süper lig'in 8. haftasında galatasaray'ı ağırlayan ekibimiz iki kere öne geçmesine rağmen sahadan 1 puan ile ayrıldı.
maçtan dakikalar
karşılaşmanın ilk tehlikeli atağı ev sahibi gençlerbirliği'nden geldi. 1. dakikada ani gelişen kırmızı-siyahlıların atağında jimmy, sol taraftan çizgiye kadar indikten sonra yaptığı ortada ceza alanı içinde iyi yükselen azofeifa'nın kafa vuruşunda meşin yuvarlak yandan auta çıktı.
19. dakikada gençlerbirliği ceza alanının solunda hakan balta, topu uygun durumdaki elmander'e çıkardı. bu futbolcunun yaptığı vuruşta topu, kaleci ramazan, kornere çeldi.
20. dakikada gençlerbirliği yarı sahasından uzun mesafeli atılan topla galatasaray ceza yayı üzerinde buluşan jimmy durmaz, meşin yuvarlağı topuk pasıyla zec'e aktardı. bu futbolcunun ceza alanının dışından vuruşunda top az farkla yandan auta gitti.
26. dakikada tosiç, eboue'yi şık bir çalımla geçtikten sonra topu çizgiden azofeifa'ya çıkardı. bu futbolcunun gelişine yerden vuruşunda meşin yuvarlak kaleci muslera'nın solundan ağlarla buluştu: 1-0
39. dakikada gençlerbirliği ceza alanının sol çaprazından amrabat'ın yerden sert şutunda kaleci ramazan topu iki hamlede kontrol etti.
45. dakikada azofeifa'nın pasında topla buluşan cem can'ın, kaleyi karşıdan gören pozisyonda yaptığı vuruşta meşin yuvarlak, defansa çarparak kornere çıktı, ancak hakem özkahya maçın ilk yarısını bitiren düdüğü çaldı.
maçın 54. dakikasında amrabat'ın gençlerbirliği ceza alanının solundan yaptığı ortada elmander topu kafasıyla aşırttı. kırmızı-siyahlı defans oyuncularının arkasındaki alana koşu yapan umut bulut'un dokunduğu meşin yuvarlak, direğe da çarparak ağlara gitti: 1-1
58. dakikada umut bulut'un pasında ceza alanı içinde elmander, şık bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlara göndererek galatasaray'ı 2-1 öne geçiren golü kaydetti.
66. dakikada kazanılan serbest vuruşta azofeifa topu, uygun durumdaki hurşut'a çıkardı. bu futbolcunun bekletmeden yaptığı ortada arka direkte topla buluşan aykut, gençlerbirliği'ne beraberliği getiren golü attı: 2-2
69. dakikada başkent temsilcisini yeniden öne geçiren gol geldi. galatasaray ceza alanının dışından jimmy durmaz'ın vuruşunda defansa çarpan top, kaleci muslera'nın üzerinden ağlarla buluştu: 3-2
86. dakikada amrabat'ın kullandığı serbest vuruşta kaleci ramazan, topu yumruklayarak uzaklaştırmak isterken defans oyuncularına çarpan meşin yuvarlak, hakan balta'nın önünde kaldı. bu futbolcunun vuruşunda top filelere gitti: 3-3.
çapa: "g.saray'a bir pozisyon verdik" 19/10/2012 sporx.com
spor toto süper lig'de 3-3 berabere kaldıkları galatasaray maçıyla ilgili, ''maçın ardından gençlerbirliği oyuncularının yenilmiş gibi üzülmeleri bence her şeyi ortaya koydu'' dedi.
çapa, maçın ardından düzenlenen basın toplantısında, karşılaşmadan ziyade gençlerbirliği'nde bu sezon yaşanan değişime bakılması gerektiğini söyledi.
takımda yaşanan büyük değişime karşın, galatasaray maçına kırmızı-siyahlı taraftarların yeterli ilgiyi göstermemelerinin üzüntüsünü yaşadıklarını dile getiren çapa, ''kale arkası tribünleri boştu. iyi, hedefleri olan bir takım var. taraftarlarımızın en azından sanica boru elazığspor maçında bizi desteklemelerini bekliyoruz'' diye konuştu.
