gençlerbirliği, spor toto süper lig'de beşiktaş ile oynayacağı 79. maçın hazırlıklarını tamamladı.
başkent temsilcisinin beştepe ilhan cavcav tesisleri'nde, teknik direktör fuat çapa yönetiminde yaptığı çalışma, 1 saat sürdü. idmana koşuyla başlayan kırmızı-siyahlı futbolcular, daha sonra 5'e 2 top kapmaca oynadılar. antrenman, taktik ağırlıklı hücum çalışması ve şut organizasyonuyla sona erdi.
kırmızı-siyahlı ekipte yarın ankara 19 mayıs stadı'nda saat 19.00'da başlayacak beşiktaş maçı öncesi son çalışmaya tedavilerine devam edilen serkan, mehmet sedef ve zec katılmadı. gençlerbirliği'nde beşiktaş maçı öncesi kart cezalısı futbolcu bulunmuyor.
gençlerbirliği-beşiktaş maçını hakem suat aslanboğa ve yardımcıları adil sinem ile mehmat cem hanoğlu yönetecek.
gençlerbirliği evinde 1 kez güldü
gençlerbirliği, beşiktaş ile ankara'da oynadığı toplam 39 spor toto süper lig maçında sahadan sadece 1. kez galibiyetle ayrılabildi.
kırmızı-siyahlılar, siyah-beyaz rakibiyle evinde oynadığı maçlarda 25 kez sahayı puansız terk etmek durumunda kalırken, tarafların oynadığı 13 maç da berabere bitti. siyah-beyazlıların kalecisini 32 kez geçmeyi başarabilen başkent temsilcisi, rakibinin 57 gol atmasını engelleyemedi.
kırmızı-siyahlı takım, beşiktaş ile toplam 85 kupa ve lig maçı yaptı. bu karşılaşmalardan 9'unda galip gelen taraf gençlerbirliği, 47 maçı ise beşiktaş kazandı. kırmızı-siyahlı ekip, 85 maçta rakip fileleri 71 kez havalandırırken, kalesinde ise 142 gol gördü.
istanbul ekibini ankara'da 42 kez misafir eden gençlerbirliği, bu maçlardan 6'sının sonunda rakibini puansız gönderirken, 22 kez yenilmekten kurtulamadı. kırmızı-siyahlılar, bu karşılaşmalarda 36 kez ankaralıları gol sevinci için ayağa kaldırırken, 63 kez topu kalesinden çıkaran taraf oldu.
beşiktaş'ın gençlerbirliği'ne karşı ankara'da oynanan karşılaşmalarda da üstün olduğu dikkati çekiyor.
başkentin kırmızı-siyahlı takımı, istanbullu rakibine karşı ankara'da oynadığı toplam 78 maçta sadece 6 galibiyet sevinci yaşayabilirken, 45 kez rakibine yenildi. beşiktaş, ankara'da oynadığı 78 maçta 126 gol atarken, kırmızı-siyahlılar buna karşılık 54 gol kaydedebildi.
beşiktaş: allan mcgregor, ibrahim toraman, tomas sivok, roberto hilbert, ersan gülüm, uğur boral, veli kavlak, olcay şahan, necip uysal, hugo almeida, filip holosko (dk. 86 batuhan karadeniz)
ilk 11 değeri : 48.000.000 eur
yedekler: cenk gönen, julien escude, emre özkan, hasan türk, muhammed demirci, mehmet akyüz
beşiktaş, gençlerbirliği karşısına tek forvetle çıktı.
siyah-beyazlılarda ileri uçta portekizli almeida, tek başına yer aldı. geçen hafta eskişehirspor'a karşı takımının 2. golünü atan almeida, 9 golle beşiktaş'ın en skorer ismi durumunda bulunuyor.
ankaralı futbolseverler soğuk havaya rağmen kale arkası hariç bütün tribünleri doldurdu. bilet fiyatlarının 50 ve 75 lira olduğu maçta her iki takımın taraftarı da kendilerine ayrılan tribünleri doldururken, sadece gençlerbirliği taraftarlarının alındığı kale arkası boş kaldı. maç sırası ve öncesinde bin 200 görevli stat ve çevresinde güvenliği sağladı.
gençlerbirliği teknik direktörü fuat çapa, bu karşılaşmada kaleyi özkan'dan alarak tekrar ramazan'a devretti.
çapa, sakatlıkları bulunan zec, serkan ve kupa maçında yaptığı hatalarla eleştiriler alan mehmet sedef'e maç kadrosunda yer vermedi. sedef'in sakatlığının bulunduğu ve tedavisine devam edildiği bildirildi.
ziraat türkiye kupası'nda mersin idman yurdu'na karşı görev verdiği petrovic'i bu karşılaşmada da sahaya süren genç teknik adam, ligde oynanan kasımpaşa maçından farklı olarak özgür'e de ilk 11 şansı tanıdı.
süper lig'in 16. haftasında beşikaş'ı ağırlayan ekibimiz sahadan 1-1'lik beraberlikle ayrıldı.
::maçtan dakikalar::
karşılaşmanın 16. dakikasında lekic'in, beşiktaş ceza alanının sağ çaprazından sert şutunda topu kaleci mcgregor yumruklayarak uzaklaştırdı.
20. dakikada başkent temsilcisinin golü geldi. bu dakikada beşiktaş ceza alanın solundan kullanılan serbest vuruşta azofeifa, topu uzak direğe ortaladı. siyah- beyazlı defans oyuncularının arkasında topla buluşan kulusic, düzgün bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. 1-0
31. dakikada hurşut'un beşiktaş ceza alanının sağından kullandığı köşe vuruşunda özgür, meşin yuvarlağa kafayla dokundu. top, az farkla kale direğinin yanından auta gitti.
