«herkes var can yok». antrenör szekelly sahada sarı – lâcivertli forma altında toplanan 22 futbolcuya baktıktan sonra böyle konuşmuştur. takım kaptanı naci, lefter ve diğer futbolcular antrenörün bu sözüne müstehzi bir tebessümle mukalebede bulunmuşlardır. «can neden yok?» suali ise hiç kimse tarafından sorulmamıştır. saat 14.30 da sahaya çıkan ve hafif koşu ve külfür fizikle çalışmaya başlayan fenerbahçeli futbolcuları daha sonra antrenör szekelly muhtelif gruplara ayırmıştır. bekler, haflar, forvetler… kendi aralarında hocalarının vermiş olduğu direktife göre hareket etmişlerdir. ekserisinin işi ciddi tuttuğu gözlerden kaçmamıştır. sakatlığı geçen lefter ve bilhassa kadri, avni, naci, şeref’ten kurulu haf hattının uzattıkları ileri pasları arzu ile kovalamışlar, özcan ve şükrünün münavebe ile korudukları kaleyi âdeta şüt yağmuruna tutmuşlardır. bir buçuk saat süren yorucu antrenman sonunda kurt futbolcu lefter «asıl zor maç cumartesi günü, feriköy canlı ve dişli bir takım. ben galatasaraydan çok onu düşünüyorum» demiştir. lefterin bu görüşüne kadri, naci ve ismail de katılmışlardır. bir diz darbesine mâruz kalarak sakatlanan yüksel ise hafif koşu ile yetinmiştir.
koşu, kültür fizik ve top kontrolu halinde geçen dünkü antrenmandan sonra fenerbahçe takımının galatasaray karşısına nasıl bir tertiple çıkacağını kestirmek mümkün olmamıştır. umumi kaptan niyazi sel bu husustaki fikrini açıklamaktan kaçınmış, ancak galatasaraya taze kuvvetlerle çıkmak düşüncesine sahip bulunduğunu imâ eden sözler sarfetmiştir. antrenör szekelly ise «kim kazanacak?» sualine büyük iddiasına tezat teşkil edecek şekilde ve kulağa fısıldıyarak «fenerbahçe» cümlesiyle cevaplandırmıştır.
bir aydanberi maraşta vatani hizmetini öğretmen olarak yapan avni «zayıfladım formumu kaybetmemek için köyden köye koşu yapıyordum» demiştir. dünkü antrenman antrenör szekellznin daha ziyade top kontroluna çalıştırdığı genç futbolcu maraşta kendi yemeğini kendi pişirdiğini esprili bir ilsanla anlatmıştır. avni çocuklara ders öğretirken ocağa koyduğu fasulyeyi yaktığını söylemiştir.
cumartesi günü feriköy pazar günü galatasar y ile karşılaşacak olan fenerbahçe takımı dün akşam saat 18 de kilyosta kampa girmiştir. teknik komite âzâsı fikret arıcanın müdürlük yaptığı kampa şu futbolcular katılmışlardır:
fenerbahçe umumi kaptanı niyazi sel dün futbol federasyonuna galatasaray maçına bir ecnebi hakem getirilmesi için müracaatta bulunduklarını açıklamıştır. sel. «federasyonun sözü vardı, telgrafla bu sözü kendilerine hatırlattık» iştir.
fenerbahçenin dün yaptığı antrenmana halen öğretmen olarak vatani vazifesini yapan avni de iştirâk etmiştir. antrenmandan evvel szekelly takım kaptanı naci ile bir görüşme yapmıştır.
dünkü çalışmalarda en fazla göz dolduran futbolcu kadri olmuştur. kadri eski takımına karşı iyi hazırlandığını ifâde etmiş ve antrenörünün söylediklerini harfiyen yerine getirmiştir.