çapa, galatasaray karşısında maçın ilk 15 dakikasından sonra çok iyi oynadıklarını belirterek, şunları söyledi: ''45. dakikada kaçırdığımız pozisyon gol olsaydı, daha farklı olacak soyunma odasına 2-0 galip gidecektik. ikinci yarıda galatasaray'ın 1-1'i yakalamak için baskı yapacağını biliyorduk ama hiçbir şey yokken 2-1 geriye düştük. yapmış olduğumuz değişikliklerle maçı tekrar lehimize çevirdik. üzücü olan 86. dakikaya kadar galip götürdüğümüz maçta çok fazla kazanma isteği beraberlikle ayrılmamıza neden oldu. maçın ardından gençlerbirliği oyuncularının yenilmiş gibi üzülmeleri bence her şeyi ortaya koydu.''
kırmızı-siyahlıların takım kaptanı cem can ise bu akşam taraftarlara güzel bir karşılaşma izlettiklerini belirterek, maçın son dakikalarında yedikleri basit bir golle sahadan beraberlikle ayrılmak zorunda kaldıklarını kaydetti.
genç oyuncu özgür ileri de galatasaray karşısında iyi mücadele ettiklerini, sahadan galibiyetle ayrılmayı planlarken 1 puana razı olduklarını söyledi.
saat 18:30 civarlarında stada girerken polis aramanın dozajını kaçırmış bir vaziyette, kadınların çantalarındaki parfümü, erkeklerim tespihinden, kibritine kadar her şeyini “sahaya atılabilecek bir araç“ olduğuna karar verip, el koyuyordu. pınar, “150 milyonluk parfümümü niye atayım yahu" diye kadın polise derdini anlatırken, onun tavrı netti, “orasını bilmem! alayım!”
beni arayan polis de aramadan sonra “bozuk para var mı?” diye sordu. “yok” dedim. (cidden yoktu!) “cüzdanını göster” dedi. bozuk para cebini açıp boş olduğunu gösterdim. cüzdanımı gösterdiğim polisin yanındaki kadın polis uyanıklık (!) yapıp, “cüzdanın kâğıt para gözlerine de bakın. orada olabilir” dedi. ben de bir yandan terörist muamelesi görmenin verdiği siniri bastırmaya çalışırken, bir yandan da cüzdanımı “alın bakın” diye polise verdim. bir süre bakındı ve geri verdi! hoş tribüne doğru yürürken cebinde 50 kuruş olduğunu fark edip, sadece gülümsedim!
maratonun büyük bölümü daha boştu. önce akşit abiyi görüp selam verdim ardından da samsun’dan maç için birkaç saat önce ankara’ya varan abreg ve esra’nın yanlarına gittim. bu arada anıl da geldi ve bir yandan esra’nın stokladığı çekirdeklerini bitirirken bir yandan da muhabbete koyulduk.
takımlar ısınmaya çıkmadan önce ankara seğmenleri bir gösteri yaptılar. maraton tribünü önünde yapılan gösterinin ilk dakikalarında galatasaray taraftarının ıslıklarını anlamak gerçekten zordu! gösterinin ardından mikrofonu ais ezhel aldı ve gençlerbirliği için sezon öncesinde bestelediği “kırmızı kara burası ankara”yı ( http://www.youtube.com/watch?v=ZhvdJ5XpwXc) ve birkaç şarkısını söyledi.
bir ara tanıl abi selam vermek için yanımıza geldi ve biz de anıla birlikte onun yanına “en arkaya” geçtik. orada da bir süre muhabbet ederken zeynep ile ural geldiler ve yerimi zeynep’e teslim edip ayağa kalktım. tanıl abi ile 4-0’lık kayseri maçında tuğberk ile yaptığı yer değişimi totemini ( http://macanilari.com/get...d=201220130607&aid=119668) ihtiyaç halinde yapmak üzere anlaştık.
derken maç başladı. ilk dakikada kötü bir kafa vuruşunun ardından kaçırdığımız golden sonra galatasaray daha baskılı oynamaya başladı. gerçi top onlarda görünse de takım oldukça diri idi. agresif pres ve hızlı çıkmaya çalışıyorduk. bu arada (galatasaray’ın ilk yarıdaki tek pozisyonunda) elmander’in sert şutunu ramazan önlüyordu. dakika 21 iken ben tanıl abiye uzanıp, “abi bir yer değiştirsek iyi olacak” diyordum ve ben ön sıraya o arka sıraya geçiyordu. ardından tosic’in sıfıra inip içeri çıkarttığı topa azo’nun nefis vuruşu ile tribün yıkılıyordu.
