hâdiseli maç hakkında hakemin raporunda lefter, şeref ve hilmi aleyhinde bir kayıt yok
hakem muzaffer sarvan'ın hâdiseli fenerbahçe - gençlerbirliği maçından sonra tanzim ettiği rapor, futbol federasyonunca açıklanmıştır.
fenerbahçeli futbolculara kasti cezalar verildiğini iddia ederek federasyon ve merkez hakem komitesinin tutumunu protesto maksadiyle hakemliği bırakan sarvan'ın 8 maddelik uzun ve izahlı raporunda fenerbahçe - gençlerbir1iği maçının 81. dakikasında vukubulan hâdise sebebiyle antrenör szekelly'nin, idareci faruk ılgaz'ın ve futbolculardan naci, kadri ve yüksel’in tecziyesini talep etmiştir.
sarvan, oyunun elektrikli bir hava altında başladığını, tribünlerdeki aşırı tezahüratın zamanla futbolcuların da asabına tesir ettiğini raporunda kaydetmiş ve fenerbahçenin golünü iptal ettikten sonra sahaya bir anda foto muhabirleriyle fenerbahçe antrenör ve idarecilerinin dolduğunu kaydetmiştir.
raporda; kadri ve yüksel'in fenerbahçe kaptanı naci'nin teşvikiyle kendisini ittiğini tesbit ettiğini belirten müstafi hakem, merkez ceza heyetince birer ay müddetle müsabakalardan menedilen lefter, hilmi ve şeref hakkında tecziyelerini gerektirecek bir şikâyette bulunmamış ve bu üç futbolcunun isimlerinden hiç bahsetmemiştir.
futbol federasyonu başkanı muhterem ozyurt, fenerbahçeli futbolculara verilen cezalar hakkında ve muzaffer sarvanın federasyonu itham eden beyanı karşısında ne düşünüyorsunuz şeklinde sorulan bir suali «gazeteleri okumadım. şimdiden konuşmak doğru olmayacaktır.» cümlesiyle cevaplandırmıştır.
merkez hakem komitesi 20 ve 21 nisan 1961 tarihlerinde şehrimizde toplanacaktır. bu toplantı hakem muzaffer sarvan’ın futbol federasyonu ile merkez hakem komitesini itham eden basın toplantısı ve muzaffer sarvan’ın merkez ceza keyetine verilmesi görüşülecektir.
muzaffer sarvan aleyhine alınmış olan moral dinlenmesi kararı kendisine tebliğ edilinceye kadar susmuştu. ancak merkez hakem komitesince alınınış olan bu karar kendisine tebliğ edildikten sonra bir takım polemiklere girmeyi uygun buldu. yaptığı açıklamalarda ise raporunda sadece naci'den bahsettiğini söyliyerek hilâfı hakikat beyanatlar verdi. hakikat halde tanzim ettiği raporunda naci. kadri, yüksel. szekelly ve faruk ılgaz'dan da bahsedilmektedir. bu teşkilât olarak sadece hakem raporuna göre değil. o gün maçta bulunan müşahitler. üç federasyon üyesi ve merkez hakem komitesi üyelerinin raporlarını da gözönünde tutarak bu neticeye vardık.
bu sırada bir gazeteci araya girerek muzaffer sarvan'ın izmir'den adana bölge müdürüne vâki telefonunu mevzubahis etti. belirtildiğine göre muzaffer sarvan. adana bölge müdürlüğüne izmirden telefon ederek «umum müdüre söyleyiniz. beni merkez ceza heyetine sevkedip cezalandıracak ve lisansımı iptal ettirecekmiş. böyle bir şey yaptığı takdirde bundan en fazla kendisi zararlı çıkacaktır» demiş. bu hususta bekir silâhçılar söyle konuşmuştur: «benim hiç bir renge ve kulübe karşı zaafım yoktur. oturduğum mevkie herhangi bir menfaatle bağlı değilim. emekli maaşıma ilâveten veri len 190 lira ve aşk ile bu vazifeyi ifa ediyorum. ben bu şekilde çalışırken sarvan’ın kendisi için zararlı olur. sözüne de kıymet vermiyorum. bu hakem. mevcut mevzuata göre elbette tecziye edilecektir.»