33. dakikada petrovic, beşiktaş ceza alanının sol çaprazından orta yaptı. penaltı noktasında iyi yükselen lekic'in kafa vuruşunda meşin yuvarlağı kaleci mcgregor kontrol etti.
34. dakikada gençlerbirliği ceza alanında topu önünde bulan almeida'nın şık vuruşunda meşin yuvarlak kale direğinin üstünden az farkla oyun alanını terk etti.
36. dakikada veli'nin pasında gençlerbirliği ceza alanının önünde topla buluşan olcay'ın sert şutunda defansa çarpan top kaleci ramazan'ı yanıltarak, ağlara gitti: 1-1 maçın ilk yarısı 1-1 sona erdi.
48. dakikada almeida'nın pasında topla ceza alanında buluşan olcay, kötü bir vuruş yapınca meşin yuvarlak kale direğinin yanından auta çıktı.
56. dakikada jimmy'nin, kaleyi karşıdan gören pozisyondaki sert şutunda topu kaleci mcgregor yumruklayarak uzaklaştırdı.
61. dakikada olcay'ın ara pasında rakip defansın arkasında topla buluşan holosko'nun sağ çaprazdan sert şutunda meşin yuvarlak az farkla kale direğinin yanından oyun alanını terk etti.
65. dakikada gençlerbirliği'nin duran top organizasyonunda hurşut, meşin yuvarlağı jimmy'ye aktardı. bu futbolcunun sert şutunda mcgregor, üst direğin altından meşin yuvarlağı kornere çeldi.
67. dakikada olcay'ın pasıyla ceza alanında buluşan almeida, uygun durumda olmasına karşın kötü bir vuruşla meşin yuvarlağı auta gönderdi.
73. dakikada olcay'ın vuruşunda kaleci ramazan'dan dönen topu almeida kafayla tekrar kaleye gönderdi. aykut'a çarpan meşin yuvarlak üst direğe de çarparak kornere gitti.
gençlerbirliği başkanı ilhan cavcav, beşiktaş ile oynadıkları maçta penaltılarının verilmediğini belirterek adeta isyan etti..
spor toto süper lig'in 16. haftasında oynanan gençlerbirliği-beşiktaş mücadelesi 1-1 eşitlikle tamamlandı. maç sonu protokol tribünü çıkışında gazetecilere açıklama yapan cavcav, maçın son dakikalarında olan olaya isyan etti.
"hakemin penaltıyı vermemesine şaşmamak mümkün değil" diyen cavcav, "ama ne yapalım bu hakemler bizim hakemlerimiz. mutlaka isteyerek yapmamıştır ama bir takımın kaderiyle de bu kadar oynanmaması lazım. tabiki beşiktaş büyük bir camia, büyük bir kulüp ama bugün oynadığımız oyunun karşılığı bu olmamalıydı" ifadelerini kullandı.
bir gazetecinin cavcav'a "hakem hataları konusunda beşiktaş'la aynı kaderi paylaşıyoruz" yönündeki açıklamalarını hatırlatması üzerine, "maalesef aynı görüşü paylaşıyoruz" cevabını verdi.
beşiktaş başkanı fikret orman ise çıkışta gazetecilere açıklama yapmamayı tercih etti.
gençlerbirliği tenik direktörü fuat çapa, beşiktaş maçı sonrası ''1-1'den sonra 20 dakika çok şanslıydık'' dedi..
çapa, maçın ardından düzenlediği basın toplantısında, ilk devre çok hızlı bir gençlerbirliği olduğunu belirtti. skorun, lehlerine 1-1'den farklı olması gerektiğini ifade eden çapa, ''1-1'den sonra 20 dakika çok şanslıydık. özellikle son dakikada tosic topu daha iyi kullanabilseydi, karşılaşmadan 2-1 galip ayrılabilirdik'' diye konuştu.
fuat çapa, teknik direktör değişikliğine ilişkin son günlerde çıkan haberlerle ilgili de ''ankaralı taraftarların beklentileri olacak ama gerçekçi olunmalı. bugün ilk 11'de oynayan futbolcularımızın çoğu, türkiye ligini yeni tanıyor. bizim gibi kulüplerin çok büyük paralar verip, hazır futbolcu alma şansı yok. eksiklerimizi biz de biliyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.
beşiktaş'ın geçen sezonki yapısının bireysel anlamda çok kaliteli olduğunu söyleyen çapa, ''bu sene öyle olmamasına rağmen karşımızda bir takım vardı. bütçesi büyük olan takımlar bu işi daha kolay yapabiliyor. bizim gibi değişik vizyonu olan kulüplerin ise zamana ihtiyacı oluyor. ligde bu maçtan önce dokuzuncuyduk ve teknik direktör değişikliğine ilişkin haberler yazıldı. o zaman bizden alt sırada olanların hepsinin teknik direktörlerini değiştirmesi gerekir. türk futboluna bir şeyler vermek istiyorsak biraz sabırlı olmamız gerekli'' dedi.
gençlerbirliği kalecisi ramazan da arkadaşlarını kutladığını belirterek, ''iyi mücadele sergilediler. 3 puan için çıktık ama 1 puan da kötü gidişat için dur olabilir'' diye konuştu.