ilk yarının son anlarında tuvalet sırasını da düşünerek aşağıya doğru yöneliyordum. bu anda hurşut’un sağ kanattan ileriye doğru aktardığı topun aykut, zec ve ardından cem can’a gelmesi ve onun bomboş şutunun son anda ayağını sokan bir gsliye çarpıp dışarı çıkması ile üzülüyordum.
devre arasında 1-0’ın verdiği moral ile bu son anda kaçan fırsatı bol bol konuştuktan sonra ikinci yarıya galatasaray beklendiği üzere hızlı başladı. burak-umut değişikliğini yapmışlardı ve umut ciddi anlamda hiç durmadan sürekli oradan oraya koşuyordu. derken soldan yapılan ortayı elmander’in son anda aşırtması ve umut’un dokunması ile skor eşitleniyordu. hemen akabinde elmander’in güzel şutu ile skor bir anda 1-0’dan 1-2’ye dönüyordu.
bir süre sonra ural, “mali bir şeyler yapın olm! tanıl abi ile yer değiştirin falan!” dedi. 1-2’nin şokunu atlatıp tanıl abi ile yer değiştirdik.
top tutup oyuna hakim olmalıyız diye düşünürken, birkaç sıra önümüzde bulunan serkan, hemen önünde oturan bir “gizli” galatasaraylıyla tartışıyordu. olay git gide büyürken güvenlik görevlileri geldi. biz de ıslıklarla ve bağırarak güvenliğin müdahale etmesini isterken, hurşut’un ortası ve aykut’un dokunuşu ile skor 2-2 oluyordu. golü tam olarak görememenin kızgınlığı ile tekrar kafamızı olay yerine çevirip tartışmanın sona ermesini ve ortamı geren galatasaraylının çıkartılmasını istiyorduk. derken jimmy’nin şutu geldi. ben top dışarı çıktı diye “ah be!” diye kafamı çevirirken tribün yıkılıyordu. önce şaşırdım ama sonra gol olduğunu görüp zıplaya başladım. derken galatasaraylı elemanda 2 dakikada yenik duruma düşmenin de verdiği sinirle güvenliğin eşliğinde dışarı çıkartılıyordu.
ama bu tatsızlık yüzünden 1-2’den 3-2’ye geri dönüşü tam olarak yaşayamadığım için sinirleniyordum.
86’da serbest vuruştan kaleye gönderilen topu ramazan’ın çok kötü yumruklaması ve 2 gslinin önüne düşen topu filelere göndermesi ile skor 3-3’e oluyordu.
sonrasında pek de bir şey olmadı ve 1 puana üzülerek eskiyeni’nin yolunu tuttuk.
maçta aklımda kalan anlar ise şöyle; amrabat’ın maçın son anlarında topsuz alanda hurşut’a el ense çekip yere devirmesi ve sadece sarı kart görmesi. melo’nun neredeyse her pozisyonda ortamı gerip, yine her ufak dokunuşta “tiyatrosal bir hamle ile” kendini yere atması ve tek sarı kartta kalması. fatih terim’in bir taç kararının ardından hışımla topu sahaya tekmelemesi ve el kol işareti yapmasına rağmen uyarı bile almaması. galatasaraylı bir oyuncu yerde yatarken gslilerin atağı devam ettirmeleri ve o arada gençlerlilerin topu kazanması üzerine hakemin bir anda oyunu durdurup yerde yatan gsliye gitmesi. gençlerli futbolcuların 1-0 ve 3-2’de dahi zaman geçirmek için “sakatlık numarasına” başvurmamaları. ve takımın maçın ilk dakikasından itibaren öndeyken de, gerideyken de, berabere iken de her zaman galibiyet için maça asılmaları idi.
eskiyeni’de stad girişindeki “gereksiz sıkı” polis araması konusu açıldığında abreg, polisin her şeye el koyduğunu görünce, onlara “gs atkılı ve formalı biri elinde bileti ile buradan giriş yaparsa alıyor musunuz?” diye sorduğunu anlattı. polis de gayet sakin bir şekilde, “alıyoruz tabi adamın bileti var” demiş. “peki ama sahaya atarım diye benim çakmağımı alıyorsunuz ama benim de biletim var” deyince polis, “ama çakmağı sahaya atabilirsin” demiş. o da, “yahu kardeşim iyi de burası gençlerbirliği tribünü. sen bileti var diye gsliyi buraya alırsan burada birisi dellenip o adama saldırabilir. sen benim çakmağımla uğraşacağına biraz da bunla uğraş” demiş.
gençlerbirliği ile oynanan karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında fatih terim, milli takım ve yaşanan sakatlık konularına da değindi.
tecrübeli çalıştırıcı abdullah avcı ve ekibine destek veren sözler kullanırken son olayların ardından kötüye doğru bir gidişat gözlemlediğine dikkat çekti.