ama, galatasarayın bir dev maç arifesinde uğradığı talihsizlik bundan ibâret değildi. mustafa, bahri, candemir ve niyazi de göztepe maçında irili, ufaklı sakatlıklar almışlardı. bu sebeple ergun da dahil dünkü idmana gelmeyenlerle, gelenlerin yekûnu arasında hani biraz gayret edilse bir fark olmayacaktı. mamafih galatasarayın bu haliyle bile moralinden bir şey kaybettiğine inanmak güçtü. çalışanlar, çalışmaları dışarıdan tâkip eden yaralı, bereli arkadaşlarının kendilerini fenerbahçe maçında yalnız bırakacağından zerre kadar şüphe etmiyorlardı.
sarı – kırmızılıları metin, bahri, mustafa ve candemir’in sakatlıkları düşündürüyor
necmi tanyolaç
– neyin var metin? – neden antrenmana çıkmadın? – sakatım. sağ ayağımın üzerine basamıyorum. – solun sağolsun metinciğim. tek ayağın da kâfi fenerbahçe’ye…
metin, galatasarayın antrenmanını saha kenarından tâkip ediyordu… yağmur yağıyor ve o, habire taraftarların suallerini cevaplandırmaya çalışıyordu. taraftar bu… elbette soracaktı metinin nerede sakatlandığını. fenerbahçeye karşı oynayıp, oynamayacağını… doktorların tavsiyelerinı… az mı hasretini çekmişlerdi metinlerinin… ve sağ ayağının üzerine basamayan galatasaraylı santrfora galatasaraylı taraftarlar âdetâ yalvarıyorlardı: «solun var ya? solun var ya? tek ayağın kâfi fenerbahçeye…»
metin, bilinmez, bu yüzde yüz samimi temenniler karşısında neler geçirdi içinden, neler düşündü?... o anda bir endişenin tesiri altında kaldığını etrafına hissettiriyordu. ya üzerine basamadığı sağ ayağı fenerbahçe maçına kadar iyileşmezse… ya iki demir ayaktan biri, diğerini yalnız bırakırsa…
antrenmana, antrenmana çıkacak futbolculardan herhangi biri gibi gelmişti. saati saatine, dakikası dakikasına. onun, futbol disiplininden anladığı buydu. dakik olmak. ama, çamur deryasında neşe içinde büyük maça hazırlanan arkadaşlarının arasında olamayacakmış… hürriyetsiz günlerini hatırladı. içerdeyken de. kalben hep galatasaraylı arkadaşlarının yanıbaşında hissetmişti kendisini. üzülüyordu tabii… göztepe maçında uğradığı talihsizlikti doğrusu. hayatını iki ayağıyla kazananlar anlardı bunun acısını. seracettinle çarpışmış ve saha kenarına alınmıştı. acıyı bir an duynuş, sonra tekrar oyuna dahil olmuştu. «adelelerim henüz soğumamıştı. girdim oyuna, bir de gol attım. geceyi çok zor geçirdim. doktorlar evvelce sakatlığa mâruz kalan sağ ayak bileğimin bir küçük kemiğinde çatlaklık buldular…»
taraftarların nefesi kesilmişti. ızahatı dinleyenlerden biri dayanamayıp, atıldı:
– ee, sonra? – doktor biraz evvel, sen bu ayağınla sahaya çıkıp, futbol oynayamazsın. en azından 15 gün istirahat etmen lâzım, dedi…
bu talihsiz hikâyenin başlangıcından ziyade, sonuyla galatasaraylı taraftarları perişan ettiği muhakkaktı. yalvaran gözlerle bakıyor, tek ayağıyla sahaya çıkmasını isteyecek kadar kıskançlık gösteriyorlardı… ve metin devam ediyordu: «böyle büyük maçlara hazırlandığımız zamanlara ben hep ana baba günleri derim. nazlanacak, dudak kıvırıp, sizden bir şeyler bekleyen insanları üzecek günler değildir bunlar. fenerbahçeye karşı takımımdaki yerimi almaktan başka bir düşüncem yok…»