özgür ise ''çok iyi bir mücadele oldu. ilk yarı iyi oynadık. ikinci yarı ise oyundan düştük ancak mücadele ettik. gol bulabilirdik ama olmadı, beşiktaş'ı tebrik ediyorum'' ifadelerini kullandı.
beşiktaş'ın teknik direktörü samet aybaba, gençlerbirliği maçının ardından açıklamada bulundu. aybaba, maçta gol kaçırdığı için eleştiri oklarının hedefi olan almeida ile ilgili de değerlendirmede bulunurken devre arasında forvete bir transfer yapacaklarını ifade etti.
aybaba karşılaşma ile ilgili açıklamasında, "oyuna çok iyi başlamadık. antalya'dan ankara'ya çok soğuğa geldi. 20-25 dakika rakibimiz bizden üstün oynadı. bu dakikalardan sonra ayağımızda daha fazla top tutup hücuma çıkmaya başladık. ikinci yarıdaki mücadelelerinden dolayı oyuncularımı kutluyorum. iyi bir mücadele sergilediler. girdiğimzi pozisyonları değerlendirseydik rahat bir galibiyet alabilecektik. kısmet değilmiş. inanılmaz bir taraftarımız vardı. keşke üç puanı alabilseydik." dedi.
yayıncı kuruluşun görüntüleri eşliğinde almeida'nın kaçırdığı bir pozisyonda da deyim yerindeyse 'ah' çeken aybaba, portekizli oyuncunun maçta üst üste goller kaçırması ile ilgili ise, "almeida sonuçta iyi niyetiyle vuruşu yapmış. iyi bir oyuncumuz almeida, çok pozisyona giriyor ve çok gol atıyor. bu sefer şans yanında olmamış." ifadelerini kullandı.
aybaba son olarak kupada da mağlubiyet aldıklarını ve "biz ilk 3 kupa maçında zorlandık. kadromuz biraz dar. iki tarafta işi götürmeyi biz de isterdik ancak kısmet olmadı. 2. lig, 3. lig ekipleriyle oynarken zorlandık biliyorsunuz. şimdi düşününce keşke kupada da olsaydık diyoruz ancak yapacağımız birşey yok."
basın toplantısı
beşiktaş teknik direktörü samet aybaba maçın ardından basın toplantısında ise oyuna çok kötü başladıklarını, özellikle 25 dakika oyunun kontrolünün gençlerbirliği'nde olduğunu söyledi.
aybaba, "ancak ikinci yarı istekli oynadık ve çok pozisyon ürettik. oyuncularım belli bir kadroyla çok iyi mücadele ediyor. skor daha farklı olabilirdi. keşke maçı galibiyetle sonuçlandırabilseydik. istanbul'a dönüp hemen çalışmalara başlayacağız" dedi.
aybaba, transferlerle ilgili bir soruya da "alacağımız oyuncular direkt ilk 11'de oynayacak. iyi bir forvet oyuncusu almayı planlıyoruz. direkt gol atabilecek bir oyuncu arıyoruz" yanıtını verdi. beşiktaşlı futbolcu ersan da antalya'dan sıcak havadan geldiklerini ve ankara'nın havasının buz gibi olduğunu söyledi. ersan, "bu bizi etkiledi ve maça durgun başladık. ankara'da 1 puan iyi mi, kötü mü onu ilerleyen haftalarda değerlendireceğiz. ligi 30 puanla bitirmek istiyoruz" dedi.
olcay da ilk yarı kötü oynamadıklarını, ancak maça biraz durgun başladıklarını söyledi. olcay, "ikinci yarıda hep biz oynadık. 20 dereceden eksi 20 dereceye geldik, bu bizi olumsuz etkiledi" diye konuştu.
beşiktaş bu sezon ilk kez kullandığı kırmızı forması ile 8 lig maçına çıktı. beşiktaş bu 8 lig maçında da yenilmedi.
son 8 haftada kırmızı forma ile 5 galibiyet 3 beraberlik alan ve 18 puan toplayan beşiktaş 22 gol atıp 12 gol yedi. en son 7. haftada fenerbahçe karşısında 3-0 kaybeden beşiktaş beyaz forma-siyah şort ile sahaya çıkmıştı.
beşiktaş ilk 8 hafta ise 2 galibiyet 3 beraberlik 3 yenilgi almış ve 9 puan toplamıştı. beşiktaş ilk 8 haftada 13 gol atıp kalesinde 12 gol görmüştü. beşiktaş ilk 8 haftada 6 kez beyaz forma, 2 kez çubuklu siyah-beyaz forma ile mücadele etmişti.
ankara emniyet bir kere daha provakatör taraftarları korudu! mehmet ali çetinkaya 16/12/2012 mehmetalicetinkaya.com
15 aralık cumartesi günü, ankara 19 mayıs stadında oynanan gençlerbirliği – beşiktaş maçında, “gelenek” bozulmadı ve bir kere daha “nasılsa gençlerbirliği taraftarları bir şey yapmaz!” diyen 50 kadar provakatör beşiktaş taraftarı, gençlerbirliği’ne ayrılan maraton tribününe giriş yaptı.