"milli takımda yaşanan spekülasyonlarla ilgili söyleyecekleriniz var mı, takıma nasıl yansıyor" sorusuna ise terim, "kulüp olarak da oyuncu olarak da hepimiz çok dikkatle takip ediyoruz. açıkçası, hiç hoşnut değiliz. ne yapılmak isteniyor. neden, bunu daha geniş bir platformda değerlendirmek gerek. milli takım sağlık heyeti teşhis koymuş, mr'ını çektirmiş. hastanede tetkiklerden sonra raporunu bildirmiş teknik heyette çıkarmış. aradan 10 gün geçmiş. bir takım arkadaşlarımız konuyu speküle ediyorlar. kavga etmeden çözmeliyiz" karşılığını verdi.
"bazı sakatlıklar 3 günde geçer bazıları 10 günde özellikle neden galatasaraylı iki oyuncu"
"galatasaray takımı, duruşuyla, bakışıyla bir şey demiyor gibi gözüküyor ama gerektiği zaman gerektiği yerlere, gerektiği şekilde cevap neyse bunu yapar" diyen terim, şunları kaydetti: "yaralamamak lazım. teşhis edersiniz ama tehdit etmeyin sakın. nasıl bir anlayıştır ki bu kendinize yapmak istemediğiniz bir şeyi bu çocuklara yaparsınız. 15 tane oyuncu yolluyoruz milli takımlara bununla da iftihar duyuyoruz. selçuk da burak da daha önce milli takımlarda oynadılar. insanları zan altında bırakmak ve inşalara suçlu gibi davranmak çok yanlış. bir mağlubiyet veya başarı sonrası futbolcuları veya başka birisini halkın önüne atma dürtüsünden vazgeçelim. bu alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz lazım. herkes için gererli bunlar. bir insanı suçlayacaksak yüz defa düşünmeliyiz. braga maçı öncesi hamit ve elmander ikisi de oynamadılar ben hiçbir şey söylemedim. bazı sakatlıklar 3 günde geçer bazıları 10 günde. özellikle niye galatasaraylı 2 tane oyuncu. eğer varsa başka bir şey. volkan orada, bizim çocuklar burada duyan bilen varsa çıksın söylesin. biz de bunlarla uğraşıyoruz, yazık değil mi bu çocuklara acaba başka planlar mı bunlar. herkesin ailesi var. atılan başlıklar yakışmıyor. bu kıyım edebiyatı nereden çıktı, 'bir tane twit atıldı' deniyor. eğer kavga varsa neden herkes yazmıyor. galatasaray kendi iletişim silahlarını kullanmayı bilmez mi. hepimiz halkın arasında geziyoruz. sadece milli takım oyuncuları için söylemiyorum. türkiye'de bence başka mekanizma harekete geçmeli. çok uzun zamandır geçmiyor, geçemiyor."
"artık futbolu buna layık olanların yönetme zamanı gelmiştir"
"bu güzel oyunun güzel olmasına sebep basın mensupları ve bizleriz" diye konuşan terim, "artık futbolu buna layık olanların yönetme zamanı gelmiştir. hep beraber yaşamayı bilmeliyiz. birbirimize tolerans içerisinde tahammül etmeyi bilmeliyiz. lütfen kötüye doğru gidiyoruz, çok acımasız davranıyoruz. rica ediyorum. çok üzgünüm. milli takım ilk kez mi maç kaybedecek. bizle de kaybetti onlarla kaybedecek. ayrılırken bir sevgisizlik bizi bu hale getirdi" dedi.
