"eskişehirsporun yeni teknik direktörü gegiç'in gözleri ıslak ıslaktı. futbolcularının omzunda atatürk stadını 3 boyutlu inleten eskişehirli taraftarlarını içtenlikle selamlıyordu. öte yandan 11 fenerbahçeli futbolcu soyunma odasına doğru sessizliği adımlıyorlardı."
ilk basımı 2002 yılında olan yapı kredi'nin "top bir dünyadır" adlı kitabından;
prof. dr. fethi heper'in "türk futbolunda devrim yaratan eskişehirspor efsanesinin başlangıcı" başlıklı yazısından;
1967-68 sezonunda bir yıl önce fenerbahçe'de görev yapmış ve fenerbahçe'yi ikinci yaptığı için sözleşmesi uzatılmamış olan abdullah gegiç ile çalışmalarımıza başladık. eskişehirspor'un üniversite öğrencilerinden oluşan çekirdek kadro suna bir iki takviye ile sezona başladık. çok değişik bir yapısı vardı gegiç'im. disipline çok önem veriyordu. hazırlık kampı için bulgaristan'a gitmiştik. sofya içinde bir otelde kalıyor ve çalışmalar için 15 km. uzakta csk tesislerine gidiyorduk ikinci gün otobüsün sabah saat sekizde hareket edeceğini söyledi. uykuyu seven takımın asları, ben dahil, kâmuran, ismail, ruhi ve hakkı saat sekizi iki dakika geçe aşağıya indiğimizde otobüsün gitmiş olduğunu gördük. o tarihlerde sofya'da taksi bulmak bir mucize. zar zor bir taksi bulduk ama şoför "beş kişi almam, yasak" diye tutturdu. fazla dolar vererek şoförü ikna ettik ve csk tesislerine hareket ettik. iki kilometre kala lastik patladı ve arabanın stepnesi olmadığı için kalan yolu yürümek zorunda kaldık. bu kadar eziyetten sonra ertesi sabah saat sekize beş kala hepimiz aşağıda idik. bu olay hepimize bîr ders olmuştu. bulgaristan'da csk ve stara zagora takımları ile hazırlık maçları yaptık. her iki maçı da kaybetmemize rağmen yurtdışı deneyimi kazanmış olduk.
türkiye'ye döndükten sonra, gegiç yine sıkı disiplin altında çalışmalara başladı. bazen günde üç antrenman yapıyorduk. imkânı olsa bizi 24 saat sahada tutacaktı. gegiç ilk önce teknik konularda bize kara tahtada ders verir, sonra bizler bu bilgileri yeşil sahada uygulamaya koyardık. kısa sürede gegiç'in istediklerini anlamıştık. hoca işe temelden başlamış, top kontrolü, top sürme tekniklerine her çalışmada yer vermişti. hatta bir gün hoca elinde 20 tane ortası delik, kare biçiminde kesilmiş ve ortasında ipler olan kartonlarla geldi. şaşırdık tabii. kare şeklindeki kartonları iki parçaya ayırıp boyunlarımıza taktık. iplerle de bağladık. gegiç topları önümüze attı ve "haydi sürün bakalım", dedi. topları göremiyorduk ki sürelim. topları, biraz da hile yaparak bulduk ve sürmeye çalıştık. zaman içinde yere ve topa bakmadan, başımız havada etrafı izleyerek topu sürmeye alışmıştık.
bu kartonun adı "kravat" olarak kaldı ve hâlâ gegiç'le karşılaştığımız zamanlarda bu olayı anlatır ve güleriz. birinci yıl, genel eğitim, kondisyon çalışmaları ve teknik çalışmalarla geçti. oynayacağımız sistemle ilgili olarak gegiç bir akşam önce bize yapacağımız işleri açıklayan kâğıtlar verir, biz evde dersimizi çalışır ve ertesi gün uygulamasını yapardık.
