ilk basımı 2004 olan islam çupi'nin "olaylar, sağbekin lahana dolmasını yemesiyle başladı" kitabından;
kralın müşterek kafesi "tembel pabuçlar..."
1961 yılında akşam'da yazıyorum.
bütün zamanların erişilmez santraforu metin oktay'ın başlıyan ligin ilk yedi haftasında tek golü yok. bu neye benziyordu, bilir misiniz? her gün yüzlerce kişinin vurulduğu bir kovboy kasabasında, filmin baş oyuncusunun şemsiye ile dolaşmasına...
bir futbol ve gol şimşeği olan metin oktay'ın vücüduna bir nuzul inmişti sanki...
en zaptedilir top ayağının altından çıkıyor, müthiş gol güveni anlaşılmaz bir korkaklığın stresinde yürüyor, kısa mesafelerdeki müthiş sürati uzun bir saha dalgınlığının duruculuğunda kesiliyor, yer ve hava dengelerinde akıl alaz bir güçle kullandığı vücudu ve kafası, her çıktığı maçta kendisini terj etmiş organlar olarak, alanın aut noktasında duruyoyordu.
tarafımdan kaleme alınmış, "tembel papuçlar" yazı dizisi, o an patlamıştı. akşam sütünlarında... ve üç gün devam etti, ancak...
başta gündüz kılıç ve abdi ipekçi olmak üzere sözü kulak arkası edilemez galatasaraylılar yine saygın bir kulüpçü olan akşam genel müdürü osman n. karaca'ya telefon ederek metin oktay'ın özel hayatı ile ilgili çok gizli dehlizleri açtığı gerekçesi ile bu yazı dizisini yayından kaldırdılar.
35 yıllık yazı hayatımda bitirilmeden biten tek tefrikamdır, "tembel papuçlar"...
büyük metin, ölümsüz metin, bu yazı dizimden hangi ibretleri kağıt yığından alıp içine soktu, benle ve kendisi ile hangi hesaplaşmaları yaptı, kendini ayağa kaldırmak için hangi kişisel ve haysiyetsel dövüşlere yeltendi bilmiyorum.
ama o yıl da dahil olmak üzere 3 kere daha gol kralı oldu.
19 eylül 1992
not: yazı 61 yılından ve ilk 7. haftadan bahsettiği için galatasaray'ın o sezonku 7. maçına yazdım...
not2: o sezon metin oktay palermo'da yer alıyor. bu nedenle yazıdaki bilgiler bu maçı isabet ediyor gibi olsa da bence yazılar 1961-62 sezonuna ait değil...
fenerbahçe galipleri, g. saray ve beykoz'u korkutuyor
beşiktaş, k. gümrük izmir'de
millî ligde bugün yeni bir heyecan devresi başlamaktadır... 6. haftaya dahil müsabakalar izmir ve istanbul'un dörder takımı arasındaki mücadeleye sahne olacaktır. maçların heyecanla beklenmesinin sebebi budur.
beşiktaş ve karagümrük, altınordu ve göztepe ile yapacakları maçlar için izmir'e gitmişlerdir. buna mukabil izmirin iki kuvvetli topluluğu karşıyaka, altay, beykoz ve galatasaraya mithatpaşa stadında rakip olacaklardır.
saat 15.15 de haftanın büyük müsabakalarından birine şahit olunacaktır. galatasaray, için bugüne kadar çok şey söylenmiştir. metinin gidişi ile takımın bütün kuvvetini kaybettiği, golcülük vasfından uzaklaştığı, dağınık oynadığı ifade edilmiştir. ne varki, galatasaray şu anda milli ligin lideridir ve mağlûbiyet görmeden sadece iki puan kaybetmiştir. karşıyakaya ise, son fenerbahçe galibiyeti ayrı bir renk kazandırmıştır. bugün için bilinen; izmir takımının bu sene daha işe yarar elemanlardan isabetli bir tertip kurduğu ve bilhassa süratiyle rakiplerini hırpalayıp, çökerttiğidir. galatasaray rakibinin bu süratini durdurmakta güçlüğe uğrarsa, karşıyakanın mithatpaşada puan toplaması kolaylaşacaktır. fakat, bunlar bir tahmindir ve galatasaray müsabakanın favorisidir.
alsancak'tan sonra mithatpaşa'da da izmirliler, istanbul'un futbol saltanatına son yerdi
karşıyaka: 2 galatasaray: 1
necmi tanyolaç
karşıyaka, galatasaray'ın işini bir devrede bitirdi...
aslında maç bütün hâdiselerin cereyan edip gittiği ilk devreden ibaretti... galatasaray'ı, rakibinin müthiş sürati ilk devrede çökertmiş, goller ilk devrede atılmış, neticeye ilk devrede varılmıştı...
sarı - kırmızılılar henüz 7. dakikada akın'ın ters bir çıkışı yüzünden beklenmedik bir sayı kaydetmelerine rağmen 15 dakika içerisinde 2-1 mağlûp duruma düşüyor ve pek tabii bunun altından kalkamıyorlardı.