19 mayıs stadı'nda maç öncesi çeşitli gösteriler yapıldı. statta müziği kırmızı-kara sound system yaparken, başkent kulübünün ''kırmızı-kara burası ankara'' marşının sözlerini yazan ve bestesini yapan ais ezhel canlı performans sergiledi.
bilet fiyatlarının tartışıldığı karşılaşmada galatasaray taraftarları kendilerine ayrılan kapalı ve kale arkası bölümlerini doldururken, gençlerbirliği taraftarları için ayrılan kale arkası bölüm boş kaldı.
başkent ekibine sezon öncesi transfer olan serkan kurtuluş, kırmızı-siyahlı formayla ilk kez eski takımı galatasaray'a karşı mücadele etti. genç futbolcu gaziantepspor'da forma giyen ağabeyi serdar kurtuluş gibi memleketi bursa'nın plakası olan ''16'' numaralı formayla gençlerbirliği kadrosunda yer alıyor.
gençlerbirliği'nde sarı kart cezalısı petrovic ve sakatlığı bulunan artun, bu karşılaşmanın kadrosuna alınmazken, 3. hafta oynanan orduspor maçında sakatlanan oktay ise 5 hafta sonra teknik direktör fuat çapa tarafından 18 kişilik maç kadrosuna dahil edildi.
sarı-kırmızılılarda teknik direktör fatih terim, eskişehirspor maçından farklı olarak cris ve umut'u yedek soyundururken elmander, ambrabat ve semih ilk 11 de şans buldu.
galatasaray 'da a milli takım'ın 2014 dünya kupası elemelerinde oynadığı ve 3-1 yenildiği macaristan karşılaşmasında sakatlıkları nedeniyle forma giyemeyen selçuk inan, ankara'ya gelmesine karşın bu maçta kadroya alınmadı. burak yılmaz ise gençlerbirliği 'ne karşı ilk 11'de sahaya çıktı. sarı-kırmızılıların genç oyuncusu sercan yıldırım da selçuk inan gibi başkente getirilmesine karşın maçı tribünden izledi.
terim’in adaleti (!) 20 ekim cumartesi 2012 milliyet.com.tr
önceleri milli maçlar cumartesi-çarşamba oynanıyor, oyuncular kulüplerine 1 gün daha az dinlenerek geliyorlardı. o sistem, milli takımlara 13-14 oyuncu veren kulüpleri kötü etkileyince düzen değişti; wenger’in önerisiyle maçlar cuma-salıya kaydırıldı. ama cuma lig maçı yapan takımlar hâlâ milli haftanın bedelini ağır ödüyorlar: dün de galatasaray, bordeaux, lille, hoffenheim gibi takımları çalıştıran teknik direktörler hesaplarını buna göre yapmak durumundalardı.
maç öncesi fuat çapa, ilk 11’ini belirlerken bu detayı göz önüne aldığını, 10-12 gün kendileriyle beraber olmayan milli oyuncularını dinlendirdiğini söyledi. terim ise bu düşüncede değildi belli ki. futbolcularının haftada iki maçı aynı düzeyde oynamalarını istiyordu. evdeki hesap çarşıya uymadı: hamit’te, eboue’de, semih’te yorgunluk belirtileri gözlemlendi çünkü... benim anlamadığım şu: büyük takımlar hep aynı 11’le oynayacaksa 25 kişilik kadrolar neden kurulur ki?
gerçi hamit’in gücünün (ve çenesinin) düşmesi, melo’nun düşüşü gibi, yalnızca milli maç arasıyla ilgili değil. yaz dönemini kamp yerine transfer görüşmeleriyle geçirdikleri için her iki adam da sezona hazır girmediler; terim de kamuoyunu yıllardır alıştırdığı adalet duygusunu bence bu iki adam için zedeledi. bizim bildiğimiz terim, hiçbir oyuncunun etiketine aldanmaksızın, sadece hak edene ve sırası gelene formayı vermesiyle ün yapmış âdil bir teknik adamdır. yekta (veya sabri) dün oynamayacaksa, melo’nun yürüyecek hali yokken ceyhun 18’e girmeyecekse ne zaman girecek merak ediyorum doğrusu.
gençlerbirliği ise bir transfer dersi daha veriyor bu sezon... isveç milli takımı’nın (katar önünde denediği) ikinci takımının oyuncusu jimmy de, sırplar’ın 2006 avrupa ümitler şampiyonası takımından tosiç de on numara transferler... o takımdan ivanovic, vucinic, krasic büyük takım oyuncusuydular, oralarda oynuyorlar. o bütçeleri olmayan gençlerbirliği gibi kulüplerin yapması gereken tam da bu: tosiç gibi yetenekli, ama büyüklerde tutunamamış adamları bulabilmek. bravo fuat çapa’ya, tebrikler gençlerbirliği yönetimine...
bu skora şükret ilhan söyler 20/10/2012 hurriyet.com.tr
ligde böylesine fırtınalı maçları özlemiştik. ama fırtınayı estiren gençlerbirliği’ydi.
