f.bahçe devreyi 1-0 galip bitirdi. golleri ergun, vahdet attı…
yoook arkadaş, sahadan çıkan hakemin kafasına minder atmağa hakkın yok! senin kadar, futboldan anlayan herkes sinirlendi, üzüldü. ama onlar protestolarını, altlarındaki minderi fırlatarak göstermediler. çünkü buna lüzum yoktu. sen minder atmadan da, sedat ozselçuk, maçı ne kadar kötü idare ettiğinin farkında olmalıydı. akşam da düşünüp üzülecekti elbet…
bir hakem bir maçın idaresini böylesine elinden kaçırırsa... futbolcular da ayaklarını rakiplerine karşı kullanıp meşin topu elleriyle götürmeyi tercih ederlerdi. ve dün böyle oldu. sen de altındaki minderi atarak. hakemin zayıf idaresini protesto ettiğini sanıyorsun, değil mi? yanılıyorsun azizim, yanılıyorsun!.. hakemin öyle hatâları vardı ki dün... yalnız sen değil. tribünleri dolduran on altı bin yirmi üç kişi ve yalnız kendi evlerindeki değil. konudaki komşudaki bütün minder. yatak. yastık. halı. kilim ne varsa getirip hepsini atsalardı... gene de protestoya yetmezdi. fakat sporda tenkidin yolu, kafaya birşey atmak değildi. dakika dakika, hatâları sıralamak, tenkid ettiği şahsı aydınlatmak gerekirdi...
işte dünkü maçın notlarından...
15. dakika: hilmi inerken iki vefalı topu kornere attı. hakemin işareti: avt!.. bir dakika sonra: ozer topu eliyle aldı, gidiyor. avantaj mı? sadece ozerin avantajı bu!.. ondan da bir dakika sonra: atillâ. ozeri tam deyimiyle biçti. nerede favl düdüğü? ilerleyelim biraz ve yüksel'in topla ilerlediği 37. dakikaya gelelim: iki vefalının arasında yeri boyladı yüksel... yoooo. ben «penaltı» demiyorum. çünkü «penaltı» dedikleri, son dakikada nejat'ın topu ceza sahası içinde elle çıkarışıydı da... ama. diyeceksiniz. bir nejat mı yaptı bunu? ikinci devrenin 28. dakikasında şeref. vefa kalesine atmak istediği topu, eliyle değil de. hattâ yumruğuyla itmedi mi? ya üç dakika sonra. kadri'nin eliyle alıp götürdüğü ve lefter'in avuta yolladığı top? avuta değil de. filelere gitmiş olsa!.. hepsi bir yana. kale ağzından dokunarak attığı kolay gole kadar. sahaya sadece rakip kovalamak ve favl yapmak için çıktığı sanılan bir vahdet, normal bir maç idaresinde. hakemden kaç ihtar alırdı? ya da kaçıncı favlünde saha dışı kalırdı?
yaaa. minder atan seyirci. gördün mü? tenkid böyle gerek. sahaya minder fırlatarak değil... ve küfürle de olmaz!..
ve siz dünkü maçı görmeyen aziz sporseverler... sakın sözün büyük kısmını «hakem» e ayırışımıza bakıp da, fenerbahçenin bir «hakem oyunu» na kurban gittiğini sanmayın!.. fenerbahçe dün sadece kendi oyununa. daha doğrusu hiçbir şey oynamayışına kurban oldu, o kadar... hani sahadan mağlûp çıkması bile. o gayreti —yahut gayretsizliği ile— pekâlâ «normal» sayılırdı.
vefa ise. şampiyonluk iddiası taşıyan bir takımdan puan koparmakla başarılıydı. fakat bazı elemanlarının, ısrarlı ve devamlı sert, haşin hareketleri ya da vakit geçirme sakatlıklarına başvurmaları, hoş oluyor muydu? onun yerine bastırmağa devam etse yahut mükemmel kontrataklarını geliştirse. galip bile çıkamaz mıydı sahadan?
fenerbahçe, kötü oynamasına rağmen, gene de birçok fırsat yakalamıştı. ancak öylesine kaçırdı ki forvetleri, hele yüksel'in kaçırdıkları, soğukkanlı bir ingiliz seyircisine bile aklını kaçırtacak ölçüdeydi. hattâ kale boş kaldığı anlarda, topu kale dibinden dışarı atmak, hakemin kafasına minder atmaktan dahi kolaydı.
oyunun ilk tehlikesini 7. dakikada vefa kalesi a latmıştı. mikro'nun atağı ve topı: filelere gönderişi... eğer. elle vurmamış olsa. elbette gol… işe el karışırca, hentbol.. çok geçmeden vefa mukabil hücumu. çift vuruşla kesiliyor. tehlikeli bir şandêl. ıbrahim havalandırıyor tupu...
21. dakikada lefter - ergun paslaşması, turgut'un zamanında kurtar’şı… ve de ken 34. dakikada gol: hilmi soldan sürüyor, ortalıyor. ergun ceza sahası içinde tutamadı topu. turgut da o kaybetti diye. kaleyi boşalttı. ergun şöyle bir döndü, yetişti, yakaladı, düzeltti ve fevkalâde bir vuruş: gol!
devrenin son dakikasında. ergun'un bu defa nefis pasına lefter'in plâsesi… top kaleye girerken. müdafiler çeldi. birinci yarı: 1-0 fenerbahçe galip!
vefa hızlı başladı ikinci devreye. daha r dakikada ibrahimin üstüste iki şâheser korner atışı. şükrü sıçrayarak kesiyor... ve fenerbahçe açılıyor. hilminin sert şutu dışarda. lefter’in vuruşu ise, topu sanki fezaya götürecek. haydi, onunki gitmese de, yüksel’in atışı, kaleye değil. ya ay'a. ya zühre'ye... kaçırma sırası hilmiye geliyor. kafa, ayak, hâsılı bir ufak dokunma, g l için yetecek... dokunamıyor. ve hemen kontratak... ibrahim sağdan indi. güzel iniş. daha da güzel orta.. vahdet kale ağzında bekliyor. basr. ile atillâ da birbiriyle çarpışınca. vahdet dokunuveriyor, top ağları buldu. bu gol kesin sonuç artık: fenerbahçe - vefa l-l berabere… iki takım iki puanı paylaşmış oluyor. bir de galatasarayın oynamadan aldığı puan var bu maçtan…