tribünlerin yarısı siyah-beyaz, yarısı da sarı-kırmızılıydı. bir yanda arif, şenol, birol, nazmi, ahmet, münir, necmi'li kadrosuyla beşiktaş... diğer yanda turgay, ismail, candemir, ergun, suat, metin'li kadrosuyla ligin iddialı takımı, liderin takipçisi galatasaray...
ve sonuç: beşiktaş:1 - galatasaray:0. evet. siyah-beyazlı takım bir engeli daha aşmış, nazmi'nin ilk yarının sonlarında attığı golle rakibini yıkmıştı.
saat 14.15 de başlayacak maçta milli ligin iki namaglüp takımı müsavt şanslara malik
milli ligin ilk dev maçı bugün mithatpasa stadında laat 14.15 te beşiktaş - galatasaray arasında oynanacaktır.
şampiyonluğun en kuvvetli namzetlerinden ikisini karşı karşıya getiren bu müsabaka, millî ligde ilk devre liderini de tâyin etmesi bakımından ayrı bir ehemmiyet taşımaktadır.
takımlar bu sebeple karşılaşmaya ciddi şekilde hazırlanabilmek için kampa girmişlerdir. beşiktaş geçtiğimiz hafta izmirspor'u güçlükle 1-0 mağlûp ettikten sonra karşıyaka karlısında 6-0 gibi açık farklı bir galibiyetle ayrılmıştır. galatasaray'ın ankara'dan 1 puan kayıpla dönmesi ve bâzı elemanlarının sakatlanması büyük maç arifesinde beşiktaşlı taraftarlara ümit vermiştir. ama büyük maç havası içersinde böyle bir mukayesenin galatasaray - beşiktaş mücadelesinden evvel bir kıymet ifade etmediği hesaplanmalıdır. nitekim senelerdir iki rakip daima kuvvetli ve zayıf taraflarına rağmen sahalarda çekişmiş ve tahminleri açık düşürmüşlerdir. filhakika galatasaray, ankara'dan başarılı bir bilanço ile dönmemiştir. puan kaybetmiştir, normal tertibini bulamamıştır. ancak bunlar sarı - kırmızdı takımın bugün için beşiktaş'tan zayıf olduğu kanaatini ortaya çıkarmamalıdır. netice olarak her iki takım sahada alışılmış tempolariyle neticeyi almaya çalışacaklardır.
ve müsavi şekilde şansa sahiptirler. bir değişiklik olmadığı takdirde takımlar *«:sahaya şu tertipleriyle çıkacaklardır:
bu maçtan önce her iki kulübün b takımları husisi bir karşılaşma yapacaktır. evvelki gün bir toplantı yapan fenerbahçe, galatsaray ve beşiktaş temsilcileri kendi aralarında yapacakları milli lig maçlarından evvel b takımlarının karşılaştırmayı karar*laştırmışlardır. buna göre b takımları arasında üçlü bir turnua tertiplenmiş olup, turnua şampiyonu için bir de kupa konmuştur.
bugün yapılacak galatasaray - beşiktaş b takımları maçının muhtemel kadrosu şöyledir;
galatasaray: sedat - önder, k. uğur - ismet, dursun, nuri - zühtü, cengiz, tayyar, reşat, erdinç.
g. sarayı 1-0 mağlûp eden beşiktaş milli lig lideri
rakiplerini maç boyunca baskı altında tutan siyah-beyaz'lılar farklı galip gelebilirlerdi
namık sevik
mahşeri bir ka1abalık... mithatpaşa stadında iğne atılsa yere düşmeyecek... fenerbahçe - nice maçı doğrusu milli ligin liderliğini tâyin edecek olan bu maçın heyecanını yenememişti.
stadın dahili hoparlörü biraz sonra sahaya çıkacak olan takımların tertiplerini veriyor. galatasaray takımında mühim bir değişiklik yok. yalnız sakatlanan turgay'ın takımda tekrar yer aldığını seyircilerin öğrenmesi bir anda kapalı tribünün sağ tarafından «cim bom bom» seslerinin yükselmesine vesile teşkil ediyor. sıra beşiktaşta... siyah-beyazlı takımda da bir değişiklik yok. spiker devam ediyor: arif, nazmi, şenol, birol... korkunç bir gürültü ve gooool... taraflar böyle bağırıyor. bu ses o kadar gür ve o kadar şiddetli ki... nazmi'nin attığı galbiyet golü dahi bu derece şiddetli bir akis yaratmıyor.