(bu adamların ellerindeki atkılarla, üzerlerindeki formalarla 3 tane güvenlik şeridinden nasıl geçtikleri ve içeri girdikleri apayrı bir olay. lütfen bu sezonki gençlerbirliği – galatasaray maçında yazdıklarıma bir göz atın…)
ardından, alışıldığı gibi beşiktaş kale arkasına en yakın yerdeki polis kordonunda toplandılar. tezahüratlar atıp prokovatif eylemlerine başladılar. amaçları kapıların açılması ve beşiktaş kale arkasına geçmekti. çünkü bundan önceki yıllarda da sergiledikleri bu çirkin hareketin mükâfatını almışlardı. emniyetten bu kıyağı “bir kerecik” daha yapmasını istediler.
bu arada gençlerbirlikli taraftarlar, bir yandan tezahüratlarla yaşananları protesto ediyor, bir yandan da polise, “bu adamların” dışarıya çıkartılarak, yaşanan rezaletin engellenmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorlardı. fakat bunlar, her zaman olduğu gibi emniyetin umurunda bile olmadı.
bunun üzerine, sabırları taşan bazı kırmızı-siyahlı taraftarlar beşiktaşlıların üzerine yürümek istedi. polis “gereken önemli hızlıca alıp” beşiktaş’ın provakatör seyircisini korumayı seçti ve coplarını “onların anlayacağı dilde” haklarını savunmaya çalışan gençlerbirliklilere salladı…
böylece ankara emniyet’i provakatör taraftarların, gençlerbirliklilerin iyi niyetine bir kere daha küfretmesine “destek” verdi. onları hiç içeri almayarak ya da gözden kaçanları anında dışarı çıkartarak cezalandırmak yerine bir kere mükafatlandırdı!
dün, dünyanın ve türkiye’nin hiçbir stadında yaşanmayacak ve yaşanırsa “kan çıkacak” bu skandal zincirine bir yenisi daha eklendi.
neden?
çünkü gençlerbirliği taraftarı küfretmez!
neden?
çünkü gençlerbirliği taraftarı kavga etmez!
neden?
çünkü gençlerbirliği taraftarı saygılıdır!
siz zorlamaya devam edin, ankaralı provakatör beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray taraftarları! bakalım gençlerbirliklilerin sabrı ne zaman taşacak…
i don't really understand genclerbirligi. some matches we stand up, like last night, and others we just stay asleep. weird.
genclerbirligi 1 - 1 besiktas
it's that time of year again. the time of goodwill, pretending to like everyone and of course, over indulgence. so for me it was christmas drinks, then put on lots and lots of warm clothes and then little oz kanka and myself jumped into a taxi and off to the stadium.
anatolian emre and @spinesideburn got into the stadium just a few minutes after us and despite the fact that maraton was packed we managed to get standing spots quite close to each other. one other attendee tonight was little oz kanka's mate tom. his older brother supports besiktas and so his old man got them all tickets for the besiktas kapali section. tom has vowed though that he will continue to support gencler.
it happens time and time again but there were a whole heap of besiktas supporters in our section. while i guess that quite a few of them were season ticket holders there were also quite a few who had bought tickets. i know because the bloke in front of me at the gate was one of them. as soon as they got into the stadium they hung around near the locked gate between maraton and saatli demanding to be let into the besiktas section. the cops weren't going to do it and during the match itself they even made a small charge at gencler supporters. that's right, the cops charged our guys not the people who shouldn't have been there in the first place.
if they had even half a brain the cops would have simply rounded up the besiktas supporters and kicked them out. but no, that would be too logical.
onto the football and gencler came out in an attacking mood. petkovic, jimmy and lekic had a good start and if azo had been a bit more precise with some of his passes i reckon lekic could have had a couple. all the attacks in the first few minutes were ours and, unlike during so many other matches against "lesser" teams, we were forcing the besiktas keeper into making saves.
the pressure paid off and we scored yet another goal from a set piece. azo took a free kick from the left about half way into their half. he sent it into the box and seemingly over everyone except for ante kulusic who came flying in and booted it in.
the stadium roared and the istanbul cocuklari were quiet for the first time.
we kept up the attack but it was besiktas who scored after a very unlucky deflection off one of our players. ouch.
and then we had what i thought was a very decent penalty appeal turned down when hursut was pushed over in the box. then another one turned down when they handballed in the box. the refereeing has been absolutely awful in the last few months or so and this was yet another example.
half-time 1-1.
second half and er.... it was besiktas all the way. between minute 45 and 70 i doubt we even had the ball. this wasn't because we were playing badly just that besiktas were brilliant. some wonderful passing and if it wasn't for some good saves by ramazan as well as some god awful shots from point blank, i reckon we could have lost it 3-1. still, it was fun singing out in unison "gerizekalı" at the unlucky player who had missed.
last few minutes though we came back in and their keeper saved 'em. all the front guys were playing brilliantly but somehow or other the ball didn't go into the net. after three minutes of extra time the referee blew it up with us having the ball on the edge of the box. i know that the laws state that the game should end at the end of time, no matter where the ball is, but that is a law that is broken every single match! once again the decisions just weren't going our way.
a draw against besiktas is a good result and despite the cold it was a great game.
ayrıcalık değil, biraz saygı istiyoruz! 17.12.2012 alkaralar.com
iyi niyetli olmak, naif olmak, centilmen olmak ile, tüm bu güzel özelliklerin suistimal edilmesine tepkisiz kalmak ayrı şeylerdir! alkaralar olarak, yıllardır “bunlar zaten centilmen dokunmazlar bize” düşüncesi ile bizim tribünümüze giren misafir takım (biz henüz “rakip takım” deyişine geçiş yapmadık) taraftarlarına, buna izin veren gençlerbirliği kulübü yönetimine ve emniyet görevlilerine söyleyecek laflarımız var!
istanbul takımı taraftarları ve emniyet güçlerinin, içinde bulundukları sahte ve ötekileştirici evrenlerinden ötürü bu yazıda bahsedilen noktalar üzerine düşünmeyeceklerini biliyoruz. fakat renklerine, geleneğine, formasına, geçmişine sahip çıktığımız kulübümüzün bu çağrıya bir kulak vereceğine dair inancımızı hala koruyoruz!