galatasaray da maçı ilk devrede kaybettiğini anlamıştı sözünde mutlaka bir hakikat payı vardırç hattâ, karşıyaka müdafaaya yaslandığı ikinci devrede oyununu hemen hemen tamamen kendi yarı sahasında kabul edecek kadar ağır bir tazyike uğramıştı. ama, galatasarayı sayıya götürecek adamların hemen hiç birinde, bu ağır tazyikten faydalanacak bir hareket sorulmuyordu. galatasaray bastırıyor, bastırıyordu o kadar... bu sebeple maçı ilk devrede kaybeden sarı - kırmızılı takım ikinci devrede beklerine kadar bütün oyuncularını rakip yarı sahaya sürecek, çok mühim fırsatlar yakalayacak, fakat futbol oynayamadığı için, ilk devrede kaybettiğinin yarısını olsun kurtaramayacaktı.
müsabakanın mithatpaşada yapıldığı düşünülürse, gatatasarayın kaybı cidden büyüktü... ayrıca millî lig liderinin nâmağlûp ünvanı da ortadan silinmiş oluyordu ki...
karşıyakanın galibiyeti için «parlak bir başarı idi.» demek icabedecekti. gerçekten de izmirin kırmızı yeşillileri iki hafta evvel alsancakta fenerbahçeye karşı elde edilen eticenin bir tesadüf olmadığını göstermişlerdi... sahaya heyecanlı çıkmışlar, yavaş yavaş oyuna alışmışlar ve bilhassa ilk yarıdaki süratleriyle galatasarayı işlemez hale getirmişlerdi.
altay dan sonra ksk...
oyun güzel bir hava altında başladı. altayın beykoza son dakikada attığı golle heyecanı tribünlerde devam ederken yeni bir heyecanın başladığını söyleyebilirdik. tam bir büyük maç havası vardı stadta...
galatasaray, telaşlı karşıyakaya yükleniverdi. bu ilk hızdı. fazla bir tahribat yapmadı. karşıyaka sahaya alışıyordu ve argun -bulut - ogün üçlüsüyle ilk yoklamaya çıkıyordu.
oyunun başında gördüğümüz şuydu; izmirliler süratli hareketlerle galatasaray defansını aşmakta güçlük çekmiyorlar... sağdan argun, soldan mustafa, ortadan ogünün her gidişinde sarı - kırmızılı takım taşkınlığa uğruyor. ama, oyundaki bu görünüme rağmen, karşıyaka ilk golü yiyecektir. dk. 7 niyazi soldan bir frikik çekiyor. akın ters çıkışla bloke etmek istediği topun kendi kalesine girmesine yardım ediyor ve bahri ile selçukun şarjı sadece bir vazifeden ibaret kalıyordu.
ne var ki gol karşıyakayı yıldırmamıştı. yine ayni sürat... topun boş sahada çalışan bulutun üç seri adama - argun, ogün ve mustafaya - bir kaçırılışı vardı ki, büyüklerde büyük takımlarda, bu cinsten bir ustalık bulmak zor... nitekim.
oyun 1-1 oluyor
14. dakikada argunun sağ açıktan kaçarak yaptığı ortada top geri geri giden turgayın üzerinden üst direğe vurdu. geriden fırlayan sol açık mustafa topa kafayı oturtuverdi tabii. turgay klâsında bir kalecinin böyle bir pozisyonu öldürüvermemesine hayret eden edene... neyse karşıyaka beraberliği böyle temin etti.
maç zevkleniyor. galatasaray iyi değil. bir candemir var ortada görünen diğerleri, ergun, ahmet'ler, uğur ve forvetler? yok, yok..
karşıyaka asılıyor.. bir takımın maçın başında, hele bir yabancı sahada maça bu derece hırsla asılışında, mutlaka futbol var... ve karşıyaka 31. dakikada oyuna asılışının karşılığını alıyordu ergunun ceza sahası üzerinde topu elle kesmesi bir ceza atışına sebep oluyordu. bunu karşıyakanın 38 yaşındaki santrahafı atacaktı. galatasaray kalesinin önünde sımsıkı bir baraj kuruldu. sabahattin, iğne deliği kadar bir yerden topu turgayın soluna bırakıverdi. nasıl gördü o deliği? turgay atlıyor ama, bu zekice vuruşu önleyemiyordu. işte maç bu sayı ile sona erecekti.
ikinci devrede galatasaray sadece takım içindeki değişikliklerle oyalandı. yoksa, oyununda bir fark yoktu. ahmet berman ileri alınmış. niyazi geri verilmiş, bir aralık bahri ile uğur da yer değiştirmişlerdi. ama, karşıyaka ilk devredeki canlı ve süratli takım olmamasına rağmen, galatasarayın baskısına göz kırpıp geçecekti.