siyah-beyazlı taraftarlar ilk bakışta belli oluyor ki genç tecrübesiz ve milli ligde ilk büyük maçı yapacak olan takımlarına güveniyorlar. bu candan teşvik ve tezahüratın başka bir mânası olamaz. doğruyu söylemek icabederse dünkü başarı ve güzel futbolde, muvaffakiyet hissesi şu veya bu oyuncunun değil, siyah-beyazlı takımın ve onu ahenkli şekilde teşvik eden seyircisinindi.
evet, beşiktaş oyuna bir fırtına süratiyle başlıyor. bu her an dönmesi beklenen bir fırtına. o toytuk, o tecrübesizlik damgası yok mu? ha simdi duracak, rakibine boyun eğecek, çözülecek, dağılacak diye beklenip duruyor. fakat ne gezer, gel gör ki beşiktaş baba hakkı'ların, kemal'lerin, şeref'lerin, şükrü'lerin beşiktaşı olmuş... müdafaa rakip ofansı üzerime çekiyor, uzun derinleme paslarla bir anda kontratağa geçiveriyor... kaç defa, kaç defalar. adele sakatlığından muzdarip turgay o beşiktaşın kafiye ile bağıran nazmi - birol - şenol'dan müteşşekkil üç ıortasıyla burun buruna kalacak, ya topu çelecek ya kruşun gibi sütlerin çok az bir farkla direklerin dibinden dışarıya çıkışını seyredecekti. bu bütün maç boyunca böyle devam etti. dağılan beşiktaş değil galatasaray oldu. büyük transfelerin şöhretlerin yer aldığı galatasaray... hakikat odur ki sarı-kırmızılı takım son senelerde rakibine bu derece mahkum olmamış. ve hakikat odur ki siyah-beyazlı kulüp yaratmak istediği reformu yapmış ve dâvayı kazanmıştır. fakat yine de kaydedelim ki beşiktaş henüz istenen kıvam bulamamıştır. takımda aksayan ve gedik veren yerler mevcuttur. büyük reformu yapanlardan ufak revizyonları ihmal etmeleri beklenemez.
siyah-beyazlı takım artık raya girmiştir. gideceği istikamet bellidir. ve takdir edilen husus da futbolcuların ve idarecilerin müştereken, bu hedefe doğru yol almayı gaye edinmiş olmalarıdır.
ya galatasaray?
gerçi sarı-kırmızı takım son haftalarda hiç de iyi bir durum ararzetmiyordu. ankara maçları ondan evvel istanbuldaki karşılaşmalar birer alarm çanı mahiyetindeydi. ama nedense en ufak bir tedbir alınmamış ve takım «kendi haline» terkedilmişti. artık o sahada netice ne olursa olsun hırsla mücadele eden mağlubiyetten kurtulmanın ruhu içerisinde çırpınan takım değildi. bu havayı nasıl kaybetmişti? bu sualin cevabını biz mesullere bırakmak isteriz. müdafaadan bağlayarak hücum hattına kadar galatasaraylı futbolculara yıldız vermek için kendimizi bir hayli zorladık. turgay sakat olduğu için onu yediği golde uzun boylu tenkid etmeueceğiz. ama vazife yaoan ergun, ismail ve erol'un dışında kalanlar... yook, galatasaray bu değildir ve galatasaray takımında futbol oynamanın bir baremi vardır. bu yokluk içerisindeki galatasaraydan dün bir barlık beklemek lüzumsuz bir gayret olacaktı. nitekim, aldıkları netice ve futbolcuların yıldız baremindeki dereceleri bu hükmü tevide kafi gelmiştir. kanaatimizce galatasarayın da kısa zamanda halletmeye mecbur olduğu büyük davalar bulunmaktadır.