f. bahçe’li futbolcuların itirazı, merkez istişare heyetine gönderildi
ankara, hususı
fenerbahçeli futbolcuların gençlerbirliği maçından sonra kendilerine verilen cezalara yaptıkları itiraz ve dosyalarının tetkikine dair talepleri dün umum müdür bekir silâhçılar tarafından merkez istişare heyetine sevkedilmiştir.
merkez istişare heyeti yarın yapacağı toplantıda durumu gözden geçirecektir.
fenerbahçe kulübü beykoz kulübüyle olan bütün münasebetlerini kesmiştir. buna sebep beykoz kulübü reisi ziya sönmez’in fenerbahçenin cezalı futbolcu ve idarecileri hakkında beyanat vermesi, fenerbahçelileri her zaman hâdise çıkartmakla itham etmesidir.
sarı-lâcivertliler. kulüp reisi beyanatını tavzih etmediği takdirde. beykoz ile hususi maç yapmıyacaklardır
not: haber bu maçla alakalı olduğu için buraya yazdım.
merkez istişare heyeti yapılan itirazları mesnetsiz buldu. ceza talimatnâmesinde bazı değişiklik yapıldı
ankara, hususî
merkez istişare heyeti dün şehrimizde yaptığı toplantıda f. bahçe’li futbolculara, gençlerbirliği maçından sonra verilen cezaları tasdik etmiştir.
heyet, futbolcuların, dosyalarının tetkikine dair talep ve itirazlarını reddetmiş ve ortada kararın tashihini icap ettirecek bir durum olmadığı kararına varmıştır.
istişâre heyeti saha sonra yeni profesyonellik tasarısını üzerinde müzakerelerde bulunmuştur.
ceza talimatnâmesinin 8. maddesinin 3. fıkrası tâdil edilmiştir. buna göre eskiden 6 aydan başlayıp, 3 seneye kadar olan muvakkat hak mahrumiyeti cezası 3 aydan başlamakta ve 3 yıla kadar yükseltilmektedir.
bu meyanda alâkalı maddeye şu ilâve yapılmışt,r: «ancak, beynelmilel teşekküllerce tertiplenmiş olan milli müsabakalara katılması gereken sporcuların 6 ayı geçmeyen müsabakadan men cezalarının infazı başlamamış ise beden terbiyesi umum müdürünün teklifi ve başbakanın tasvibi ile bu müsabaka sonuna tehir edilebilir.»
hâdiseli fenerbahçe – gençlerbirliği maçını müteakip verdiği beyanatarla teşkilâtı itham eden muzaffer arvan, dün bir dilekçe ile birlikte nilli futbol hakemi lisansını fedeasyona göndermiştir. sarvan’ın diekçesi ve lisansı kendisi hakkında azırlanmakta olan dosya meyanına lınmıştır.
mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
fenerbahçe kulübü'nün başı darbecilerle dertte!
1960 askerî müdahelesiyle birlikte dp iktidarına son verilmiş ve türkiye'de yeni bir dönem başlamışa. bu yeni (ara) dönemde, tüm kurum ve kuruluşların yönetimine ya da kilit noktalarına askerler getiriyorlardı - hem de üniformalarıyla. futbol federasyonu'nun istifa etmeye zorlanan kurul üyelerinin yerine de asker üyeler getirilmişti. faik gökay görevinden ayrılmak zorunda bırakılmış ve yeni futbol federasyonu kurmay albay muhterem özyurt'un başkanlığında kurulmuştu.