1. 15 aralık 2012 cumartesi günü saat 19:00’da ankara 19 mayıs stadı’nda oynadığımız beşiktaş maçımız, her seferinde olduğu gibi bizleri sahadaki futbolla ilgilenmek yerine, gençlerbirliği taraftarlarına ayrılmış maraton tribününe girmiş beşiktaş taraftarları ve onları “korumayı” görev edinmiş polislerle uğraşmak zorunda bıraktı. öyle ki, yıllar önce gençlerbirliği teknik direktörlük görevini yürüttüğü sırada, mısırlı futbolcumuz el saka’yı kastederek “taraftar beni bir arap’a tercih etti” sözleriyle ırkçılık yapan samet aybaba’ya bu sözlerini hatırlatma fırsatımız bile olmadı!
bahsi geçen maçta kulübümüz beşiktaş taraftarları için kapalı tribünün yarısını ve saatli tribününün tamamını ayırmıştı! yani ayırması gerekenin neredeyse 7-8 katı kadar koltuk! (kulübün bizleri kendi yurdumuzda sürgünmüşüz gibi hissettiren bu politikası ayrı bir eleştiri konusu elbette.) tüm bunlara rağmen, beşiktaş taraftarının, yukarıda da belirttiğimiz “gençler taraftarı centilmendir bizlere bir şey yapmazlar” anlayışıyla maraton tribününe atkıları ve formalarıyla girmeleri tek kelimeyle terbiyesizliktir!
istanbul takımı taraftarları, aynı hareketi türkiye liglerinde herhangi bir takımın tribününde yapmaları halinde nasıl bir tepkiyle karşılaşacaklarını ya da bizlerin beşiktaş kapalı tribününde formalarımızla maç izlemeye çalıştığımız takdirde can güvenliğimizin ne olacağını tahmin edebilirler.
2. gelelim güvenlik görevlilerine! sizler de biliyorsunuz ki son yıllarda ankara’da gerçekleştirilmek istenen sayısız demokratik eyleme “provokasyon olacağı yönündeki istihbaratlar üzerine” bahanesiyle izin verilmiyor. kafalarınız böylesine akıllıca (!) “önleyici tedbirler”e çalışırken, nasıl oluyor da misafir takım taraftarlarının, ev sahibi takım tribünlerinde kalmasına izin verebiliyorsunuz? üstüne üstlük bu kitlenin gençlerbirliği’ne, ankara’ya ve bizlere arka arkaya sıraladığı sayısız küfürler karşısında kayıtsız kalarak! üstüne üstlük, üniformalarınız ve coplarınızdan aldığınız sahte gücünüzü, tepkisini dile getirmeye çalışan gençlerbirliği taraftarları üzerinde kullanarak! ve yine üstüne üstlük, sizleri görevinizi yapmaya, yani o kişileri dışarı çıkarmaya davet eden gençlerbirliği taraftarlarına, “siz nasıl gençlerbirliği taraftarısınız?” diyerek ahkam kesme ve taraftarlık öğretme saygısızlığında bulunarak!
gençlerbirliği taraftarının her geçen yıl artan tepkisinin ve artan gerilimin sonucunda, tribünde birinin başına bir şey geldikten sonra mı görevinizi yapmaya başlayacaksınız? peki ileride yaşanması muhtemel acı bir olay karşısında sorumluluğu üstlenebilecek misiniz?
3. ve gelelim en kritik noktaya! polislerin ağzından çıkan ilk cümle şuydu: “sizin kulüp yönetiminiz izin vermese zaten bu adamlar burada oturamaz!”
maçtan önce gerçekleştirilen güvenlik toplantısıyla ilgili bilgilerimiz elbette duyumlardan oluşuyor. yönetimin, bu toplantıda maraton tribününe beşiktaşlı taraftarların alınmasında sıkıntı olmadığını belirttiğini “duyduk.” eğer bu duyumumuz doğru ise, derhal bu toplantıya katılan ya da bu kararın alınmasında rol oynayan her kim ise (ilhan cavcav dahil olmak üzere) alkaralar olarak istifa etmesini istiyoruz. kulüp istediği kadar reklam, halkla ilişkiler çalışmaları ve taraftar odaklı politikalar üretebilir, ama cumartesi günü bu renklere gönül vermiş taraftarların bu zulmü yaşamasının müsebbibi kulüp ise, bu politikaların hiçbirimizin gözünde değeri kalmamıştır.
eğer bu duyum yanlış ise ve cumartesi günü yaşananlar emniyet güçlerinin tasarrufunda ya da dayatmasıyla gerçekleşmiş bir durum ise, bu kez de kulübümüzün böylesine sessiz sakin olup bitenleri izliyor oluşuna tepkisiz kalmamız mümkün olamaz. bu durumda, kulübümüzden yetkili kurumlar düzeyinde gerekli girişimlerde bulunmasını, bu tip bir rezaletin yeniden yaşanmasına engel olmasını talep etmek, bu kulübün asıl sahipleri olan taraftarlar olarak en demokratik hakkımızdır! bu girişimler geçmişte sonuçsuz kalmış ve gelecekte de sonuçsuz kalacak olabilir. ancak kulüp tarafından resmi ağızlardan yapılacak bir açıklama, en azından, kulübümüzün, kasaya giren maç hasılatından önce, kendi taraftarının taşıdığı kaygıları paylaştığını göstermesi açısından kıymetli olacaktır.