büyük maç başlıyor
daha birinci dakikanın dolduğu bir sırada saim'in bir ters vuruşu az kalsın galatasaray ağlarında neticeleniyord. bereket versin ki turgay topu takip eecek ve falsolu şutu ancak yumrukla taca çıkarabilecekti. ilk başlangıç sarı-kırmızılı takım için fena. beşiktaş için umid vericiydi. nitekim siyah-beyazlıların oyuna hemen hâkim oldukları ve hızlı bir tempo ile tam 15 inci dakikaya kadar bu hâkimiyetlerini götürdüklerine şahit olundu. bu arada nazmi'nin ileri bir pasını birol köşeye nişanlayacak fakat top bir talih eseri direğin dibinden dışarı çıakcaktı.
ama beşiktaş bir defa maça asılmıştı. oyunu sürüklüyor ve gol arıyordu. işte 44'üncü dakika münür'üğn ortaladığı bir topa şenol ceza sahası içinde güzel bir rövaşata atıyordu. turgay kaleden çıkmıştı. müdafilerden seken topa nazmi ani bir dalışla hakim oldu ve plase bir vuruşla topu turgayın koltuğunun altından ağlara bıraktı. işte bu anda staddaki manzara görülmeye değerdi. korkunç tezahürat ve siyah-beyaz çok yaşa sesleri arasında herkesin devrenin bittiğini ilân eden düdüğü güç duyulabildi.
beşiktaş devreryi mutlak bir hâkimiyet altında bitirmişti. fakat siyah - beyazlı takımın 45 dakikalık zaman içerisinde yaptığı bundan ibaret değildi.
7 nci dakikada şenol'un kafa pasına nazmi'nin attığı şaheser vole unutulmamalıydı. top yine kaderin bir cilvesi olarak boş kaleye girmeyecek ve ergun'un ayağından sekerek dışarıya fırlayacaktı. bu da beşiktaş fçin büyük bir talihsizlikti.
ikinci devrede
ikinci devrede siyah - beyazlılar galatasaray kalesini adeta şut yağmuruna tuttular. uzak yakın mesafede demeden ahmet'in, birol, şenol ve nazmi'nin savurdukları sütlerin dışarıya çıkışı için yine talihsizlik demek icabediyordu. işte bunlardan bir tanesi... tam 50 nci dakikada idi. küçük ahmet soldan kayarak uzun bir orta yapıyordu. arif fırlayacak, güzel bir kafa konduracak, ama top dışarıya kaçacaktı.
60 ıncı dakika: turgay, tuncayın ortasına çıkmıyor. şenol adeta bale yapar gibi kafayla, ayakla topa gelmeye çalışıyor. kale bomboş. dokunsa yüzde yüz gol olacak.
dakika 74: ahmet'in avt çizgisine kadar kayarak yaptığı gollük ortayı sakat turgay usta bir hareketle bloke ediyor.
dakika 75: nazminin bomba gibi bir şütü üst direğin dibinden avt.
dakika 78: beşiktaş bir golden daha oluyor. ahmet'in soldan yapmış olduğu ortaya arifin attığı çok şahane bir kafa şütü top turgay'ı da aşıyor, fakat direğe çarparak geri geliyor. bu hücum serisi maçın sonuna kadar da devam edecekti. burada bir sual akla gelebilir: bu sıralanan dakikalar, kaçan fırsatlar içerisinde hiç galatasaraya ait olan bir tek müsbet hareket yak mu? maçı seyretmeyenler için bu cevabı biz vermeyi uygun buluyoruz: yok. ne bir şüt. bir güzel pas, ne alkışlanmaya değer bir hareket... dün sahada var olan galatasaray takımı değil, sadece sarı-kırmızıların farklı mağlûbiyetten kurtaran şanstı.
bu sebeple galatasaray dün sahada netice olarak değil, fakat oyun bakımından hezimete uğradı...
nazmi, golünü anlatıyor: devredin son dakikası oynanıyordu. soldan münür'ün yaptığı faul atışıdnan şenol ters bir vuruşta topu altı pas üzerinde önüme düşürdü. ufak bir hamle ile topa hakim oldum. sağ ayağından sakat olan kıymetli kaleci turgay ilk hamlesini geç yapmıştı. bu gecikmeden istifade ederek ufak bir dokunuş ile topu turgay'ın koltuğu altından kaleye yuvarlıyarak takımıma çok kıymetli iki puanı kazandıran golü attım. neticeden arkadaşlarım gibi ben de memnunum. şüphesiz ki rakibimiz galatasaray bizim için büyük rakipti, maçtan önce arkadaşlarımla zora, zorla mücadele etmeğe karar vermiştik. nitekim metin'i zararsız halee getirmekle bu mücadeleyi başarı ile neticelendirdik.
