demirspor'un kapalı ve sert müdafaası karşısında bir türlü oyun kuramıyan sarı-kırmızılılar, bahri ve b.ahmet'in golleri ile 2-0 galip
doğan şener
g. saray'ın milli ligde sekizinci günü ve sekizinci puanı. her halde sarı - kırmızılıların dün ankara demirspor takımı önünde nasıl ecel teri döktüğünü görenler bu sekiz puanın kıymetini anlayacaklardır.
enerji ile çözülen düğüm
suat eksik. mustafa eksik. o eksik, bu eksik fakat galatasrayda eksik olan şey «oyun kurabilmek» idi. sarı -kırmızılı forvet, gününde ve dinamik iki yan hafı ile bir gün evvel güzel bir «futbol krokisi» çizmiş, selçuk da ayaklarını ve kafasına ustaca kullanarak bu kompozisyonu tamamlamıştı.
fakat, dün bir türlü oyun kuramıyan yan hafları ve en basit hareketleri yapamıyan iki açığıyla galatasaray, demirsporun sepet gibi örülü müdafaasına takılıp kaldı. ankaranın bu sert onbiri hiç şüpheniz beraberliğin büyük bir nimet olduğunu anlamış ve defansını onsekizin içine düğümlemişti. hangi takım için olursa olsun, bu düğümü çözmek zordu. ama, g. saray, enerjisini hesaplı ve bilerek kullandı. müsabakanın bitmesine on dakika kala demirsporun inatçı müdafaası hâlâ, galatasaraya fırsat vermemek için çırpınıyordu. hava kararmıştı; fakat galatasaray tribünündekilerin gönlü aydınlıktı. çünkü skor levhasında galatasaray 2 demirspor 0 yazıyordu.
sıkıntılı bık devre
demirspor iyi bir takım değil. gakat öyle kolay yenilecek bir takım da değil. galatasaray seri başladığı oyundaki hızını zamanla kesmeleri ve oyunu denkleştirmeleri bunu gösterir. sarı - kırmızılı takımın yan hafları nedense hücum elemanı gibi oynayamıyor. selçuk ve talât'ın çok geriye gelmesi, forvet hattında boşluklar yaratıyor. mete ve k. erol'un son derece durgun oyunları da buna eklenirse, demirspor'un neden rahat oynadığı kolayca anlaşılır.
8. dakikada k. ahmet'in uzun pasıyla kaçan talât'ın sert bir solunu seyrediyoruz. kaleci, bahriden evvel davranıp topa alıyor. 24. dakikada b. ahmet'in havadan uzattığı topu sağaçık yerinden yakalayan uğur'un kuvvetli şutu da yandan dışarı gidiyor. galatsarayda bir sıkıntı rüzgarı esmeğe başlamıştı.
her şeyi değiştiren goller
galatsaray ikinci devreye, sanki maçı bitiriyormul gibi acele ile girdi. rüzgârın da tesiriyle havaya kalkan her top demirspor kalesine iniyor. kaleci mehmet'e düşen iş, topları rahatça toplamak. fakat arada bir tribünlere bakarak poz atmıyor mu? sinirli ve telâşlı galatasaray gol peşinde. 24. dakikada candemir'in ve 27. de b. ahmet'in frikikleri sadece tehlike yaratıyor. ama şimdi...
dakika 32 candemir'in sağhaf yerinden çektiği frikik demirspor kalesi önünü karıştırıyor. sağa açılan topa selçuk yetişiyor. «gento» vâri çalımlarla topu kaleye paralel uzatıveriyor. uğur uçarak kafa ile vuruyor. gol mu? hayır! demirspor kalecisi ve direkleri golu önlüyor. fakat bahri geri dönen meşin yuvarlağı sert ve hırslı bir kafa ile ağlara gömüyor.
heyecan yalnız sarı - kırmızılıların arasında değil tribünlerde de büyük.
işte bu da golden üç dakika son raki hâdise. solbek münir'in, kaleciye mâni olmaya çalışan bahriye attığı kafa, bir gole daha mâloluyor. penaltı. b. ahmet'in sert şutu kaleciden ve direkten havalanıyor. yeniden yetişen b. ahmet'in dokunuşu ile gol, skor levhasına geçiyor.
maçın son dakikaları... hava kararmış vaziyette ama. galatasaraylıların ve galatasaraya toto oynayanların gönülleri pırıl pırıl...