kırcan'dan başka mutavassıt kabul edilmiyecektir.
fenerbahçe idare heyeti ile iki italyan temsilcisi arasında yapılan görüşmede tam bir anlaşmaya varılmıştır. fiorentina can'a 33.000, f. bahçeye 17.000 dolar ödeyecektir. transfer ücreti 50.000 doların üstüne çıktığı takdirde fenerbahçe bundan da hisse alacaktır.
fiorentinaya gitmekten büyük sevinç duyduğunu belirten can «fenerbahçe forması altında oynadığım son maçta takımımın galip gelmesini isterdim. yenildiğimiz için üzgünüm. artık bundan sonra italya'da oynayacağım. gayem türk ismini avrupada biraz daha duyurmak ve başarıya taşımaktır. allah yardımcım olsun.» demiştir.
dünkü beşiktaş - fenerbahçe maçından sonra chiapella ve ristori can hakkındaki kanaatlerinin değişmediğini kendisini beğendiklerini söylemişlerdir.
can, nürnberg maçında oynayamayacak
çarşamba gününe kadar kontratı imzalayacak olan can'ın lisansı torino maçına yetiştirilecektir. bu duruma göre can, 3 aralıkta nürnberg maçında oynayamıyacaktır.
fenerbahçe dönüşte 6 aralıkta insbuurk'ta 1500 dolar karşılığınmda avusturyanın wacker takımı ile oynadıktan sonra 13 aralıkta da 2300 dolar mukabilinde fiorentina ile karşılaşacaktır.
fiorentina da 3000 dolar karşılığında iki maç oynamak üzere mayısta türkiyeye gelecektir.
daha hâkim oynayan siyah - beyazlı fakımın tek golünü ahmet attı
kahraman bapçum
çıkartın bu can denen adamı takımdan... ne kaldı geriye? yâni dün, fenerbahçe adına sahada ne vardı, candan gayri? haksızlık etmiyoruz: her şeye rağmen kendine düşeni başaran bir şükrü'yü, yaşı, formsuzluğu şu hu gibi hir sürü handikapa rağmen hâla güvenilir adam olan basri'yi, sebep olduğu penaltıya rağmen sahanın en iyilerinden biri olan özcan'ı görmemiş veya unutmuş değiliz .. ama atın bu can denen adamı takımdan, yüzbinlerce taraftar başını hangi taşa vurur, on binlerce seyirci neyi seyreder ve bu takım ligde hangi rakipten iki puan alır?
işte dün beşiktaş böylesine yok, böylesine bitik, böyesine üçüncü sınıf bir fenerbahçeden iki puan aldı...
şimdi birçok kimseler siyah - beyazlı takımın dünkü saha ve top hâkimiyetini ve aldığı iki puanı düşünüp bu takımın düzeldiğini zannedeceklerdir. hata ederler. beşiktaşın geri müdafaası kifayetsiz, akıncıları dağınık, hafları ancak rakip bastırmadığı anlarda iyi.. işte bu kadar iyi bir beşiktaş, formda bir kaya'nın desteklediği ve takipçi arif'in, yırtıcı ahmet'in, netice alıcılıkları dillere pelesenk olmuş şenol - birol ikilisinin, zeki ve becerikli muharrem'in temsil ettiği bir beşiktaş, fenerbahçeyi dünkü gibi yakalarsa üzerinden silindir gibi geçer giderdi...
beşiktaş dün fenerbahçeden iki puan aldı. ama gelecek haftalarda adı fenerbahçe kadar büyük olmayan, fakat iyi mücadele eden her milli lig takımı siyah - beyazlılara bu kadar kolay teslim olmayacaktır.
şimdi bu maç için söylenecek, yapılacak bir mukayese ve en kısa söz gene de beşiktaşın lehine olacaktır:
fenerbahçe her gün biraz daha bozulup gitmekte, fakat beşiktaş her gün biraz daha toparlanarak ümitlenebilmektedir. ama bu beşiktaş bu hali ile değil form grafiğinin bu yükselişi ile ümitlenebilir.
maç
bulanık bir hava... yağıp dinen, dinip yağan bir yağmurla ıslanmış kaygan bir saha... bütün tecrübesine rağmen kaide ihlali kararını verirken mütemadiyen hata eden bir hakem... sesi çıkmayan, çıkarsa kısılıp kalıveren bir fenerbahçe seyircisi... biraz evvel oynanmış olan genç takımlar maçındakinden daha zevksiz, daha kalitesiz, bir futbol... 90 dakika necmiye bir tek şüt atılmayan, şükrünün iki şütü kurtarıp bir penaltıyı kurtaramadığı, bir ka. defa da müdafaanın top çıkardığı bir oyun... saha ortasında ise alabildiğince acemi bir sürü didinme... işte maç...
