beraberliğe râzı bir tempoda oynayan siyah - beyazlılar, rakiplerinden revanşı alamadı. ikinci devrede sanlı'nın plâsesi üst direkten döndü
halit kıvanç izmir'den bildiriyor
hatır için özel maç yapan ya da ne kadar çabalarsa çabalasın puan cetvelindeki yerini değiştiremiyecek bir takım böyle oynardı ancak...
evet, beşiktaş dün alsancak’da sanki bir puana razı imişcesine durgun, isteksiz, tesirsiz, yakaladığı pozisyonlarda topla fazla oyalanan, çalımlar arasında gole gitmeyi unutan bir manzaradaydı.
30. dakikaya kadar seyfi'nin ellerine doğru dürüst tek şutun gelmemiş olması, bu manzaranın bir başka yönüydü.
sahada daha güzel hareketleri yapan takımı üstün saymak gerekirse, bu da siyah - beyaz’lı onbir değil, bütünü ile göztepe idi. ama, onlar da saha ortasında canlı ve ahenkli, fakat kale yakınında dağınık ve tesirsizdi.
göztepe'nin hızlı başladığı oyunun ilk 15 dakikasında necmi, kalesini iki golden korumuştu. maçın bu cereyanı siyah - beyazlıları hemen değişikliğe yöneltti ve suat’ı solhafa, sami'yi de solaçığa aldılar. ancak değişiklik göztepe'nin tehlikeli ataklarım kesmekte belki faydalı olmuş, ama takımın hücum gücünü arttıramamıştı. ilk yarının en önemli anı 42. dakika da sağdan çekilen göztepe kornerinin yarattığı tehlikede fevzi'nin yakından şutunun necmi tarafından başarı ile önlenmesi idi.
ikinci yarıda siyah - beyazlı akını, ilk 45 dakikaya nisbetle daha canlı göründüyse de, golsüz beraberliği bozamadı. bu yarının en kritik anları da 70. dakikada sanlı‘nın mükemmel bir plâsesinin direkten dönmesi ve son dakikada göztepe kalesini karıştıran korneri seyfi'nin kurtarması idi.
kısacası, belki de tek puanlık farkın «şampiyondu tayin edeceği bir ligde, beşiktaş bu iddiadan uzakmış gibi bir hava içinde oynadığı maçta önemli bir puan verdi. göztepe ise, mithatpaşa'da yendiği ünlü rakibine alsancak'da da boyun eğmemek başarısına ulaştı. futbol olarak zayıf not alan maçın başlıca özellikleri de bundan ibaretti.