beşiktaşın sembolü dünün şöhretli futbolcusu baba hakkı ise fenerbahçe maçından ümidli görünüyordu. sahanın kıyısından uzun müddet çalışmaları takip etmiş ve kaleci necmi’ye direktifler vermişti. bir ara eski kaptan genç bir kaleciyi çalıştıran necmi’nin topa vuruşunu uzun uzun süzdükten sonra «icabederse necmi’yi santraforda oynatabiliriz. şimdi onun gibi topa iyi vuran pek az forvet oyuncusu var» demişti. gerçekten hakkı kaptan haklıydı da… zira necmi her pozisyonda topu doksandan filelere gönderiyordu. kaptan büyük maç hakkında ise söyle dedi: «fenerbahçe yaralı. kırılan prestijlerini kurtarmak için bize karşı şahlanacaklarını tahmin ediyorum. uzun yıllar tanıdığım ve sevdiğim rakibimizin bu hasletini iyi bilirim. biz de bu maniayı bir aşabilsek. doğrusu korkuyorum fenerbahçeden.»
son antrenman bir buçuk saatlik bir kültür-fizik… öyle tahmin edilir ki beşiktaşın kurmay heyeti, takımlarını fenerbahçenin karşısına topa özlemiş, nefesli ve atletik kabiliyeti yüksek bir topluluk olarak çıkartmak arzusunda…
birol ve arif saat 14.30 da başlayan, ekip halindeki koşularda nedense en arka sırayı tercih etmişlerdi. önde giden arkadaşlarıyla her tur alışta aradaki mesafe gittikçe açılıyordu. menecer görkey, «iki futbolcunun geriye kalışına sebep hafif sakat oluşlarıdır.» dedi. nitekim birol ve arif antrenmanı yarıda bırakan ilk futbolcular oldular. daha sonra da münir adalesinin sertleştiğini ileri sürerek sahadan ayrıldı.
geriye kalanlar koştular, atladılar, zıpladılar… işte bütün çalışma bu kadardı..