özellikle ilk bölümde kasırga gibiydi. sonra galatasaray “ben de şöyle bir eseyim” dedi. fakat bu rüzgar aldatıcıydı. rakibi iyi tanıyan fuat çapa, “g.saray’ı nasıl mat ederim demiş” ve şunları yaptı...
“biz rakibin arkasına uzun toplar attığımız zaman onlar dengelerini kaybeder” diyerek g.saray defansının arkasına sarkınca pozisyonlar su gibi aktı durdu. tosiç, eboue’nin kanadını kırdı. diğer bölgede de hakan balta, hurşut’la baş edemedi. melo zaten ortada yoktu. “kim var?” derseniz, elmander orta alana gelip oyun kurarak kendisine gol yolları aradı. ama gençlerbirliği ile galatasaray formasının ağırlık farkı ortaya çıktı...
rüyayı cimbom görür
onu bunu bilmem, g.saray aşağıya doğru iniş yapmaya devam ediyor. defans her an açık üstüne açık veriyor. kademe yok, zaman ayarlaması yapamıyor. orta alanda yönetmen yok, kanatlar kırılmış, hücumda gol atma vuruşları eksilmiş, atılan goller ancak rakibin hataları ile.
o zaman geriye ne kaldı? hiç bir şey…
galatasaray artık kendisine gelsin. “ben rüya takımım” demek için zamana ihtiyaç var. yoksa bu kafa ile giderse cimbom rüya görür.
3 gol bile yetmedi oğuz tongsir 20/10/2012 cumhuryet.com.tr
gerek tribündekilerin, gerekse televizyon başındakilerin keyif aldığı bir maç oldu. top iki kale arasında mekik dokudu. iki takım da hücumda ne kadar zengin ise, savunmada da o kadar fakirdi. galatasaray da kazanabilirdi, gençlerbirliği de... sonuçta 6 gol ve birer puan... galiba bu maçın adaleti de buydu.
selçuk’suz galatasaray’da bir ritm bozukluğu olduğu kesin. üst üste gelen kötü sonuçlar belli ki dengeleri altüst etmiş. hele hele 2-1’lik galibiyeti yakalamış bir büyük takımın, iki dakika içinde iki gol yiyip 3-2 geriye düşmesi, bunun en belirgin kanıtı. galatasaray özellikle şu haftalarda engin’i çok arıyor. engin’in bu takıma ruh ve dinamizm bakımından katacağı çok şey var.
evet.. fatih terim, takımının hücum yapmasını seviyor. bütün planını da bunun üstüne kuruyor. bunu yoldaki çocuk bile biliyor. ama o zaman yediğinizin bir fazlasını atmak zorundasınız. bu da dünyanın en zor işi. galatasaray belki bu işin altından kendi sınırlarımız içinde kalkabilir ama bu sistem ile şampiyonlar ligi’nde yürümeniz çok zor. galatasaray’ın yediği golleri gözönüne getirin. böyle hata olur mu? gençlerbirliği’nin attığı beraberlik golünde (2-2), hamit rakibin arkasında kalmıştı. biri atmasa, diğeri atacaktı. ya yedikleri üçüncü gole ne demeli? bir savunma bu kadar büyük hata yapar mı?
galatasaray’da iyi oynayanların başında elmander vardı. özellikle burak’ın çıkıp umut’un oyuna girmesiyle konuk takım hücumda daha etkili olmaya başladı. ama daha önce de söylediğimiz gibi, savunma öyle hatalar yaptı ki galatasaray 3 gol attığı bir maçı bile kazanamadı. işin gerçeği bu.
tabii galatasaray’dan söz ederken gençlerbirliği’nin de hakkını yemeyelim. fuat çapa ikinci senesinde izleyenlere keyif veren, top ayağına yakışan oyunculardan kurulu bir takım yaratmış. gençlerbirliği de tıpkı galatasaray gibi savunmada büyük hatalar yaptı.
ne olursa olsun, keyifli bir başlangıç yaptık haftaya... hop oturup hop kalktık. gol üstüne gol seyrettik. bugün yarın ligde birbirinden önemli maçlar var. bakalım aynı keyfi alacak mıyız?