ikinci devrenin 20 nci dakikasında gerilerden yay gibi açılan bir kontratakla orta çizginin biraz ilerisinde topu kapan şenol fırladı, kaçtı ceza sahası içine girdi. defansı ekarte etmiş, şut için doğrulmuştu. özcan takip ediyor ve bastırıyordu. uzandı ve ayak koydu, şenol topu kaybediyor ama özcanın topa koyduğu ayak şenola da tırpan oluyordu. ahmet'in arkadaşlarının ısrarı ile mesuliyeti alıp çektiği penaltıda top plonjon yapan şüktüye mi, yoksa direğe mi çarpıp içeri girdi... göremedik. işte gol...
her aldığı topu futbol oyununun en üstün adamlarına yakışır bir üslup içinde kullanan, meşin topa bir cambaz alışkanlığı ve rahatlığı içinde hükmeden bir adam... hele beşiktaşın golünden biraz sonra taç çizgisi üzerinde topu rakipten söküp imkansız intibaını veren bir çabukluk ve kıvraklıkla ortaya kayıp, kaleye sokulup topun dibine bir dokunuşu var ki. «top kaleye girmemiş... ne çıkar» dedirityor taraftarına. işte bu da can...
ve dünkü maç böylece bir hercümerçten, bir penaltı golünden, bir de can'dan ibaretti.
beşiktaşlılar «takım düzeliyor» diye ümitleniyor ve muhteşem (!) fenerbahçe oynadığı 13 maçta 11 puan kaybederek puan cetvelinde kaybedilen puan hesabı yapılırsa onbirinciliğe düşüyordu.
beşiktaşlı futbolcular sevinçli idiler... fenerbahçe'yi yenmişlerdi... galibiyet kendilerine 400'er lira prim kazandırmıştı... ve hepsinden mühimi sık sık söyledikleri gibi «şeytanın bacağını» kırmışlardı. bütün futbolcular kuyruğa girmiş sırayı bozmamağa dikkat ederek reis hakkı yeten'in elini öpüyorlardı. hala attığı golün tesirinden kurtulamıyan ve bir köşede çayını yudumlamakta olan ahmet «hayati bir maçla bütün arkadaşlarımın ısrarı üzerine penaltıyı ben çektim. gözümü de kapatmıştım gol oldu.» şekimde konuştu.
antrenör kutik, reis hakkı yeten ve diğer idareciler takımın forma girdiğini ve galibiyetten çok memnun olduklarını söylediler.
siyah - beyazlı idare heyeti dün galibiyet şerefine bir gazinoda futbolculara ziyafet vermiştir.
kırcan hem hakemden hem de takımdan şikayetçi
fenerbahçe soyunma odası sessizdi. umumi kaptan gfikret kırcan takımın kötü oynadığını, lefter ve hilminin yokluğunun da netice üzerinde mühim rol oynadığını söyleyerek «hakem faruk talunün fenerbahçe maçlarını idare etmemesi hususunda defalarca kulüp olarak merkez hakem komitesine müracaat ettik, fakat anlayamıyorum bu zat hem de en kritik maçlarımızda hakem tayin ediliyor.» diyordu penaltı kararının yerinde olmadığını belirten kırcan, «pozisyonunu kaybetmiş bir futbolcu ceza sahası içinde düştü diye penaltı verildi. bu da takımın moralini bozdu.» dedi.
futbolcular ise, çok gol kaçırdıklarını fakat buna rağmen maçın neticesinin beraberlik olacağı fikrini savunuyorlardı.
26.kasım.1961 - 55 sene önce bugün beşiktaş, milli lig (süper lig)'de, inönü stadı'nda oynadığı karşılaşmada fenerbahçe'yi 66.dakikada k.ahmet'in penaltı golüyle 1-0 mağlup etti. 26.656 seyircinin, 167.587 tl ödeyerek izlediği karşılaşmayı faruk talu yönetti. beşiktaş necmi mutlu – muhittin kıpçak, münir altay – yüksel özbek, süreyya özkefe, kaya köstepen – arif özataç, k.ahmet özacar, şenol birol, birol pekel, muharrem domaniçdağ, fenerbahçe ise şükrü ersoy – atilla altaş, özcan köksoy – özer kanra, osman göktan, basri dirimlili – "mikro" mustafa güven, naci erdem, şeref has, can bartu, kadri aytaç onbirleriyle mücadele etti.