bülent gürsoy'un piknikte dömivole kitabında yer alan "futbolun değişimi" yazısından;
kanlı bir pazar günü istanbul'da oynanan ve 0-0 sona eren fenerbahçe-eskişehirspor maçını videodan izliyorum. o zamanlar aynı stadyumda, aynı gün iki farklı maç oynanabiliyor. seyirci sayısı bu nedenle epey fazla. stadyumda oturacak yer kalmadığı için seyirciler saha içine alınıyor. bugünlerde teknik adamlar taç çizgisine en fazla bir metre yaklaşabilirken, o gün taraftar çizgiyle bütünleşmiş bir halde maçı izliyebiliyormuş, görüyorum. kale arkası deseniz, tam bir curcuna. kaleci kurtarıyor, herkes alkışlıyor. kale arkası dediysem o bildiğimiz tribün değil. kale ağlarıyla oynayacak kadar taraftar olayın içinde. en ufak bir taşkınlık yok. maç bitiyor ve herkes sahaya dalıyor. herkes kendi takımının bir futbolcusunu omuzlarına almak için yarışıyor. neredeyse forma giyen her futbolcu sahayı omuzlarda terkediyor. ama o gün kanlı pazar diye geçiyor tarih sayfalarına. çünkü stadyum dışında siyasi nedenlerle insalar öldürülüyor.