en dikkat çekici gelişme ise hiç şüphesiz fenerbahçe ile darbeciler arasında yaşananlar olacaktı. fenerbahçe'nin on yıl boyunca neredeyse sürekli olarak dp'li başkanlar tarafından yönetilmesi gerilimin ana kaynağıydı. hele müdahalenin adım adım yaklaşmakta olduğu günlerde fenerbahçelilerin kulüp başkanlığına medeni berk'i getirmeleri ve bu yolla stat sorununu çözmeye çalışmaları, askerler tarafından bir kenara not edilmişti.
gerilimin su yüzüne çıkması ve bir hesaplaşmaya dönüş mesiyse 5 mart 1961 günü oynanan gençlerbirliği-fenerbahçe maçıyla olacaktı. bu maç öncesi verilen demeçlerle yükselmeye başlayan tansiyon, özellikle gençlerbirliği başkanı orhan şeref apak'ın "yenilirsek yakama bir ay fenerbahçe rozeti takarım" sözleriyle zirveye ulaşmıştı. bu ortamda başlayan maç, o günlerde galatasaray ile kıyasıya bir şampiyonluk mücadelesi vermekte olan fenerbahçe için hayati bir önem taşıyordu. fenerbahçe'nin maçı, tribünlerde yerini alan milli birlik komitesi'nin subayları için de ayrı bir önem taşmaktaydı. gençlerbirliği'nin 3-2 galibiyeti ile devam eden maçta, fenerbahçe'nin 83. dakikada attığı ve hakem tarafından sayılmayan gol, olayların fitilini ateşlemişti.
fenerbahçelilerin sayılmayan gole itiraz etmeleri üzerine, bir deniz yarbayının sahaya girip bazı fenerbahçeli futbolcuların yakasına yapışması ve görevli erlere "alın götürün şu edepsizleri..." diye talimat vermesi ortamın iyice gerilmesine neden olacaktı. bu olayların ardından 86. dakikada fenerbahçe beraberlik golünü attığında yan hakemin yine bayrak kaldırarak golün iptalini istemesi ve bunu protesto eden bazı seyircilerin sahaya fırlattıkları yabancı maddelerin görevli erleri hafifçe de olsa yaralaması, ortalığın karışmasına yetip de artacaktı. 3-3 biten maçın sonrasında dönemin merkez hakem kurulu başkanı sulhi garan'ın bizzat sıkıyönetim komutanı cemal turala gidip şikâyette bulunması ve fenerbahçe maçlarında can güvenliklerinin olmadığından hareketle bu takımın maçlarını yönetmeyeceklerini söylemesi gerginliği tırmandırmış ve fenerbahçeliler ile kozlarım paylaşmak isteyen kimi darbeci subayların da el atmalarıyla bambaşka bir boyuta taşımıştı.
bu şikâyet üzerine general cemal tural, kurmay albay emin alptekin'e talimat vermiş ve fenerbahçeli yöneticiler rüştü dağlaroğlu, fikret ancan ve faruk ilgaz gözaltına alınmışlardı. yöneticilerle son derece sert bir üslupla konuşan albay alptekin, muhtemelen fenerbahçelilerin geçmiş dönemde demokrat parti ile yakın ilişkileri nedeniyle eleştirinin dozunu daha da artırmış ve onları çok ağır ifadelerle itham etmekten geri durmamışa. albay alptekin, "kamuoyunda zaten sevilmeyen fenerbahçe kulübü, bu yasaklara sebep olunca, çok daha ağır bir nefret ve sorumluluğun baskısı alanda ezilecek ve uygulayacağımız ceza yöntemleriyle mutlaka yıkılacaktır. komutanlık bu konuda kesin kararlıdır. bunu böyle bilin," diyebilmişti.
