yanılmıyorsam, beşiktaşlı futbolcular, kendilerini bir fenerbahçe – beşiktaş maçına değil de, bir sasu – beşiktaş maçına hazırlamışlardı dün… sanırım, bâzı işlerde insan kendisini bir mevzuda fazla yorarsa, o işde daha çok hata yapar.. ve kafası fazla yorulan, çok düşünen insan da, artık ne yaptığını bilmez, disiplinini kaybeder. yorgun kişi oluverir.. işte benim görüşümle beşiktaş böyle idi..
evvelâ, kaleci sabri, sasu’nun her korner atışında, her frikik vuruşunda, her zamanki, sakin, şuurlu vasfını kaybediyor, korkak ve çekingen oluyordu.
sabri. sasu'nun her iki frikik atışında da topa elini değdirebilmişti. tanıdığım sakin sabri her iki gole de mani olabilirdi. sonra beşiktaş orta saha adamları sasu'nun topla veya topsuz bulunduğu tarafa kaymaktan, sahanın büyük bir kısmını nedim ve fuat'e bırakıyorlardı. daha sonra beşiktaşlı futbolcular ikili mücadeleleri. bilhassa sasu ile giriştikleri. topu almak için değil rakip vücudu devirmek için yapıyorlardı. oysa beşiktaş takımı, sakin, şuurlu olduğu, rakip oyunculara tek tek değil, tümü ile dikkat ettiği ve sahayı iyi parsellediği maçlarda genç ve oyun disiplinine uyan futbolcuları ile çok kere dün fenerbahçe karşısında olduğundan daha başarılı olmuştu… dün ise her zaman arkadaşlarını sakinleştiren, onları toparlayan kaptan sanlı bile hakem tarafından oyundan çıkarıldı.
inanmak gerekir ki futbolda artık, maça çıkarken, soyunma odalarında futbolculara – çok eskiden olduğu gibi – «öleceğiz.. yeneceğiz» gibi sözler yerine hafif ve neşeli. sakinleştirici müzikler çalınmaktadır…