savunmadan olmaz metin tekin 20/10/2012 sabah.com.tr
galatasaray'ın yanlışına geçmeden önce g.birliği'nin doğrularından bahsetmek lazım. üç gol yemesine rağmen oyun şekli ve takım oyunu bağlamında çok başarılı bir gençlerbirliği vardı dün.
galatasaray'ın 1-0 geriye düştükten sonra oyunu 2-1'e getirişi oyun kalitesinden çok tamamen ikinci yarının başında tempoyu artırmasıyla ilgiliydi. buna rağmen o kadar kolay pozisyon verdiler ki oyunu 2-1'e getirmesine rağmen 5 dakikada tekrar mağlup duruma düştü.
hamit'in geçen sene oynama devamlılığının olmaması, melo'nun ise sezon başında hazırlıksız yakalanması performanslarının istenilen seviyede olmamasının nedeni. bu iki isim g.saray'ın oyununda çok önemli. özellikle melo açısından bakarsak, g.saray kamuoyu geçen seneki melo-selçuk performansını beklerse hayal kırıklığına uğrar. bu, geçen seneki şampiyonlukta özel bir performanstı.
özellikle dün akşam orta saha ile savunma dörtlüsü arasındaki uyumsuzluk ve aradaki mesafenin çok geniş oluşu bütün bu gollerin oluşmasını kolaylaştıran sebepti. o kadar kolay gol yedi ki galatasaray, savunma anlamında bunu açıklamak mümkün değil. böylesine bir savunma anlayışıyla maç kazanmak da çok zor.
oyunu 1-0'dan 2-1'e getiriyorsunuz ve 2 dakikada oyun 3-2 aleyhinize geliyor.
bu g.saray'ın lig resminde kolay kolay görebileceğimiz bir durum değil.
farklı bir ikinci yarı rıdvan dilmen 20/10/2012 sabah.com.tr
19 mayıs stadı'nın uzun yıllardır bu kadar güzel bir zemini olmamıştı. belki de ülkemizin en güzel zeminlerinden birinde oynandı maç...
g.birliği ile başlayalım. sezon başından beri izliyorum. bir de kupa maçını izledim; dersimspor ile... çok farklı kazanmışlardı. ligimizin en pozitif düşünen teknik direktörü ve bunu da sahaya yansıtıyor. skorbordla hiç ilgileri yok oyuncuların.
savunmadan çıkarken kesinlikle gelişi güzel vurmuyorlar; organize pasla çıkmaya çalışıyorlar ve hep sakinler. bunun avantajı da var, dezavantajı da... ama gençlerbirliği bunu genelde avantaja çeviren bir takım. dün de her skorla karşılaştılar ve hep aynı futbolu oynadılar.
hani sezon başı hiç hazır olmadan çok sıcak bir havada çıkarsın ya... veya sezon sonu hiç iddian kalmadığı zaman bir formalite maçı oynarsın ya... koca ilk yarı öyleydi g.saray. bu yarıyı da geride kapattılar.
ikinci yarı top rakipteyken de maçın olduğunu anlamış şekilde rahatsız ettiler rakiplerini. zorladıkları için de iki tane gol buldular. tam oyuna hakim olmaya başladılar, beraberliğe yakalandılar. ama bu beraberlik golü öncesi emre'ye yapılan faulü vermedi halis özkahya... devamında emre'nin hareketine doğru bir faul verdi. bu duran topta golü yediler; ardından şaşkınlıkla bir gol daha yediler.
gençlerbirliği, 3-2'yi yakaladıktan sonra aslında son pasları iyi kullansa maçı 80'lerde falan bitirebilirdi. ama bir duran top sonunda bu kez onlar beraberliğe yakalandı. kalan sürede maç iki takıma da geldi ama "atan alır" golünü atan çıkmadı.
salı günkü cluj maçı için galatasaray'ı kesin favori görüyorum.
oyuncuların ankara'daki form durumunun fatih terim için bir ölçü olarak bazı değişikliklere yol açabileceğini düşünüyorum.
her yanı yorgun levent tüzmen 20/10/2012 sabah.com.tr
gençlerbirliği maçı öncesi galatasaray "alınacak üç puanla her şey yeniden yoluna girer" umudu taşıyordu. geçen yılki gibi... ama bu kez başkent'te galatasaray bir puanı ölüp ölüp dirilerek kurtardı. insanlar yanlış yaparlar. sadece büyük insanlar yanlışlarını anlarlar.