fenerbahçeli yöneticiler, bu suçlamalara karşılık verirken, iddialara cevap vermek ve karşı savlar koymak yerine ağırlık noktasını tarihe vermeyi tercih etmişlerdi. savunmada, fenerbahçe'nin milli mücadele yıllarında yaptıkları dile getirilmiş, kazanılan general harrington kupası hatırlatılmış ve rüştü dağlaroğlu'nun ifadesiyle, "fenerbahçe kulübünün başta atatürk olmak üzere türk ulusunun sevgisini kazanmış mert ve milliyetçi bir halk kulübü olduğu" belirtilerek, durumun bir an önce düzeltilmesi istenmişti. bu açıklama sonrasında ortam yumuşamış ve mesele tatlıya bağlanarak kapanmıştı. ancak yine de bazı fenerbahçeli yöneticiler ile futbolcular hak mahrumiyeti cezası almaktan kurtulamamışlardı. herhangi bir futbolcunun oyundan atılmamış olması ve herhangi bir yönetici hakkında rapor tutulmamış olması dolayısıyla verilen cezalar tepkilere neden olmuş, ancak durum değişmemişti. bu yaşananlar futbol ile siyaset ilişkisinde yeni bir evre nin de ilk habercisiydi. siyasetin, kimi zaman doğrudan, kimi zaman da dolaylı yollarla etkide bulunduğu futbol ile ilişkisinde, askerî darbelerle birlikte müdahale anlayışında da farklı bir aşamaya geçilmiş oluyordu. o güne değin müdahalelerin amacı, daha çok futbolun kitleler üzerindeki etkilerinden yararlanma ya da futbolun olumsuz kabul edilen etkilerine karşı mücadele etme yönündeydi. 1960 darbesiyle ilk kez futbol dünyasının tümüyle dönemin siyasal anlayışına paralel hareket eder hale getirilmesi amaçlanmıştı. devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla yeniden yapılandırılmasının amaçlandığı bu süreçte, futbolun ve futbol kulüplerinin de bu anlayışa uyması bekleniyordu. buna uymayanların veya geçmişin olumsuz olarak nitelenen siyaset anlayışına yakın duranların başına neler gelebileceği ise fenerbahçe örneğiyle, adeta ibret-i alem için tüm kamuoyuna göstermişlerdi. ya da gösterilmeye çalışılmıştı.
lakin, darbecilerin tüm çabalarına ve zorlamalarına rağmen, değişen ve dönüşen türk toplumu gibi, türk futbol dünyası da altmışlı yıllardan itibaren yeni bir aşamaya geçmişti. futbol kulüpleri, geçmiş yıllara nazaran çok daha büyük bir kitle desteğine sahiptiler. örneğin fenerbahçe üzerinde kurulmaya çalışılan baskı sonuç vermemiş, üstüne üstlük takım o sezon şampiyon olmuştu. fenerbahçe, dolaylı yoldan da olsa üzerinde baskı kurmak isteyenlere adeta meydan okuyordu. sonraki yıllardaki darbe dönemlerinde, futbol kulüplerinin meler üzerindeki bu gücü göz ardı edilmeyecek ve onlarla ilişkiler bu anlayış doğrultusunda yürütülecekti.
rüzgarın oğlu zeynel erdem ceydilek kasım 2013 erdemceydilek.wordpress.com
kırmızı-siyah formayla kesintisiz 13 yıl!
1939 yılında inegöl’de doğan zeynel soyuer, 19 yaşındayken transfer görüşmesi için randevulaştığı ankaragüçlü yöneticilerin icabet etmemesi üzerine, aynı gün gençlerbirliği ile anlaşır. 1958-1971 yılları arasında kesintisiz 13 yıl kırmızı-siyahlı formayı giyer. rüzgarın oğlu zeynel, gençlerbirliği’nin ligi 3. bitirdiği 1965-1966 sezonunda köylü selçuk, tezcan, baba tevfik, paçoz oktay gibi isimlerle birlikte de kadrodadır, ligi altınordu’nun üzerinde sondan ikinci bitirip küme düştüğümüz 1969-1970 sezonunda da!
“haydi rüzgarın oğlu!”