sonra yere eğildi. ârızalı ayağiyle oynadi. ayak, ayakkabının topuğuna basıyordu. bu hareketi birkaç kere tekrarladı… ayağını ovmuyor da, okşuyor sanırdınız… yarışa çıkacak bir atın jokeyi tarafından okşanışı gibi…
galatasarayın 12 kişilik idman kadrosu mûtad saatten evvel hazırlığını tamamlamış, suat, uğur ve bülend gibi heyecanlı çocuklar sahaya erken çıkarak çalışmaya başlamışlardı. genç antrenör coşkun özarı ısınma hareketleri için kadrosunu toparladığı anda sahada bir araya gelen futbolcular şunlardı: turgay, bülend, sedat, suat, mete, erol, recep, b. ahmet, k. ahmet, samim, uğur, faruk…
koştular, koştular. nefes açtılar. hepsinde neşe, hepsinde ciddiyet vardı. aslında, bu çalışmanın diğerlerinden bir farkı yoktu. rayına oturan lokomotifi götürmek kolay oluyordu. iş ahlâkına inanmış futbol işçilerini seyrediyorduk sahada. en tecrübelisinden, en genelne kadar…
saat ilerliyor. futbolcular yağmurun göıleştirdiği sahadan ayrılmak istemiyorlardı. antrenör coşkun en zor hareketleri basite indiren esprileriyle arkadaşlarının çalışmasına yardımcı oluyordu… «aferin sana samim… turgaya bakın çocuklar… yay gibi, kauçuk gibi… yaşa ahmetçiğim…»
idmanın son merhalesini iki küçük grubun çift kale kapışması teşkil etti. bir tarafın kaptanı turgaydı. sedatı, faruku ve bülendi seçmişti. diğer tarafınki ise recep… onun da takımında erol, küçük ahmet ve uğur vardı. oynadılar, paslaştılar, çalıştılar.. diğer oyuncular ise kendi aralarında pas yapıyor, arada bir kurşunlama şütler çıkarıyorlardı. nihayet sıra turgayla, bülendin hususi şekilde idmanlarına gelmişti. sarı – kırmızılılar iki kaleciye âdetâ ecel teri döktürdüler… idman biterken saatlerdir ayakta arkadaşlarını seyreden metin dayanamamış ve akrabası olan bir genç futbolcuyu şüt duvarının önünde hafif bir derse tâbi tutmuştu. bir aralık önüne düşen söyle diz boyu yükseklikteki topa soluyla patlattığı voleyi gören sarı – kırmızılı taraftarların geceyi rahat geçirdiklerini tahmin etmek güç değildir.
dün gece tam kadro perapalasta kampa giren g. sarayda bugün de sakat futbolcuların tedavisiyle meşgul olunacaktır. gün daha ziyade istirahat ve moral eğitimiyle geçecektir. muhtemel bir «onbir» mevzuuna gelince, bunu eşelemek için zaman henüz erkendir.
arı-lâcivertli idareciler can’ı affetmeyeceklerini söylediler. sarı-kırmızılı futbolcular ise kapalı lon çalışması yaptılar. f.bahçenin kilyostaki antrenmanına kadri, şeref, yüksel, ismail katılmadı
bu hafta feriköy ve galatasaray’layapacağı milli lig maçları için kilyos’ta kampa girmiş bulunan fenerbahçe dün de çalışmıştır.
antrenör szekelly idaresindeki bu idman kilyos’taki turistik otelin civarında bulunan bir sahada cereyan etmiştir. naci, avni, nedim, selâhattin, hilmi, lefter, şükrü, mustafa, hüseyin ve ergun’un iştirak ettiği idman hafif tutulmuştur. szekelly, kadri, ismail, şeref ve yüksel’in idman yapmalarına lüzum görmemiştir. bu futbolculardan yüksel, sakatlığının geçmesi için gayret sarfetmektedir. kaleci özcan da dün gece kampa iltihak etmiştir.