istanbul takımı taraftarları ve emniyet güçlerinin, içinde bulundukları sahte ve ötekileştirici evrenlerinden ötürü bu yazıda bahsedilen noktalar üzerine düşünmeyeceklerini biliyoruz. fakat renklerine, geleneğine, formasına, geçmişine sahip çıktığımız kulübümüzün bu çağrıya bir kulak vereceğine dair inancımızı hala koruyoruz!
maçtan önceki akşam almanya’dan beklediğim kargo geldi. içerisinde deniz naki’nin 2011-12 sezonunda giydiği kırmızı-kahverengi çubuklu st. pauli forması ( http://formalarim.blogspo...niz-naki-23-st-pauli.html) vardı. sevindirik oldum.
maç sabahı ömer abimin telefonu ile uyandım. yiğenim alperen ile annemlere kahvaltıya gidiyorlardı ve beni de geçerken alabileceklerini söylediler. eklendim ve kahvaltıya gittik.
güzel bir kahvaltının ardından abim ve oğlu ile dolaşarak bana gitmeye karar verdik. boyunlarımızdaki gençlerbirliği atkıları ile önce esat’tan tunalı’ya, oradan da seğmenlere gittik. bir süre parkta oturup çene çalarken ömer abim, arabadan dolayı uzun yıllardır bu kadar yürümediğini anlatıyordu. bir süre dinlendikten sonra evime doğru yol aldık. bir şeyler izledik yemek yedik, üzerime st. pauli formasını giydim ve saat 17’de kuğuluya doğru yola çıktık. kısa bir süre sonra havanın oldukça soğuduğuna şahit oluyorduk.
10 dakika sonra kuğuluda bizi bekleyen pınar’ı “buz kalıbına dönmüş” olarak bulduk. taksiye atladık, kızılay’da trafk olduğuna ilk kez sevindik çünkü içimiz ısınıyordu!
stadın rüzgarlı girişine geldiğimizde sat 17:40 idi ve ali amcam, bülent gürsoy ve tanıl bora ile randevulaştığımız saate 20 dakika vardı. pınar ve cengiz abi ile biraz laklak ettik ve akabinde önce 2 yıldır maçlara gelmeyen ankaragüçlü ali amcam ve tanıl abi ile buluştuk. bu arada, 3-4 yıldır gençlerbirliği maçına gitme planı yaptığımız eskişehirsporlu arkadaşım bülent gürsoy aradı ve “benim yolum uzun siz girin ben sizi içeride bulurum” diyordu.
stada girdiğimizde maratondan beşiktaş kale arkasına açılan kapıda beşiktaşlılar birikmiş, polisten bir kıyak daha bekliyorlardı. sinir bozucu anlarımız da başlıyordu: ankara emniyet bir kere daha provakatör taraftarları korudu! (lütfen okuyun: http://macanilari.com/get...d=201220131604&aid=128010)
Maçtan önce kadroda zec’i göremeyince şaşırmıştı. ama içimden bir his bu maçı kazabileceğimizi söylüyordu. son haftalarda yaşanan puan kayıpları ve türkiye kupasından elenmenin ardından “bu maçı da kaybederse gönderilir” denilen fuat çapa bilindik bir kadroyu sahaya sürüyordu. maçın başından itibaren sergilenen arzulu oyun bir anda iştahımızı kabarttı. birkaç net pozisyon kaçırdıktan sonra 19. dakikada kullanılan serbest vuruştan önce “ante!” dedim. şans bu ya! top herkesi geçip ante’nin dokunuşu ile filelere gittiğinde herkes “goool” diye bağırırken ben “söylemiştim! söylemiştim!” diye bağırıyordum!
ardından beklenildiği üzere hakemden ince ayarlar gelmeye başladı. ufak ufak olmayan fauller şunlar bunlar derken 35’de olcay’ın şutunun yerdeki gençlerbirlikliye çarpması ve ramazanın kontrpiyede kalması ile skora denge geldi.
devre arasında bülent ile bol bol hakemleri, gençlerbirliği tribününe giren ve polisin arkasına saklanarak “bize sallayan” (bugün) beşiktaşlıları (ama gs ve fblilerinde aynısını yaptığını), eskişehirspor’u konuştuk.
bülent’in bahsi geçen beşiktaşlılar için tepkisi netti: bizim tribünde (ya da herhangi bir tribünde) olsa şimdiye kan çıkmıştı!
ikinci yarıya bizim takım uyuyarak başladı. beşiktaş arka arkaya inanılmaz pozisyonlar kaçırırken bizler sadece golün geleceği anı bekliyorduk!
sonradan toparlanmaya ve atak yapmaya başladık. karşılıklı pozisyonlarla maç sürdü gitti. 70’lerde yeni bir kana ihtiyacımız olduğu açıkça görülüyordu. fakat fuat çapa oyuna hiçbir şekilde müdahele etmedi. taa ki 86. dakikaya kadar. maçın bitmesine 4 dakika kala yapılan müdahaleye şaşırdık. çünkü 1,5 yıldır bizim takımı çalıştıran çapa’nın ilk kez bu kadar temkinli olduğunu görüyorduk. sanki kafasında, “aman şu maçı kaybetmeyelim de işimizden olmayalım” düşüncesi vardı! oysa bizim bildiğimiz çapa, karşısında bu kadar beceriksiz bir beşiktaş varken sahadan ne olursa olsun galibiyetle ayrılmak için çabalardı!