1960′lı yılların başında ankara’da oynanan ve 3-0 gençlerbirliği’nin kazandığı özel bir maçta, beşiktaş filelerini havalandıran üç golü de zeynel soyuer atar. maraton tribününde yerini alan bir gençlerbirliği taraftarı hızını alamaz ve bağırıverir: “haydi rüzgarın oğlu!” 1960 roma olimpiyat oyunları’nda 100 metre yarışını kazanan ve 1928′ten beri bunu yapmayı başaran ilk abd’li olmayan atlet olan ünlü alman 100 metre sprinteri armin harry’nin lakabından esinlenmiş olması kuvvetle muhtemeldir bu taraftarın. gazetelerdeki maç raporlarında, “rüzgarın oğlu zeynel rakip kale sahasına fırtına gibi girdi” cümlelerinin sıkça yazıldığı zamanlardır.
zeynel soyuer, sadece turgut özal’ın bile yıllar sonra “sizde bir rüzgarın oğlu vardı” diyerek hatırlayacağı bir gençlerbirliği futbolcusu değildir. aynı zamanda, “yahu bana hangi takımı tuttuğum sorulmaz” diyecek kadar da gençlerbirliklidir. gençlerbirliği’nin camia olarak yıllardır sahip olduğu efendi ve centilmen takım hüviyeti, bu formayı ıslattığı 13 yıl boyunca rüzgarın oğlu zeynel’de vücut bulur.
futbolu bırakmaya yakın, 1970′li yılların başında antrenör kurslarına katılmaya başlar. 1973′te teknik direktörlük kariyerine sitespor ile başlar, ardından 2 yıl genç milli takım hocalığını üstlenir. kariyeri boyunca, diyarbakırspor, gaziantepspor ve samsunspor’u birinci lige çıkarma başarısı gösterir. futbol dünyasının değişen ve kirlenen yapısı, ancak 1998 yılına kadar sahalarda hocalık yapmasına müsaade eder, ardından da bu yeni yapı “bize uymuyor” diyerek veda eder çok sevdiği yeşil sahalara. elbette bir de cavcav ile halen sürmekte olan küslüğü vardır, ki o konuya şimdi girmeyelim.
efsanenin efsaneye tanıklığı!
ali coşar isimli bir internet blog yazarı, fenerbahçe ile istanbul’da oynanan ve 3-3 biten, tarihe de gençlerbirliği başkanı orhan şeref apak ve fenerbahçe başkanı fikret arıcan arasındaki iddiadan ötürü “rozet maçı” olarak geçen maçta rüzgarın oğlu zeynel’in kornerden attığı golü çok farklı ve ilginç bir anekdotla anlatıyor bizlere. daha doğrusu 1961 yılının “mithatpaşa stadının saygılı ve cevval top toplayıcısı” apo lakaplı 15 yaşındaki bir çocuğun gözünden aktarıyor:
“o yıllardan unutamadığı tarih, 5 mart 1961′dir: gönül verdiği takım mithatpaşa stadı’nda gençlerbirliği’ni ağırlamaktadır. apo, fenerbahçeli oyuncuları yakından görmekten heyecanlı, şevkle çalışmaktadır. maç istediği gibi gitmez. gençlerbirliği’nin golcüsü, rüzgarın oğlu zeynel soyuer sahadadır. gençler-fener karşılıklı gollerle maça devam eder. apo top vericidir. futbol aşkını temellendiren isimlerden rüzgarın oğlu, onun tarafında oynamaktadır. maçın 35. dakikasında, köşe gönderinde topun başında zeynel vardır. apo zeynel’e bakar, zeynel topa ve saha içine, top doğrudan kaleye gider ve gol olur. 3-3 biten maç sonunda üzülür, ama bir futbol efsanesinin golüne tanıklığını hayat boyu saklar hafızasının zulasında…”
bu anıların sahibi olan o 15 yaşındaki küçük çocuk, 1968 yılında moğollar grubuna dahil olan ve ardından gelen yıllar boyunca da sayısız film müziğine imza atan “ak saçlı derviş” cahit berkay’dır. efsanenin efsaneye tanıklığı böyle bir şey olsa gerek!
