almanya milli takımı'nın en deneyimli oyuncularından biri güney afrika kafilesinde yer alamayacak. werder bremen'in 33 yaşındaki orta saha oyuncusu torsten frings, almanya milli takımı'yla son dört turnuvada yer aldı ama teknik direktör jo-achim löw artık genç oyunculara yönelmek istediğini frings'e kendisi söyledi.
"kararlarımızda şeffafız ve bremen'e giderek torsten'le uzun uzun konuştum. uzun yıllardır takımın çok öneli bir parçası olduğu için ona minnettarız." dedi löw.
frings alınan karar nedeniyle doğal olarak hayal kırıklığı yaşadı. ancak bu durum onun için çok da büyük bir sürpriz olmadı. zaten şubat 2009'dan bu yana milli takım formasını giymemişti.
"yine de dünya kupası'nda iyi bir performans sergileyebileceğimi düşünüyordum. bunu ilkbaharda bundesiga'da kanıtlayacağım." dedi frings kendi internet sitesinde.
maçın 74. dakikasında avustralya takımında oyuna gençlerbirliği'nin oyuncusu olan ve bu yıl kiralık olarak antalyaspor'da oynayıp güzel bir ivme yakalayan mile jedinak girdi...
dünya kupasındaki ilk maçların ardından favori gösterilen ekipler arasında en "formda" skoru almanya elde etti. ispanya'nın yenilmesi ve ingilterenin berabere kalması dışında kazanan favorilerin çoğu tek farklı galip gelirken almanya 4 ve hollanda 2 farkla ilk maçlarını kazandılar...
raphael honigstein'ın "dördüncü yıldız: alman futbolunun kendini yeniden keşfi ve dünyayı fethi" adlı kitabından
arne friedrich
durban’daki ilk maçımızda avustralya karşısındaydı. o noktada (aynı henüz ligdeki ilk maçına çıkmamış bir; ekip gibi) takım olarak nerede olduğumuzu bilmiyorduk. amacımız maçın bütününde hücum futbolu oynamaktı. bunu başardık. 4-0 gibi rahat bir galibiyet almıştık. turnuvada birkaç yıl önce alman vatandaşlığına geçen brezilya kökenli santrfor cacau'nun attığı golden sonra nasıl çılgın gibi sevindiğini hiç unutmayacağım. (alman vatandaşa olabilmesi için “almanya’da yaşam" temalı bir sınavdan geçmesi gerekiyordu. bu sınavdaki bir soru da o dönem şansölye, olan helmut kohl hakkındaymış. unu öğrendikten sonra hepimiz onu “helmut” diye cağırmaya başlamıştık.)