sarı – lâcivertlilerin büyük maç hazırlığı sâkin geçmektedir. idareci ve futbolcular kamp yeri olarak kilyosun seçilmiş olmasından memnun görünmektedirler. takım kaptanı naci bu hususta «lig şampiyonluğu yolunda bu hafta feriköy ve ezeli rakibimiz galatasarayla oynayacağımız maçlara dikkatle hazırlanıyoruz. şehirden çok uzaklarda olmanın şüphesiz faydalı tarafları çoktur. arkadaşlarım bir kalb halinde taraftarlarımızın yüzünü güldürmek azmindedir» demiştir.
fenerbahçe kampında evvelki günku hâdiseden sonra kadro harici bırakılan can bartunun isminden katiyen behsedilmediği dikkati çekmektedir. kamp müdürlüğünü yapan fikret arıcan ve antrenör szekelly can hakkındaki karardan katiyen dönülmeyeceğini ifâde etmişlerdir. kampa telefon eden taraftarlar, can affedildiği takdirde şiddetle protesto edileceğini idarecilere söylemişlerdir. fenerbahçenin bu haftaki maçlara çıkacak tertibi yarın akşam belli olacaktır. selâhiyetli şahıslar her iki maçta mustafa ile hüseyine şans vermeyi düşündüklerini söylemektedirler. moralman çok iyi durumda bulunan sarı – lâcivertliler bugün de kilyosta ciddi bir antrenman yapacaklardır.
metin oktay, pazar günü yapılacak olan fenerbahçe – galatasaray maçında oynamak istediğini söylemiştir. dün kamp yaptıkları pera palas otelinde teknik menecer gündüz kılıç antrenör coşkun özarı ve takım kaptanı turgay ile konuşan metin ayağındaki ârızanın kendisini rahatsız ettiğini ifâde etmiş kati sözünü bir gün sonra bildireceğini açıklamıştır. genç santrfor bugün idarecilere durumunu izah edecektir. galatasaraylı futbolcular dün saat 15.30 da kulüp lokaline gelerek bir buçuk saat süren kapalı salon çalışması yapmışlardır. menecer kılıçın da iştirâk ettiği antrenmanda ergun ve turgay iki ayrı takım teşkil etmişler ve çift kale oynamışlardır. galatasaraylı idareciler çetin maça sakat futbolcularını hazırlamağı âzami şekilde çalışmaktadırlar. metin, bahri, mustafa, candemir dün sabah saat 9.30 da yorgoya giderek bir müddet tedavi olmuşlardır. sarı – kırmızılı futbolcular canın kadro dışı bırakılması hakkında sorulan bir suali «idareciler son dakikada onu yine affederler» şeklinde cevaplandırmışlardır. galatasaraylı futbolcular bugün de ali sami yen stadında son antrenmanı yapacaklardır. menecer gündüz kılıçın mevcut kadrodan iki ayrı takım çıkartacağı ve esas kuvvetini büyük maça ayıracağını tahmin edilmektedir.
fenerbahçe can’ı affetmedi. metin oktay ise son sözünü yarın söyleyecek
sarı-lâcivertliler dün kilyos’ta antrenman yaptılar. kaptan naci, can’ın oynatılması içiı gayret sarfediyor. sarı-kırmızılılar ise istirahat ettiler, sakatların tedavisine devam ediliyo
fenerbahçe ve galatasaray bu hafta oynayacakları millî lig maçlarının hazırlığına devam etmektedirler.
sarı _ lâcivertliler kamp yaptıkları kilyos’ta dün son antrenmanlarını yapmışlardır. antrenör szekelly’nin idaresindeki çalışmalar bütün futbolcuların iştirâkiyle mutazam ve yorucu geçmiştir.
futoolcu ve idarecileri meşgul eden en büyük mes’ele can’ın durumu olmuştur. teknik komite tarafından kadrodan çıkartılan bu futbolcunun kampa alınması için takım kaptanı naci erdem’in idareciler nezdinde teşebbüslerde bulunduğu bildirilmektedir. can da dün sabah kilyos’a giderek takım arkadaşlarıyla görüşmüştür. idareciler can’ın kampta misafir olarak bulunduğunu ve hakkında alınan kararın değişmeyeceğini söylemişlerdir.
