maçtan sonra şeref turu yapan sarı - kırmızılıları bütün tribünler alkışladı ve halk futbolcuları omuzda taşıdı
halit kıvanç
bir şampiyon, milli ligi böyle bitirmeliydi. işte... ünvanına yakışır oynadı, ünvanına yakışır kazandı.
galatasaray şimdi, 38 ravund peşpeşe dövüşmüş bir boksör gibi... birinde yenmiş, diğerinde yenilmiş, birinde hırpalamış, diğerinde hırpalananmış, birinde sağ yumruk atmış, diğerinde sol yumruk yemiş, ama sonuçta ringden zaferle ayrılmış bir boksör gibi..
kolay değil 38 maçlık maratondan başarıyla çıkmak... hem de «şampiyonluk» tahtına kurularak üstelik öylesine garip bir yarışımaaydı ki bu... bir takıma dört haftada bir maç, ötekine bir haftada dört maç yaptıracak kadar anormal, bir programdan çok bir programsızlık sembolü olacak kadar tuhaf bir fikstürle 38 maçlık mücadele... milli ligi bir bütün olarak görmeli ve bu yarışmanın sonunda, cetvelin başında kalmak başarısını elde ettiği için galatasaray takımını her yönden takdir ve tebrik etmeliyiz.
mükemmel finiş
dünkü «finiş»e ise, «şampiyon» unvanlı sarı - kırmızılı takım, hiç de iyi başlamamıştı. hattâ ilk golü yiyen de, galatasaray olmuştu. sağdan gelişen kombine akın, nihayet ihsanın yakından sert şutuyla «gol»e kadar gitmişti. fakat dünkü galatasaray onbrinde birbirinden «fevkalâde» iki adam vardı: ayhan ve talât... gayret ve kudretleriyle takımlarını önce beraberliğe, sonra galibiyete, daha sonra da «alkışlanacak oyun» a götürdüler. haaa bir de turgay vardı kalede...
istanbulspore'un «şampiyona azizlik yapabilecek tehlikeli pozisyonlarını -ki bunlardan «gol» diye tribünleri ayağa kaldıranların sayısı üçtü-turgay, klasına yaraşır güzellikte kurtarmasını ve galibiyeti korumasını bildi. ve galatasaray açıldıkça açıldı, oynadıkça oynadı.
galatasaray'ın yediği golden 9 dakika sonra, candemir'in şandeliyle gelen topu güngör uzaklaştıramayınca ayhan dalarak beraberlik golünü çıkardı. bunu 29. dakikada ayhan'ın çizgiden çevirdiği topla, uğur'un kafa atağı takip etti: bu da ikinci goldü... istanbulsporun ikinci «gol tehlikesi» ni ise, turgay son anda kurtarmayı başardı ve devre 2-1 kapandı. ikinci yarının ortalarında (66. dakikada). ayhan'ın şutunu güngör elle kesince, bir «penaltı» doğmuştu. fakat ayhan, penaltıyı dışarı atarak fırsatı kullanamadı. üç dakika sonra ise, nâzım'ın yakından «gollük» şutunu turgay önledi.
ayhan, ayhan...
ve tam 74. dakikada, gole giden ayhan kale ağzında düşürülünce, bu «tipik penaltı» yı hakem cezalandırmadı. bir hakem için affedilmez hataydı bu... fakat ayhan, az önce kaçırdığı penaltıyı telafi edecek ve 80. dakikada bir aşırtma ile üçüncü golü atacaktı.
galatasaray, milli lig'i gerçekten «şampiyon» gibi bitiriyordu: işte talât, bitime iki dakika kala nefis bir şutla golleri dörtlemişti. sarı - kırmızılı takım istanbulspor'u 4-1 yenerek, defteri kapıyordu. yorgunluklar, üzüntüler, sıkıntılar, fakat bunların yanı sıra, alkışlar, başarılar, sevinçler yazılıydı bu defterde... bir de «1961 - 1962 milli lig şampiyonu» ünvanı ile tebrikler...