geçen hafta antalya deplasmanında 4 gol birden atan ve “lig tarihi boyunca oynadığı ilk maçta en fazla gol atan futbolcu” unvanını eline geçiren veleminckx’in bu maçta neler yapacağı hafta boyunca konuşuldu. ( http://www.mehmetalicetin...in-ilk-macindaki-ilkleri/) bu haftaki rakip, puan cetvelinin son sırasında yer alan ve ligin en düşük bütçesine sahip olan akhisar belediyespor olunca, haliyle çoğu kişi vleminckx'in bu maçta da gollerine devam edeceğini düşünüyordu.
lig üçüncüsü antalyaspor’a karşı kazanılan “sükseli” deplasman galibiyetinin ardından hem üst sıralara tırmanışın devam etmesi, hem de takımın moral bulması açısından akhisar maçı çok önemliydi. fakat hafta boyunca, sezonun ilk yarısında, ankara’da elazığspor’a karşı “kesin kazanırız!” diye çıktığımız ve 2-1 yenik ayrılarak büyük bir şok yaşadığımız maç bir türlü aklımdan çıkmadı. bu yüzden oldukça temkinliydim.
saat 12:30’da best hotel’de 1940’larda alkaralar'da forma giyen “şerçe” münir özkural’ın oğlu akşit özkural ile “70-82: gençlerbirliği’nin düşüş yılları” belgeseli için çekim yaptık. ardından sekans’a oturup bir şeyler içip belgeseli konuştuk. sonrasında ekibe aslı ve özge de katıldı. bir süre sonra aslı ve özge ile birlikte stadın yoluna koyulduk. rüzgarlı girişinde tanıl abi ve ural ile buluştuk ve 15:30 civarı içeriye girdik.
tribündeki yerimize doğru ilerlerken saatlideki akhisarlıların “selamun aleyküm biz geldik!” pankartıyla bir süre makara yaptık. selamlaşmalar, hoş-beş muhabbet derken herkesin gözü vleminckx’in üzerindeydi. isim telafüzunun zorluğu nedeniyle ozan abi ve istanbul’dan gelen tayfa ona “sarı bebe” lakabını takmıştı bile. maç sırasında birkaç kez "sarı bebe" diye tezahürat da yaptılar.
maç başladığında maraton tribününün neredeyse tamamı dolmuştu. maça akhisar daha baskılı başladı. uzaktan kaleye yakın mesafeden giden bir şut attılar ve karambolden de bir pozisyon yakaldılar. ardından sazı elimize aldık ve hurşut ve jimmy’nin kanatlardan hızlı çıkışları ile pozisyonlara girmeye başladık. maçın 20. dakikasında petrovic’in (antalya’da atılan son golde olduğu gibi) güzel korner atışı ve bu sefer (öncekinde vleminckx idi) ante’nin gerilerden koşarak hamle yapıp nefis kafa vuruşu ile öne geçtik. her şey tıkırındaydı…
ardından baskıya devam ettik ama bir türlü ikinci gol gelmedi. bu arada akhisarlıların kale dibinde yere sektirerek attıkları kafa şutunu ramazan büyük bir şans eseri adeta “koltuk altı”yla kurtardı. bizler de bir oh çektik.
gençlerbirliği tribünlerinde orta hakemin verdiği yanlış kararların ardından “acemi hakem” diye bağırılır. fakat bu maçı yöneten kişi, geçen yılın avrupa’daki en başarılı ikinci hakemi cüneyt çakır olunca kafalar biraz karıştı. bir ara arkamda oturanlardan biri, “cüneyt çakır için ‘acemi hakem’ diye tezahürat yapmak garip olmaz mı?” diye yanındakilerle dertleşiyordu!
ilk yarı 1-0 bitti.
ikinci yarı başladığında önceki maçlara nazaran takımın daha “politik” oynadığını görüyorduk. özellikle geride paslaşarak topu ayaklarında tutmaya çalışıyorlardı. zaman zaman aksamalar olsa da güzel bir hareketti. fakat azo’nun son anda kadrodan çıkartılmış olması ve petrovic’in kötü bir gününde olması yüzünden bir türlü ortadan oyun kuramıyorduk. bu yüzden tüm toplar kanatlara gidiyordu ama o da ikinci yarıda neredeyse hiç işimize yaramadı. işte bu sıralarda bir yandan akhisar’dan baskı yiyorduk bir yandan da orta’da zec, hurşut ve jimmy’yi deniyorduk ama bir türlü istenilen sonuç alınamadı.
akhisar'ın 11 numaralı oyuncusu sertan’ın nefis şutunu ramazan çok güzel çıkarttı. ardından yakaladığımız bir kontra atakta zec topu direğe nişanladı. akabinde akhisarlıların bir şutu da direğimizde patladı. fakat ikinci yarı akhisar bizden çok daha iyiydi ama tecrübeli bir gol ayaklarının olmaması nedeniyle gol atmadılar ve maç 1-0 lehimize sona erdi. böylece 2 haftada kazanılan 6 puan bir bakıma "bizim aşağıya işimiz yok yukarılara bakıyoruz" mesajı verilmiş oldu...
sarı beb ile ilgili de birkaç cümle kurayım. 90 dakika boyunca vleminckx’i ceza alanı içinde sadece bir kere topla buluşturabildik. onda da çok çaprazdaydı ve güzel bir vuruş yapamadı. yani maç boyunca onu hiç iyi besleyemedik. ama buna rağmen vleminckx neredeyse tüm şişirilen hava toplarına kafasıyla indirmeye çalıştı. vücudunu çok iyi kullandı, top sakladı, geriye gelip top aldı, verkaç ve pres yaptı. kısacası gol atmasa da gayet iyiydi. uzun yıllar sonra ankara’da “gerçek bir forvet izlemek” gerçekten güzeldi. önümüzdeki maçlarda eğer biraz da topla buluşmasını sağlarsak onun özellikle birebirlerde çok güzel gollerini seyredeceğimizi düşünüyorum.
maçın sonunda takım tribüne çağırıldı, alkışlandı, ardından da hurşut üçlü çektirdi, zıplandı, eğlenildi. sonrasında takım gecekonduya doğru giderken hurşut üçlü için bir kere daha çağırıldı. o da arkasını döndü ve tribüne doğru gemeye başladı ama yanında sarı bebe de vardı. o üçlü çektirirken sarı bebe de onu taklit ediyordu. o sırada özge bana dönüp "ördek yavrusu gibi her şeyi taklit ediyor!" dedi. güldük. gerçekten güzel bir sahneydi...