fenerbahçe idare heyeti bugün toplanarak can’ın durumunu gözden geçirecektir. can dün bazı idarecilere rahatsızlığı sebebiyle salı günkü idmana gidemediğini bildirmiş ve galatasaray’a karşı oynamak arzusunda olduğunu ifade etmiştir.
perapalas’ta kamp yapan galatasaray’lılar ise dün sabah istirahat etmiş ve öğleden sonra da gezintiye çıkmışlardır. idareciler sakat futbolcuların tedavisi ile dün de meşgul olmuşlardır.
bu haftaki maçlarda oynaması şüpheli tek futbolcu metindir. sağ ayak bilek kemiklerinden biri çatlayan metin dün de sıkı bir tedavi görmüş ve «sakat olarak sahaya çıkmak büyük bir mes’uliyettir. bundan üç senen evvel bir fenerbahçe maçına bir arkadaşım sakat olarak çıkmıştı. neticede şampiyonluğu kaybettik. ben böyle bir mes’uliyet altına girmek istemem. son sözümü yarın sabah söyleyeceğim» demiştir.
futbol federasyonu, fenerbahçe kulübünün maça yabancı hakem getirtilmesi ile ilgili müracaatını reddetmiştir. fenerbahçe kulübü ikinci reisi dr. ismet uluğ dün basına verdiği deklârasyonda, durumun üzüntü ile karşılandığını belirtmiştir. bununla beraber fenerbahçe kulübünün federasyon ve merkez hakem komitesi âzâlarının dürüstlüğünden şüphe etmediği hususu da deklârasyona ilâve edilmiştir.
idare heyeti, teknik komitenin can’a verdiği bir haftalık müsabakadan men cezasını kâfi gördü. dün bir saat çalışan metin “sakatım, fakat oynayacağım” dedi
can bartu, yarın yapılacak f. bahçe – galatasaray maçında oynatılmayacaktır. dün toplanan fenerbahçe idare heyeti, disipline aykırı hareket eden ve mâzeretsiz olarak antrenmana gelmeyen futbolcuya teknik komite tarafından verilen bir haftalık cezayı kâfi görmüştür.
idare heyeti canın bundan sonraki tutumu ile de yakından alâ lanmak kararını almıştır. toplantıyı müteakip kendileri ile konuştuğumuz idareciler «çok kritik bir maç arifesinde cana vermiş olduğumuz ceza, kulübümüzün disiplin konusundaki hassasiyetine bir ölçü teşkil eder. temenni edilir ki genç takımımızdan yetişen can bundan sonra hareketlerini daha iyi tanzim etsin ve mevcut nizamlara saygı göstersin» idareciler canın kendilerine galatasaray maçında oynamak için ricada bulunduğunu da açıklamışlardır.
fenerbahçe ve galatasaray takımları bugün feriköy ve kasımpaşa ile yarın da birbirleriyle yapacakları çetin müsabakaların hazırlığını dün tamamlamışlardır.
fenerbahçeliler dün sabah kilyosta istirahat etmiş ve öğleden sonra yürüyüşe çıkmışlardır. teknik komite âzâları ile antrenör szekelly ise futbolcuların odalarına çekildiği saatlerde bugün ve yarınki maça çıkarılacak tertipler üzerinde görüşmelerde bulunmuşlardır. teknik komite bugün feriköyle oynanacak maçta lefter, şükrü ve yüksele yer vermemektedir. ancak, kati durum bu sabah anlaşılacaktır. kamptaki havaya nazaran, sarı – lâcivertlilerin ezeli rakiplerine karşı «şükrü – nedim, ismail – naci, avni, kadri – mustafa, şeref, yüksel, lefter hilmi» tertibinde çıkmaları beklenmektedir.
