şişe altılar dün yine hakemlere... çirkindi, ayıptı, hepsinden önce lüzumsuzdu. çünkü ille de bir şey atmak gerekse, futbol kaidelerini gösteren, hakemliği öğreten yazılarla dolu birkaç kitap atmalıydı hakemlere...
güzel havada, güzel sahada, güzel başlayan oyunda fenerbahçe çok geçmeden üstünlük kurmuştu. ama gençlerbirliği büyük adını küçülten bir faul sağnağı ile silmeğe kalkıştı bu güzelliği... nezih bir yuva olarak tanınan, hele ligde başa güreşen bir gençlerbirliği için bu haşin ve hırçın oyunun sebebi kadar, hakemin tekmelere karşı müsamahalı davranışının nedeni de bir türlü çözülemedi. bunun yanı sıra yan hakemler de ofsaytlardaki hatâları ile maçın tam bir «hakem skandalı» haline gelmesinde dilek'i yalnız bırakmadılar.
hangi hatâlar mı? hangisi doğruydu ki kararların? 23. dakikada ziya'nın kale önünde düşürülmesi neydi? ziya, ofsaytta ise daha önce o çalınırdı, değilse o zaman da penaltı olmaz mıydı bu? 29. dakikada nedim'in aut çizgisinden ortalayarak hazırladığı ve aydın'ın kale ağzından içeri attığı fenerbahçe golü hiç mi şüphe uyandırmamıştı? 69. dakikada tevfik’in ceza sahasında topa elle yön değiştirtmesi kitabın yazdığı penaltı tarifine girmez miydi? 76. dakikada, abdullah'ın bir anda kayıp, hâzım’ı üstüne çekerek plâse ile attığı beraberlik golünde de ofsayt kokusu yok muydu? ve son dakikada kale ağzında iki gençler oyuncusu varken nedim'in gollük akınının ofsayt diye kesilmesine çocuklar bile gülmez miydi?
kısacası fenerbahçe büyük kısmını hâkim, hattâ güzel oynadığı ve kazanmayı hak ettiği bir maçtan 1-1 berabere çıktıysa, bu gençlerbirliği'nin başarısı değil, hakemlerin başarısızlığının tablosu idi.