haftanın en mühim spor olayı, muhakkak ki. üzerinde hâlâ tartışmalar yapılan fenerbahçe -gençlerbirliği maçı idi. zannedersem sizler de benden buna dair birkaç söz beklemektesiniz. fakat maalesef fazla birşey söyleyemiyeceğim. çünkü maça gitmedim. izmirdeki son hâdiseler bana öylesine tesir etmiş ki futboldan değil de çerçevesinden bir soğukluk düştü içime... bu soğukluğun buzları henüz erimemişken fenerbahçe - gençlerbirliği maçından önce esen serin, gergin ve aşırı iddialı havanın onları büsbütün dondurabileceğini düşünüp de gitmedim maça... nitekim öyle de olmuş. sahanın içinden tribünlere, tribünlerden sahanın içine tatsız, sinirli kasırgalar esmiş durmuş.
lüzumsuz iddialaşmalar
sırası gelmişken biraz da maçlardan ovvel sözlerinin ne reaksiyonlar yapacağını hiç hesaplamadan ileri geri konuşan, kıvılcım bekleyen heyecanlara kürekle kor atan idarecilerden bahsedelim. ingilterede, fransada, şurada burada da bir idareci çıkıp oyundan evvel «eğer takımım yenilirse şapkamı yerim» filân gibi lâflar eder amma oralarda bu gibi iddialara gülüp geçerler… iddianın aksi çıksa da en nihayet adamcağıza gene güle oynaya ya şekerden ya çikolatâdan yapılmış bir şapka yedirtiverirler. olup biter..
bizde iee öyle m! ya... bir defa milletçe büyük konuşanlara pek içerleriz. tarafsız da olsak böyle büyük konuşan idarecilerin tatakımlarının âdeta yenilgilerini bekleriz... bakalım o zaman na yapacaklar diye...
hal böyleyken bence idarecilerimizin zaten kendiliğinden iddialaşmış, sert, gergin bir havası olan maçlardan evvel: «rozet takarım, rozet taktırırım, cevabını sahada veririm.» gibilerden konuşup seyircilerin heyecanlarını haddinden fazla bilememeleri gerekir.
birbirini tutmuyor
herneyse gelelim biz iyiki görmediğim maça... görmedim amma tabii anlattılar. radyodan da dinledim, gazetelerden de okudum. fakat ne yalan söyliyeyim ortada bir haksızlık var mıdır, yok mudur. kabahat, hâtâ kimindir bir türlü anlayamadım gitti...
kimisi öyle anlatıyor ki. insanın hakeme kızası geliyor. kimisi de öyle anlatıyor ki. insanın hakemi öpesi geliyor. bir başkası öyle naklediyor ki, seyircilerimizin sabrına şaşmamak elde değil. bir diğeri de öyle naklediyor ki, seyircilere küsmemek işten değil.. ahmet: «futbolcuların gösterdikleri anlayış ve sükûnet takdire değer» diyor. mehmet: «futbolcuların yaptıkları hepsinden de beterdi» diyor. bâzı spor yazarları hakemi övüyor. bâzıları ise sert kelimelerle âdeta hakemi dövüyor...
elbirliğiyle hazırlıyoruz
demek ki, maçı seyredenler ve verenler apayrı renkli gözlüklerden seyrediyorlar oyunu ve olanları... halbuki benim gibi maçı görmeyip de. onların ağızlarına ve kalemlerine bakarak hakikati öğrenmeye çalışan daha yüzbinlerce kişi var memlekette...
eğer ortada cidden bir haksızlık var da onu belirtmek için, eğer cidden çirkin şeyler yapılmış da onları ayıplamak için. eğer cidden sportmenlik çiğnenmiş de ona acınmak için küçücük hesaplarla bir türlü birleşemiyorsak ileride olacak daha üzücü hâdiselerin filizlerini elbirliğiyle sulayıp geliştirmeye çalışıyoruz demektir...