o ne başlangıçtı galatasaray için... formda bir boksör gibi sağlı sollu vuruyor, hasmını sürklâse ediyor, fakat indirici yumruğu bir türlü vuramıyordu… bu ne kadar devam ederdi diye düşünürken hakikaten 18. dakikada barbu'nun hatâsından bir de gol kazanınca ne bahar kaldı, ne de gül, ne de bülbül sesi duyduk sahada.. kesilmişti galatasaray.. sanki bu gol kâfi gelecekmiş gibi galibiyete bozulmuşlardı ve saha ortasında oynamağa başlamışlardı. iyiydi hoştu ama, kaleler niçin yapılmıştı? herhalde gol atmak için olacak.. futbol da saha ortasında değil, ağlarda bitiyordu.
beşiktaş, iyi dayandı âni patlayan kasırgaya… galatasaray'ın yaptığı üçgen, dörtgenlere adam markajını bırakıp saha markajı ile cevap verdi ve iyi de başardı bu işi… göz dolduran oyunu galatasaray oynamıştı ama, beşiktaş da nihat ve sanlı vasıtası ile daha tehlikeli olmuştu. nitekim ilk devre kaçan fırsatlardan sonra nihat, müller'den baskın çıkıp muzaffer’i ve galatasaray'ı avladı, beraberliği sağladı. neticede şunu söyleyelim ki beraberlik normaldi. galatasaray iyi futbol oynadı, buna karşılık beşiktaş da daha tehlikeli oldu...