kısacası maç öncesinde teknik direktörümüz üzerinde kurulan baskı meyvesini vermişti. maç 1-1 bitti.
maçın adamı bana göre çok kritik 3-4 müdahalede bulunan özgür ileri idi. zaten maçtan sonra tüm gençlerbirliği tribünü takımı alkışladıktan sonra tek bir ağızdan “özgür! özgür!” diye tempo tutuyordu!
stadyumdan çıkarken bülent, "iade-i ziyareti eskişehir atatürk'te bir eses maçını beraber izleyerek yapalım" önerisine, "baharda! neden olmasın" diyordum...
ardından erdem'in (aka zeynel soyuer) doğum gününü kutlamak için sakarya'ya geçtik. gecenin ilk saatlerinde hatunlardan yedeğimiz fırçaya kadar tek konu haliyle tribünde yaşanan gerginlik ve maçtı!..
gencler.org ve macanilari.com'dan mehmet ali çetinkaya ile gençlerbirliği-beşiktaş maçına gitmek için sözleşmiştik. saat 18.00'de rüzgarlı kapısında buluşacağız. saat 17:30 oldu. işlerimi bitiremedim ama artık yola çıkmam lazım. arabaya atladım, istikamet 19 mayıs. ne zaman 19 mayıs'a gitsem kuralları değişiyordu. m.ali'yi aradım, "arabayla geliyorum, içeride park yeri sorun olur mu? diye sordum. "olur" dedi. ama bir kere arabayı almıştık, yapacak bir şey yok. 15 dk'lık yolu 45 dk'da alıp, gar önüne geldim. (sakın kimse ankara'da da trafik mi var canım demesin, alırım ayağımın altına) m.ali'yi tekrar aradım. "siz beni beklemeyin içeride buluşuruz."
park yeri arıyorum. gar otoparkı dolu. döndüm, stadın etrafında boş bir yer arıyorum. kaldırımlar bile dolu. çaresizlikten, arabayla eve gideyim, arabayı bırakayım, taksiye atlayım geleyim diye düşündüm. insanlar arabalarını yandaki ankara arena'nın boş otoparkına bırakıp, 2 metrelik demirleri tırmanıp, stad tarafına geçme işine girmişler ama gözüm yemedi. 20 yaş genç olsam belki ben de aynısını yapabilirdim. saat 18.30 oldu. ben hala stadın etrafında tur atıyorum, park yeri arıyorum. 19 mayıs'ın giriş kapısındaki otopark için şansımı deneyim dedim. kapatmışlar.
güvenlik görevlisine sordum. -memur bey neden otopark kapalı. -maç nedeniyle kapalı efendim.
arkadaş, bir insan evladı stadyuma ne zaman gelir? maç olduğunda gelir. peki maç olduğunda otopark kapanır mı yoksa açılır mı? açılır. ulan niye kapattınız o zaman?
tam karar verdim, eve dönüp arabayı bırakıp tekrar geleceğim, yol kenarında bir boşluk bulup arabayı bıraktım. artık trafik gelip çekermiş, ceza kesermiş umurumda değil.
hızlı adımlarla stada doğru yol alıyorum. yöneldiğim kapıdaki memur, "diğer taraftan" dedi. olur diğer taraftan geçeriz. basit bir üst aramasından sonra içeri, stadyum sınırlarına girdim. 50 metre ileride bir arama noktası daha var. -biletinizi göreyim. -bilet almaya gidiyorum zaten. -biletiniz olmadan geçemezsiniz. -arkadaş buradan geçemezsem, nasıl bilet alacağımı söyler misin. -stadın etrafını dolaşacaksınız.
var ya, polis molis dinlemeyeceğim, tam dalmak üzereyim. -bak kardeşim, otoparkı kapatmışsınız, 1 saattir park yeri bulacağım diye, stadı ve tüm ulus'u arabayla tavaf ediyorum. şimdi de yürüyerek mi tavaf edeceğim. derken, diğeri ya halime acıdı ya da olay çıkmasın diye, "geç geç" dedi.
neyse maraton önüne geldik. kapılardan birinin arkasında sıraya durdum ama diğer yandan da hala söyleniyorum. kuyruk uzun olunca, öndeki ve arkadakiyle muhabbet açılıyor. sordum. -buradan bilet alıp girebiliyor muyuz? elinde gençler kombinesi olan arkadaş dedi ki; -evet evet buradan alabilirsin. -her geldiğimde uygulama farklı oluyor da, eğer başka bir yerden alınıyorsa, boşuna kuyrukta beklemeyeyim. -yok yok buradan alırsın.
elinde kombine olunca, arkadaşı müdavim sandık. 10 dk sonra sıra bana geldi. baktım bilet satış yeri yok. sadece geçiş. aslında "buradan satılıyor" diyen arkadaşın kombinesi alıp, o arkadaşı bilet almaya göndermek gerekirdi ama maç başlamak üzere. "ben sana demedim mi" diyerek koşa koşa bilet almaya gittim. bilet kuyruğuna girdik.
