«dur... ve sakın konuşma!» bu, bir aşk şairinin kaleminden çıkmış kısacık bir mısradır. ama biz bu cümleyi burada bir mısra olarak değil bir çekiç, bir balyoz, bir tokmak olarak kullanıyoruz.
dur ve sakın konuşma!... ne savunma için ne açıklama için, ne de özür beyanı için söyleyecek sözün yoktur!...
dur ve sakın konuşma!.. dev iki futbol takımının resmî bir maçta ortaya koydukları bu futbol için, bu takımlar adına konuşacak hiç kimsenin söz hakkı yoktur. susacaksınız ve konuşmıyacaksımz…
ama bir konuşuruz. para veren seyirci, umut bağlayan sporsever, gönül vermiş taraftar… bizler konuşuruz.
önce sorarız size bu takımları hazırlayan, sahaya çıkartan, taktik veren, teknik sorumluluk taşıyan kişilere ve sahada futbol oynamak yerine anlamadığımız birşeyler yapan futbolculara söyleyecek sözlerimiz vardır.
ne yapmak istiyordunuz? bir futbol takımı sahaya, hem de puanlı bir şampiyonluk maçına için değil de kazanmamak için oynar gibi bir haliniz vardı?
bugünkü dünyada küçücük yaştaki çocukların bile oynadığı futbolda «top neredeyse orada onbeş adam» taktiği ve düşüncesi var mıdır? geriye çekilmemiş, kapalı bir defans kabuğu içine saklanmamış bir eskişehirspor karşısında galatasaray geri dörtlüsünün kendi aralarında bitmez tükenmez top alış verişleri nedendi? galatasaray'daki orta saha adamlarının bir tek topu düzeltmeden, bir tek topu yerine göndermeden ortalıkta «yok» olmaları nasıl başarıldı? koskoca galatasaray takımında bir dalış, sonuca giden bir ara pası, .yi oturmuş bir şut, boşa kaydırılmış ve arkadaşını pozisyona sokan bir derin pas gösterememiş bir forvet kuruluşu olur mu?
ve «ben sahaya beraberlik için çıktım» diyen bir eskişehir takımının rakibini böylesine bomboş bulduğu halde «beraberlikten fazlasını istemem» diye direnmesi ne demektir?
ve en basit, en önemsiz pozisyonlarda bile ya ters, ya tereddütlü, ya da anlamsız kararlar veren bir hakem bu işe devam etmekte bir sakınca görmez mi? hırslı, iddialı, ciddi tutulmuş bir maçta bu hakemin futbolcuları ve seyircileri zıvanadan çıkartması sürpriz mi olur?
ilk cim bom bom sesini 30 uncu, ilk es es narasını 35'inci dakikada duyduk. oyunun ilk şutu —rüzgârda uçan bir kuru vaprak sertliğindeki şut— 28'inci dakikada galatasaraylı ahmetten çıktı iki kalecinin bilânçosunda tek bir kurtarış yok…
maçtan, iyi futboldan vazgeçti, sadece heyecan veren dakikalar için kaydedilecek birkaç not ancak ikinci devrenin 20'nci dakikasıyla 30'uncu dakikası arasına sıkışmış...
fethi ile nihat'ın ötedenberi her defansı dağıtmasını bilmiş, akıllı ve çabuk ver-kaç’larını maçın bitmesine 20 dakika kala birkaç defa seyretmişiz…
başarılı stopper muzaffer, sağlam defans adamı ekrem, büyük ümit ahmet, eskimiş şaraplar gibi değeri artıyor diye gururlandığımız uğur. sürpriz adam metin, yarım milyona yakın piyasa değeri olan doğan. köln maçının büyük yıldızı kâmuran, bir çok maçlara imzalarını atmış, damgalarını basmış burhanlar, vahaplar… ve bütün ötekileri!...