türk futbolunda devrim yapan 10 yabancı teknik adam
#3 abdullah gegiç anadolu ihtilali
türkiye belki de "kaybedenlerin memleketi"... derwall ve veselinoviç'in 1984 avrupa şampiyonası'ndaki yenilgilerle türkiye gelmeleri ilk değildi. 1966 şampiyon kulüpler kupası finalinde partizan, real madrid'i yenip kupayı alabilse partizan'ın hocası abdullah gegiç real madrid'in başına geçecekti... ancak vasovic'in golüne amancio ve serena karşılık verince hem real madrid şampiyon kulüpler kupası'nı kazandı hem de abdullah gegiç partizan'dan ayrılıp başka bir takım aramak zorunda kaldı. babasının tavsiyesiyle türkiye'ye geldi. ilk sezon çalıştırdığı fenerbahçe, tıpkı partizan gibi, sonunu getiremedi... sarı-lacivertli takım bitime iki hafta kala vefa'ya radoviç'in hatalı goller yediği maçta 2-0 mağlup olunca şampiyonluğu beşiktaş'a kaptırdı. böylelikle gegiç'in fenerbahçe defteri kapandı ama türkiye macerası devam edecekti... ertesi sezon için eskişehirspor'un teklifini kabul etti. dört sezon sürecek gegiç ve es-es fırtınası o kararla başlamış oldu. ilk başarıya da ligin üçüncü haftasında fenerbahçe'yi 3-0 mağlup ederek ulaştılar. 1967-68 sezonunu dokuzuncu sırada tamamlayan eskişehirspor, 1968-69 ve 1969-70 sezonlarında ligi ikinci bitirdi. 1970-71 sezonu ise sadece ispanya'nın değil avrupa'nın da en güçlü takımlarından biri olan sevilla zaferiyle başladı. deplasmanda 1-0 yenilgiyle dönülen fuar şehirleri kupası maçının rövanşında son dokuz dakikada atılan üç gol kırmızı şimşekler'e hem 3-1'lik galibiyeti hem de turu getirdi. aynı sezon ligi dördüncü tamamlayan gegiç'in takımı, 1971-72'de de ligi yine ikinci sırada noktalarken, hem türkiye kupası'nı hem de cumhurbaşkanlığı kupası'nı müzesine götürdü. türkiye'de en uzun süre çalışan yabancı teknik adam unvanını taşıyan gegiç sonraları beşiktaş'ta, yarım sezon yine fenerbahçe'de, samsunspor'da, adana demirspor'da ve bursaspor'da görev yapsa da hiçbirinde eskişehirspor'daki kadar ses getirmedi. bursaspor'un şimdilerde kullandığı vakıfköy tesisleri'nin yapımında büyük emeği oldu. 1969 yılında 6 maç türk milli takımı'nın başında sahaya çıkan gegiç, 1977'de türk vatandaşlığına geçti. köln futbol yüksekokulu'nu bitirerek "futbol profesörü" unvanını aldı. bir dönem gazetelerde yazarlık da yapan gegiç 2000'li yılların başında sırbistan'a döndü, halen zemun'un danışmanlığı görevini yürütmekte. son olarak mart ayının ilk haftası eskişehirspor'un davetlisi olarak bir maça geldi, omuzlarda taşındı. gelişiyle ve varlığıyla bu yazının da fikir babası oldu...
yugoslav teknik adam lubisa spajic yönetiminde 1965-66 ve 1966-67 sezonlarını şampiyon olarak kapatan beşiktaş, hiç de tahmin edilemeyecek bir şekilde, yaklaşık on beş yıllık derin uykuya yatarken, anadolu'dan birer ikişer birinci lige gelmekte olan takımların, ilerde neler yapabilecekleri de tahmin dışı idi.
yeni gelenlerden eskişehirspor, ilk sezonunu orta sıralarda kapayıp, fazla dikkat çekmez iken, ikinci yılda göreve getirilen, futbolumuzun efsane teknik adamlarından, yine yugoslav abdullah gegic yönetiminde 1967-68 sezonu, kendi sahasındaki ilk maçında fırtına gibi esip, ilk yarıda 43 dakika içinde bulduğu gollerle rakip fenerbahçe önünde 3-0 'lık net bir skor yakalamıştı.
bu maçla ilgili olarak söyleneceklerde öncelik ; anadoludaki futbol sevgisinin ne büyük ölçekte olduğunun kanıtlarından olan, amigo orhan, orhan erpek önderliğinde efsane eskişehirspor taraftarının öne çıkmasıdır. aynı taraftar gücü, yakınlık dolayısı ile, istanbul deplasmanlarını da komşu kapısı yapmış, iç saha hariç, deplasmanlarda da büyük takımlara, uzun yıllar sıkıntılı haller yaşatmış idi.
yine, deplasmandaki bu ilk maçı farklı kaybeden fenerbahçe, bir başka yugoslav teknik adam ile ıgnace molnar sezonu şampiyon kapatırken, sadece iki yenilgisinden biri bu maça aitti. diğeri için,
bu maçta fenerbahçe kalesini ilk yarıda koruyup 3 gole mani olamayan kumbara namlı kaleci, hazım cantez yerine ikinci yarıda kaleye geçen , o gün için 21 yaşındaki yavuz şimşek, yaklaşık bir sezon sonra, manchester fatihi olarak anılmaya başlanacaktı.
aynı maçın eskişehirspor formalı iki oyuncusu ise, daha sonraları ender konca ve canan açıkgöz fenerbahçe forması ile ter dökeceklerdi.
bu maçtan benim ilerki yıllarda tribünde canlı seyrettiğimi hatırladığım oyuncular ise, kaleci yavuz şimşek, yılmaz şen, ender konca ve o gün fenerbahçe kadrosunda olmayan ziya şengül