——————— not: bu yazıda, tanıl bora’nın “ankara rüzgarı: gençlerbirliği tarihi” kitabı, atilla türker’in ocak 2007′de hürriyet ankara eki’nde yayınlanan zeynel soyuer röportajı ve goo.gl/zkhgu adresinde ali coşar’ın yazdığı “sokaktan hikayeler 2: apo topu at! tut zeynel tut!” başlıklı yazı kaynak olarak kullanılmıştır.
f.bahçe bu sezon 17. haftada beşiktaş’la oynadığı maçta 71. dakikada beşiktaşlı küçük ahmet’in ayağından yediği golden sonra oynadığı 9 maçtan gol yemeden ayrılmıştır.
ta ki g.birliği ile oynanan bu maça kadar… maçın daha 3. dakikasında golü filelerinde gören f.bahçe böylece “gol yememe” rekorunu 832 dakika koruyabilmiştir.
not: kaynak olarak milliyet gazetesi verileri göz önüne alınmıştır.
"gençlerbirliği'ne ilk gittiğimde o kadar zayıftım ki beni antrenmanlara çıkarmazlardı. sezon hazırlık antrenmanlarına çıkmıştım. ondan sonra haftada bir antrenmana çıkar, sonra maçta oynardım. o kadar zayıftım. gençlerbirliği milli ligden önceki son ankara ligini dördüncü olarak bitirdi ve böylece milli lige katılmaya hak kazandık. milli lige girdiğimiz zaman kaleci selçuk geldi. bizim adana'dan cumali sağ bekti, ihsan vardı stoper, sol bek aykut. rahmetli tugay haf oynardı, futbolu çabuk bıraktı ve diplomat oldu. tevfik, burhan çok iyi orta saha oynardı. zeynel, naci, burhan, orhan, faik, selçuk, baba tevfik. biz bu isimlerle dokuz sene beraber oynadık. bunlar hiç değişmedi. abdullah gelince ben santrfordan sol içe geçtim. o askeri okul öğrencisiydi. hapis yatırdık öyle aldık onu. en çok yüksel doğanay ile çalıştık gençlerbirliği'nde. zaten futbolcuydu, bir-iki sene beraber oynadık. sonra bıraktı, o zaman kurs murs yoktu, hemen antrenör oldu. sonra sekiz sene devam etti. tank gibi bir oyuncuydu, o yüzden taşkafa yüksel derlerdi. çok iyi bir insandı rahmetli."
gençlerbirliği yıllarını konuşurken orhan yüksel'e istanbul'da fenerbahçe'yle oynadıkları ve kendisinin de bir gol attığı meşhur "rozet maçını" soruyoruz. 5 mart 1961'de oynanan maçın bu isimle anılmasının sebebi, rivayete göre maçtan birkaç gün önce gençlerbirliği başkanı orhan şeref apak'ın, 'yenilirsek yakama bir ay boyunca fenerbahçe rozeti takacağım,' demesiydi. çeşitli demeçlerle gerilen ortamda fenerbahçe'nin bir golünün sayılmaması sonucu saha karışmış, 27 mayıs askeri rejiminin hüküm sürdüğü o günlerde sahaya subaylar girmişti. orhan yüksel 3-3 biten bu maçla ilgili şunları söylüyor: "rozet maçında sahanın etrafı bile insan doluydu, sahanın içine insan alınır mı? pistte oturuyorlardı. bir de yine fener macaristan'da csepel'i yenmişti bir çarşamba günü, pazar günü bize geldiler. 19 mayıs stadının pisti doluydu o gün. demek ki futbola alaka varmış o zamanlarda. istanbul'daki o rozet maçının o kadar kalabalık olmasının sebebi orhan şeref beydi. hariciyeci, müthiş bir adamdı. o senelerde kazanan takım deplasmanda olsa bile hasılatın yüzde 60'ını alıyordu. beraberlikte yarı yarıya paylaşılıyordu. orhan şeref hasılat olsun diye kızdırdı işi. çok seyirci gelsin diye bir laf atayım ortaya dedi. hakikaten tıklım tıklımdı o gün stat. bizim kulüp hayatının hasılatını yaptı."
