beşiktaş toplam aldığı 7 mağlubiyetin 5 ini deplasmanda, 2 sini de evinde oynadığı maçlarda almıştır. bu maç beşiktaş’ın deplasmandaki ikinci ve sonuncu mağlubiyetidir.
türkiye ligi’nin ilk yarısı bugün oynanacak beş karşılaşma ile sona erecek. istanbul’da, fenerbahçe – beşiktaş, ankara’da. ankaragücü – altay. izmir’de, göztepe – bursaspor. samsun’da, samsunspor – vefa ve mersin’de de mersin idmanyurdu – karşıyaka, son haftanın puan mücadelesini yapacaklardır. mithatpaşa stadı’ndaki karşılaşma saat 14.00’de başlayacaktır.
fenerbahçe ve beşiktaş futbol takımları, ilk yarının son ve yeni yılın ilk büyük maçı için hazırlıklarını dün tamamlamışlardır. her iki takımın teknik yöneticileri de, «amaçlarının iki puan olduğunu» açıklamışlar ve «bir haftadanberi gazeteler bizi konuşturdu. şimdi sıra futbolcularda» demişlerdir.
sarı – lâcivert’liler, bugünkü büyk maç için dün de bir antrenman yapmıştır. siyah – beyazlılar ise son günü yeniköy’deki kampta geçirmişlerdir.
mithatpaşa stadı’nda saat 14.00 de başlayacak maçın kadroları dün açıklanmıştır. tertipler şöyledir:
fenerbahçe’nin iki golü de romen futbolcunun frikik atışlarından doğdu. hakem, birbirleriyle kavga eden sanlı ve ümran’ı oyundan attı…
iki frikik fenerbahçe'ye de, beşiktaş'a da yetti… evet, bir takım, iki frikikle bir maç aldı ve şampiyonluk yarışında bir etap daha kazandı. diğer takım, iki frikikle teslim olup aynı yarıştaki son şansını da kaybetti ve saf dışı kaldı.
büyük maçı bir final oyunu titizliği içinde oynayan sarı—lâcivertli takıma golleri getiren oyuncu sasu oldu. romen futbolcu, tribünlerin bir penaltı heyecanı içinde takip ettiği iki frikiğiyle golleri hazırladı, golleri yapmak da iyi bir gününde olan serkan'a kaldı kısacası, sasu fırsat yarattı serkan gol attı bu iki oyuncu dışında kalan fenerbahçelilere de. golleri muhafaza etme görevi düştü. beşiktaşlı oyuncular ise gol yedikçe sinirlendiler ve rakiplerinin başarısını adeta kolaylaştırdılar
gollü başlangıç
karşılaşmanın ilk dakikası dolarken. sasu. ustaca bir korner çekerek topu kale önüne indirdi. fakat sarı–lâcivertli futbolcular faul yapınca, beşiktaş bu ilk tehlikeyi zararsız atlattı. gol için sabırsızlanan fenerbahçe. 4 üncü dakikada galibiyete yükseldi. sasu'nun frikik atışını sabri önleyemeyince, serkan, topu ağlara yolladı. daha sonra fenerbahçe ikinci sayıyı beşiktaş ise beraberliği aramaya başladı. 33. dakikada ise sakatlanan ercan'ın yerine ümran alındı. hızı devam eden fenerbahçe, 41'inci dakikada da ikinci golünü attı. yine sasu'nun kullandığı frikik atışında top bu defa üst direkten dönüp yere vurduktan sonra serkan yine kale önünde bitti ve sarı-lâcivertlilere ikinci golü kazandırdı. ilk yarı bu şekilde kapanırken, sanlı ile ümran tekmeleşince hakem bu oyuncuları oyun dışı etti ve taraflar on kişi kaldı.
maçın ikinci yarısına iyi başlıyan beşiktaş oldu. fakat siyah — beyazlılar bir türlü gole varacak hareketi yapamadılar. fenerbahçe ise 55 inci dakikada sakatlanan sasu'nun yerine zeki'yi aldıktan sonra oyunu zaman zaman yavaşlatarak 2—0’a razı bir havaya büründü. son dakikalarda ise taraflar gol kaçırma yarışına girdiler ve galibiyeti muhafaza etmeyi bilen sarı — lâcivertli ekip. ligin ilk yarısını taraftarlarına şampiyonluk ümidi dağıtarak kapatmış oldu.
romanya’dan bir yabancı geldi ülkemize. yaşı otuzu aşmış. vatanında futbolunu noktalamış. «kalsa da olur, gitse de olur» diye damgalanmış… işte bu yabancı haftalardır koskoca fenerbahçe’nin kaderini değiştiriyor. belkı de ligin kaderinı de değiştirecek… bence türk futbolu için hiç de iyi bir not değil bu… hemen söyleyeyim ki, sasu mükemmel bir vuruş tekniğine sahip. belli ki, bu iş üzerine önemle eğilmiş. çalışa çalışa ayaklarını adam akıllı eğitmiş. frikikleri ve kornerleri de böylece bir penaltı vuruşu kadar tehlikeli hale getirmiş. ölü topları olağanüstü değerlendirme kabiliyeti yanında, oyun içinde de nerelere gitmesi nerelerde bulunması gerektiğini de iyi kestiriyor doğrusu..