-abi 1 liran var mı? -ne yapcan lan 1 lirayı? -maça gircez abi. -çalışıyor musun? -iş yok abi.
aslında bunu meslek yapmış haberi yok. -verdim canım tüm bozuklukları arkadaki arkadaşa. -abi n'olur 1 lira yok mu ya.
sinirlerim tepemde, inanılmaz bir soğuk var ama ben terliyorum. bileti koydum cebime, adımlar hızlandı, üçüncü polis kontrol noktasından geçmek üzereyim. ellerimi iki yana açıp, bir polisin karşısına geçtim. polis memuru ne dese beğenirsiniz; -hoşgeldiniz.
şoktayım. adama baktım, harbiden polis. "hoşgeldiniz" dedi bana. inanamıyorum. şaşırmak için bile vakit yok. dumur vaziyette stad kapısına yöneldim. tekrar kuyruğa girdim. çevreme bakıyorum, beşiktaşlı taraftarlar da benimle aynı kuyrukta. ulan dedim, yanlış kapıda mı bekliyoruz, yine mi kuyruktan çıkacağız. bilete baktım, kapı numarası 10-11 yazıyor. 11 nolu kapıda kuyruktayım. ehh o zaman doğrudur dedim. iyi de beşiktaşlılar neden kuyrukta o zaman? içeri girdim. ama ben gençler tarafına mı girdim emin değilim. sonra anladım ki, sol taraf gençler, sağ taraf beşiktaş taraftarı. "allahım sana geliyorum, bu nasıl bir güvenlik anlayışı" diye diye, m.ali'nin yanına gittim. buluşma saatimizden tam 1 saat gecikmiştim. kız olsam, benden ayrılırdı, "seninle evlenilir mi" derdi :) en azından başlama düdüğünü görmenin hazzıyla maçı seyretmeye başladık.
özetle evden çıkıp, maça girmem 1,5 saat sürmüştü. bunun nedeni ankara emniyeti'nin aldığı önlemlerdi. kendilerine göre haklı gerekçeleri vardı. ankaragücü ile beşiktaş taraftarı arasındaki gerginliği bilmeyen yoktur. iyi de, gerçekten önlem almak istiyorlarsa, o akşam bir araya gelmemesi gereken iki taraftar grubunu, nasıl olur da aynı tribüne sokabilirler? hiçbir izahı yok bunun. dışarıda, olay çıkmasın, iki taraftar grubu karşı karşıya gelmesin diye, maçı izlemeye gelen herkese, ayırt etmeksizin her türlü zorluğu çıkart, sonra tribünde yan yana oturt. neyin kafası şimdi bu.
yıllardır gençlerbirliği taraftarlarıyla birlikte maçlar izledim. gençlerbirliği taraftarı gerçekten küfür etmiyor, ettirmiyor. gençlerbirliği taraftarı gerçekten saygıdeğer insanlar topluluğu. gençlerbirliği taraftarı gerçekten de bu ligin üzerinde bir kültür yapısına sahip. ama sen bu adamlar efendidir, ses çıkarmazlar diye, onların tribünlerine adam alırsan, bu iyi niyeti suistimalden başka birşey değildir.
kapalı tribünde konuşulanlar geldi kulağıma. buna cavcav izin vermiş diye. evet cavcav, oradan 3 kuruş fazla kazanayım diye buna izin verecek altyapıya sahiptir ama gerçekten buna izin vermiş olamaz diye düşünüyorum. en azından böyle olmasını diliyorum. ama emniyet nasıl buna göz yumar? cavcav'ın tamam demesiyle olacak iş değil ki.
sonuçta bir grup, maçı bıraktı, taarruza geçti. maksat oraya gidip, misafir taraftarları (onlar rakip demiyor, hay sizin kibarlığınıza e mi) dışarı atmak gibi yapmak. gibi diyorum çünkü tepkisiz kalmadıklarını göstermek istiyorlar. mesele beşiktaş taraftarı da değil. fb, gs ve ts maçlarında da aynısı oluyormuş. ve gençler taraftarı artık bu işten rahatsız. "ses çıkarmıyoruz diye oluyor bunlar" şeklinde düşünüyorlar. bu iş hem maratondaki gençler taraftarı hem de, maratonun yanında konuşlanan, kombineli başka takım taraftarları için de sakıncalı bir durum. ankara emniyeti'nin bu konuya sağlıklı bir çözüm bulması gerekiyor. federasyonun gerekli uyarıları yapması gerekiyor. gençlerbirliği kulübünü yönetenlerin, taraftarlarının haklarına sahip çıkıyor olmaları gerekiyor.
bu ülkede futbolsever kalmak zor. bu ülkede medeni bir şekilde maça gidip, efendi gibi futbol maçı izlemeniz mümkün değil. ne kulüpler, ne emniyet, ne tff, futbolsever kesimin layıkıyla bir maça gitmesini sağlayacak imkanları hazırlayamıyor.
işin açıkcası, şöyle bir taraftar topluluğunu dahi şiddetin içine çeken bir anlayışla yönetiliyoruz. büyük bir karadelik var. çekim gücü muazzam. eğer gençler taraftarını dahi bu karadeliğe çekmeye zorluyorsak, bizi elimizden tutup kim çıkaracak oralardan. soru bu, cevabını yetkililer versin.
tamam adamlar efendiler, güzel çocuklar, okumuşlar, bilgi, görgü hepsi var ama içlerinden yavaş yavaş bu işe başkaldıranlar olduğunu da görmüyor değiliz. "hepimiz orospu çocuğuyuz" diye grup bile kurulmuş durumda. ayağınızı denk alın, benden söylemesi :)
evet, bir futbol maçı izlemek için çok çile çektim ama öyle bir adamın elini sıktım ki, hepsine değdi. o da bende saklı kalsın.