5.03.1961 - 56 sene önce bugün, milli lig (süper lig) maçında, mithatpaşa (inönü) stadı'nda fenerbahçe ile gençlerbirliği 3-3 berabere kaldı. 24.922 kişinin izlediği ve muzaffer sarvan'ın yönettiği karşılaşmada fenerbahçe, şükrü ersoy - atilla altaş, ismail kurt - şeref has, osman göktan, kadri aytaç - "mikro" mustafa güven, lefter küçükandonyadis, naci erdem, yüksel gündüz, hilmi kiremitçi; gençlerbirliği ise, doğan acar - cumali doğru, aykut oğuz - oral keçelioğlu, ihsan temen, tugay özçeri - ilhan geliş, tevfik kutlay, orhan yüksel, zeynel soyuer, oktay arıca kadrolarıyla mücadele ettiler. gençlerbirliği henüz 3.dakikada zeynel soyuer'in golüyle 1-0 öne geçti. 16.dakikada naci erdem eşitliği sağladı. 22.dakikada "mikro" mustafa güven sarı-lacivertlileri öne geçirdi. ancak 36.dakikada zeynel soyuer, 37.dakikada da orhan yüksel konuk takım adına iki gol daha attı ve ilk yarıyı gençlerbirliği 3-2 önde kapadı. fenerbahçe'nin tek kale oynadığı ikinci yarıda son bölüme kadar skorda değişiklik olmadı. ancak 83.dakikada ortalık bir anda karıştı. 83.dakikada yüksel gündüz topu gençlerbirliği filelerine gönderdi. orta hakem muzaffer sarvan, yüksel'in ayağından çıkan top gençlerbirliği filelerini bulduğu an gol kararını verdi ve orta sahaya yönlendi. ancak bu hareketten önce yan hakem orhan gönül bayrağını kaldırmış ve şeref has'ın ofsayt pozisyonunda olduğunu işaret etti.
bunun üzerine muzaffer sarvan golü iptal edince ortalık bir anda karıştı. önce kaptan naci erdem, ardından sarı-lacivertli futbolcular toplu halde hakemin etrafını sardılar ve golü sayması yönünde baskı yapmaya başladılar. ancak uzun tartışmalara rağmen muzaffer sarvan kararını değiştirmedi. bu durum tribünlerde de şiddetli protestolara yol açtı.
bu arada futbolcuları sakinleştirmek amacıyla sahaya giren fenerbahçe genel kaptanı fikret kırcan daha sonra kendisi hakeme itiraza başladı. bütün bunlar hakemin kararını değiştirmeyince çaresiz oyuna yeniden başlandı. 2 dakika sonra sarı-lacivertliler şeref has'ın golüyle eşitliği sağlamasına rağmen hakem aleyhine protestolar oyunun sonuna kadar artarak devam etti. askeri güçler ve polisler olayları yatıştırmakta zorlanırken, tribünlerden atılan bir şişe, bir jandarma erinin yüzüne isabet ederek hafif yaralanmasına sebep oldu.
3-3 biten karşılaşmanın ardından naci erdem 3, kadri aytaç ve yüksel gündüz 2, şeref has, hilmi kiremitçi, lefter küçükandonyadis 1’er, faruk ılgaz ve antrenör szekelly’de 6’şar ay hak mahrumiyeti cezası aldılar. buna rağmen fenerbahçe, sezon sonunda milli lig'i 61 puanla, 60 puanlı galatasaray'ın önünde şampiyon olarak tamamladılar.