fatih hoca'nın sahaya sürdüğü kadro yanlıştı.
burak'ın durgunluğu, önde top tutamaması ve boş alanlara koşu yapmaması tüm takımın dengesini bozdu.
eboue'nin aşırı güven içinde kritik pozisyonlarda topu taca atmaması galatasaray'ın golü yemesine neden oldu.
ikinci yarıya umut'la başlamak galatasaray'ın hücum çehresini pozitif etkilerken umut-elmander peş peşe iki gol getirdi.
galatasaray "kazandım" derken üst üste iki gol yedi.
oyuncularının büyük çoğunluğu milli olan galatasaray gibi büyük takım geriden gelip öne geçtikten sonra komedi goller yemez.
fatih hoca'nın öncelikle galatasaray'ın bu zaafları tedavi etmesi gerekiyor.
galatasaray'da birkaç mevkide oynayabilecek oyuncular var. gençlerbirliği karşısında özellikle ilk yarı oyunun kilitlendiği anda orta alanda rakiple boğuşma konusunda fiziksel sorun yaşayan emre çolak sola, amrabat sağa, hamit de göbeğe kayabilirdi.
çünkü fatih hoca, izmir'deki lazio maçında hamit'i ikinci yarı göbekte oynatmıştı.
eboue çıkarken aydın'ın yerine riera girebilirdi. riera hem top tutan hem de duran topları etkili kullanan bir oyuncu.
emre çolak kullandığı bütün duran topları umut, elmander, melo gibi hava toplarında etkili oyuncular olmasına rağmen bel hizasında ortalıyor. dün açıkça görüldü ki, fatih hoca forvette iyi anlaşan umut-elmander ikilisinden artık vazgeçmemeli.
gençler kriz yaratır besim güçtenkorkmaz 20/10/2012 fanatik.com.tr
gençlerbirliği öyle bir futbol oynadı ki, rakibe değil pas atacak, nefes alacak boşluk bile bırakmadı. defansı ile orta sahasını birlikte hareket ettiren gençlerbirliği, blokları arasındaki kaymaları da iyi yapınca, galatasaray maçın başında top kullanamaz hale geldi.
sarı- kırmızılı oyuncular, rakip kovalamaya pek alışık değildi ve benimsemedikleri bu işi de fazla ciddi yapmadılar. gençlerbirliği’nde hurşut, jimmy ve zec, çalım özelliklerini de oyuna yansıtmaya başlayınca, rakibi eksik yakalamaya başladı. beklerini de cesaretle oyuna sokan gençlerbirliği, üst üste pozisyon yakalarken, üstelik burak da ıslıklanırken, azofeifa ile golü de buldu. ilk yarıda rakibini topla buluşturmayan gençlerbirliği, ikinci yarıda topu rakibine bırakıp savunmaya çekilince, düşürdüğü temponun kurbanı oldu. galatasaray’ın usta ayakları umut bulut ile elmander konuştu, gençler 3 dakika içinde 2 gol gördü. galatasaray bu gollere sevinirken, bu kez gençlerbirliği hatasından dönüp, yeniden topu koşturmaya başlayınca, galatasaray’ı yine eritme başarısını gösterdi ve 3 dakika içinde aykut ve jimmy ile iki gol bulup rakibine cevap derdi. bu cevap mütevazı bir kadroya sahip gençlerbirliği için bir mucize gibi gözükse de, aslında futbolun basit ama ciddi bir iş olduğunu göstermek bakımından çok önemli. sadece dün gece değil, bu sezon oynadıkları her maçta işlerini fazlasıyla ciddiye alan gençlerbirliği oyuncuları, sonlarda yedikleri golle bir puana razı olmalarına rağmen, oynadıkları futbolla çok takımın başına iş açacak gibi gözüküyorlar.
trt'de maçın tartışmalı pozisyonlarını yorumlayan mustafa çulcu, galatasaraylı bir futbolcu yerde yatarken galatasaraylıların oyunu durdurmayıp atağa devam etmesini ve hakemin de oyunu devam ettirmesi ve akabinde gençlerliler topu kapıp kontraya çıkarken oyunu durdurup yerde yatan galatasaraylı oyuncunun yanına gitmesini, "bu karar avrupa'nın herhangi bir ülkesinde olsa idi hakem çok büyük tepki alırdı." diye yorumladı...