fenerbahçe kampında büyük maça bir gün kala tam bir sessizlik havası hâkimdir. ezeli rekabetin hususiyetlerini bilenler, bu sessizliği norınal karşılanmakta ve bunu milli ligde kopacak fırtınaya bir işâret saymaktadırlar. sarı – lâcivertli futbolcular maç hakkında dün de basın mensuplarının devamlı suallerini cevapsız b rakmışlardır. sorulan suallere verilen kestirme cevap alışılmış şekliyle top yuvarlaktır. belli olmaz. hele bir galatasaray – fenerbahçe maçı hiç belli olmaz» dır. kampın en neşeli adamı ismail, en sâkin adamı ise lefterdir. lefter büyük tecrübesine rağmen her büyük maçtan evvel bu havaya girdiğini söylemektedir. kampta saatler umumiyetle kilyos sahillerinde gezinti, otelin oturma salonunda tertiplenen masa oyunlarıyla geçiştirilmektedir.
perapalas’ta kamp yapmakta olan galatasaraylılar ise dün sabah ali sami yen stadında son bir idmana tâbi tutulmuşlardır. saat 10.30 da başlayıp antrenör coşkun özarı idaresinde cereyan eden antrenmanda futbolcular mûtad ısınma ve kültür fizik hareketlerini müteakip iki gruba ayrılarak minyatür kaleler arasında eltopu oynamışlardır. kaleci turgayla bülendi idmanın sonunda antrenör özarı çalıştırmıştır.
menecer gündüz kılıç da bugün kasımpaşa karşısına değişik bir tertip çıkarmayı tasarlamaktadır. sakatlıkları devam eden metin ve bahri de dün aynı saatlerde ali sami yen stadında çok hafif bir idman yapmışlardır. ayağındaki şişlik inmemiş olmasına rağmen metin yarınki maçta takımdaki yerini almak kararında olduğunu bildirmiştir. sarı – kırmızılılar antrenmandan sonra kampta istirahata çekilmişlerdir.
sarı – kırmızılıların fenerbahçe karşısına çıkacak muhtemel tertibi şöyledir: turgay – candemir, ahmet berman – suat, ergun, mustafa – samim, mete, bahri, metin, niyazi.
geride bırakılan yıllar… «erksine caldwel»in yazdığı bu romanı bilmem siz de okudunuz mu? okumayanlara tavsiye ederim doğrusu. çocukluk, gençlik ve olgunluk çağlarını bundan daha iyi anlatabilen ve canlandıran bir roman olamaz. her fenerbahçe – galatasaray maçı veya her yıl başının gelip çatışında «caldwel» i hatırlar ve kendi kendime «bir yıl daha geride kaldı» derim. yaşlılık kompleksi başlıyor galiba… bu sene büsbütün bir hüzün kapladı içimi… hava, kış ortasında yazı hatırlatacak kadar güzel… fenerbahçe – galatasaray maçı ve yılbaşı… futbola yıllarca evvel başladığım gün, sarı – lâcivertli formayı ilk defa genç takımda giyişim… haydarpaşa lisesi, ilk aşk, fenerbahçe «a» takımına terfi edişim, millî formayı sırtıma giymem, kaptanlık, futbola vedâ ve idarecilik… bütün bunlar 1934 – 1960 yılları arasındaki zamana tesadüf eder. ne çabuk geçiyor günler… şu anda her hâdiseyi hem de en ufak teferruatına kadar hatırlayabiliyorum. çocukluk, gençlik, olgunluk çağı… insan hayatın bu üç devresinde hemen hemen aynı şeyleri hissediyor ve duyuyor. sanki yarın sahaya ben çıkacağım… yanımda melihler, rebiiler, cihatlar, müjdatlar, halitler, karşımızda muzafferler, cemiller, buduriler, gündüzler, eşfaklar, avniler var… dün heyecanlıydım, bugün de… ümit ederim ki yarın da böyle olacağım. tertemiz, taptaze hâtıralar… fenerbahçe – galatasaray maçı, bana yaşanmış bir hikâyeyi tekrar yaşamak fırsatını verdi.