gelgelelim o topa vururken bizim kalecilerde de psikolojik bir ürkeklikten gelme garip bir acemileşme seziyorum ben… bir türlü nerede duracaklarını kestiremiyorlar telâşlarını vurucuya da belli edip, âdeta ona moral asılıyorlar… eminim, kafa yorup sasu'nun vuruş tekniğini çokları etüd bile etmemiş… yoksa. sasu’nun ayaklarından çok daha usta ayaklara bile bu kadar kolay gol attırmazlar dünyanın hiçbir yerinde…
kısacası. romanya’da işini bitirmiş, defterini dürmüş bir yabancı. bizim futbolumuzda flâşlar içinde işte..
doğu bloku yardım fonundan gelen sasu, fenerbahçeyi gene galip getirdı…
«sasu olmasaydı ne olurdu?»
ikinci devredeki başıbozuk fenerbahçe oturdu… kollektif bir oyun ama futbol, bir yıldız oyuncu bazen koca bir takımın hüviyetinı böyle değiştiriyor işte… geçen yıllarda şimdı sütun arkadaşlığı yaptığımız can bartu da fenerbahçe’ye böyle bir hüviyet kazandırmıştı gönül isterdi ki, can da aynı takımda bulunsun ve bu iki top bilen adamı yanyana seyredelim..
temasa zevki bu… gol kadar gözü okşayan hareketler de önemli... dün bir de sahada gözü tırmalayan olaylar seyrettik… ve geride bıraktığımız hafta içinde hakları savunulan futbolcuların. futbolcular sendikasının tertiplediği açık oturuma niçin gelmediklerini anladık…
evvelâ iş ahlâkı sonra meslek şuuru yerleşmemiş maalesef gençlerimizde.. üstelik birbirlerini de sevmıyorlar.. nedir o havada uçan tekmeler? gırtlağı sıkan eller küfürler tabanlar?
bilmedikleri, öğrenemedikleri daha doğrusu avlavamadıkları şey ekmek paraları ile oynadıklarıdır «vur ama dinle» diye bir söz vardır bunlar dinlemiyorlar, sadece vuruyorlar .
yanılmıyorsam, beşiktaşlı futbolcular, kendilerini bir fenerbahçe – beşiktaş maçına değil de, bir sasu – beşiktaş maçına hazırlamışlardı dün… sanırım, bâzı işlerde insan kendisini bir mevzuda fazla yorarsa, o işde daha çok hata yapar.. ve kafası fazla yorulan, çok düşünen insan da, artık ne yaptığını bilmez, disiplinini kaybeder. yorgun kişi oluverir.. işte benim görüşümle beşiktaş böyle idi..
evvelâ, kaleci sabri, sasu’nun her korner atışında, her frikik vuruşunda, her zamanki, sakin, şuurlu vasfını kaybediyor, korkak ve çekingen oluyordu.
sabri. sasu'nun her iki frikik atışında da topa elini değdirebilmişti. tanıdığım sakin sabri her iki gole de mani olabilirdi. sonra beşiktaş orta saha adamları sasu'nun topla veya topsuz bulunduğu tarafa kaymaktan, sahanın büyük bir kısmını nedim ve fuat'e bırakıyorlardı. daha sonra beşiktaşlı futbolcular ikili mücadeleleri. bilhassa sasu ile giriştikleri. topu almak için değil rakip vücudu devirmek için yapıyorlardı. oysa beşiktaş takımı, sakin, şuurlu olduğu, rakip oyunculara tek tek değil, tümü ile dikkat ettiği ve sahayı iyi parsellediği maçlarda genç ve oyun disiplinine uyan futbolcuları ile çok kere dün fenerbahçe karşısında olduğundan daha başarılı olmuştu… dün ise her zaman arkadaşlarını sakinleştiren, onları toparlayan kaptan sanlı bile hakem tarafından oyundan çıkarıldı.
inanmak gerekir ki futbolda artık, maça çıkarken, soyunma odalarında futbolculara – çok eskiden olduğu gibi – «öleceğiz.. yeneceğiz» gibi sözler yerine hafif ve neşeli. sakinleştirici müzikler çalınmaktadır…
fenerbahçe devrenin son maçında ezeli rakibi beşiktaş’ı 2-0 mağlûp ettı
sarı lâcivertli takım beşiktaş’a oranla daha derli toplu, daha maçı kazanmak isteyen bir havada gözüktü siyah beyazlıların ise, yedikleri iki golden sonra sinirlenmelerini, kaptanları sanlı’nın gereksiz ve kasdi bir favul sonucu hakem tarafından oyundan çıkarılışı ıle ödediler beşiktaş ilk golü çok erken vemesine rağmen ezilmedi ikinci golden sonra aşırı bir asabiyete kapılarak yukarda belirttiğimiz gibi sanlı’sız oyuna devam zorunda kaldılar. fenerbahçe gollerini yine sasu’nun çektiği nefis frikiklerle, kaleci sabri ile direk arasında olan karambolü serkan’ın tamamlaması ile kazandı.
beşiktaş’a gelince..
yediği iki golün haricinde rakibi ile başabaş çekişti ve maçı hiçbir zaman mağlûp bitirmek istemedi. beşikktaşlı futbolcular belki de bu yüzden aşırı bir sinire kapıldılar ama bu da aleyhlerine oldu. beşiktaş'da gözümüze batanlar kasdî hareketleri dışında başta vedat olmak üzere güray, sami, erkan ve faruk oldu.