bu, galatasaray için deg,ğil, beşiktaş bir imtihandı. çünkü, hiçbir kulübün profesyonel kadrosu beşiktaşınki kadar gençleşmemiş, bu derece ağır bir operasyona tabi tutulmamıştı.
yeni baştan bir takım kurup, sahaya çıkarmak ve sonra o takımı milli ligde iddialı hale getirmek... bu, hakikaten güç ve derin mesuliyeti olan bir işti.
siyah-beyazlı kulübe uzun seneler futbol sahalarında hizmetleri geçmiş eski şöhretler ne zaman «beşiktaş toparlandı mı?» sualiyle karşılaşsalar, ihtiyatı elden bıramadan şu cevabı veriyorlarıd: «daha değil, daha değil...» gerçekten de haklıydılar. kadronun futbol kudretini ölçebilmek için büyük rakiplere, büyük maçlara ihtiyacı vardı. belki beşiktaş kaybedecekti. ama bunun dahi hastalığın tedavisi bakımından faydası olacaktı. gayet iyi tarafları daha iyiye götürmek, zayıf noktaları tedavi etmek olduğuna göre... gerçi beşiktaş bu imtiyatlı beyanlara rağmen milli lige hızlı girmiş, 4-1'lik bir vefa galibiyetiyle resmi sezonu açmıştı. gençleştirilen kadro izmir ve ankaralıları kazançlı dönmüş, istanbulda karşılaşacağı rakipler karşısında vasatın üzerinde seyreden bir takım intibası bırakmıştı. kısaacsı iki beşiktaş vardı: birincisi dostluk paktında üç büyüklerin ismine hürmet edilen azası beşiktaş, ikincisi henüz endişeli devreden çıkmamış beşiktaş.
beşiktaş dün en çetin maçında galatasarayı yendi. beşktaş için, beşiktaş davası davası için mücadele edenlerindi bu galibiyet. sahaya imanla, azimle, renk aşkıyla çıkmıştı. bütün oyun boyunca galatasarayı ezici bir üstünlük altında tutan, iyi futbol oynayan, neticeye gitme hırsı içinde maçı süratlendiren beşiktaş, amatörtük devirlerimizin o «büyük takımı» beşiktaşı hatırlattı.
mücadele kuvvetini kaybetmek veya mağlûbiyete rıza göstermek... bu, sadece futbol takımlarını değil, cemiyetleri felakete sürükleyen zaafların başında gelir. türk futboluna eserler vermiş bir kulüp olarak beşiktaşın başarısını ele alıyoruz.
galatasaray karşısında elde edilen galibiyet bu cepheden tahlil edilmeli ve diğer kulüplere örnek olmalıdır. elbette beşiktaşta da profesyonellik vardır. fakat profesyonelliğin, muvaffakiyeti temin etmediğini yine dünkü galatasaray göstermiştir. daha iki sene evveline kadar «kaya» gibi sağlam ve aşılmaz bir ekip hüviyetinde görünen galatasaray, dün mücadele kudretini kazanmış bir beşiktaşa mağlûp olmuştur. halbuki galatasarayın şöhretleri fiat bakımından rakip takımdaki gençlerden çok, ama çok pahalıdır.
beşiktaşa uzun seneler hizmet etmiş eski şöhretler galatasaray maçından sonra eminiz ki şöyle bir sualle karşılaşacaklardır: «şampiyon olacağız değil mi?..» ve yine eminiz ki sual şöyle cevaplandırılacaktır: «daha değil, daha değil...»
maçtan sonra soyunma odalarına çekilen beşiktaşlı futbolcular, bir şampiyon namzedini mağlûp etmenin sevinç ve heyecanı içersinde titriyor. siyah - beyazlı renklere gönül bağlayanların tebriklerini kabul ediyorlardı...
bu başarıdan dolayı en afzla memnuniyet duyunlardan biri beşiktaş umumi kaptanı fevzi umandı ve maç hakkındaki fikrini şöyle ifade ediyordu : «elbetteki maçtan sonra konuşmak çok kolay. fakat takımımız daha iyi oynadı. eğer fırsatlardan istifade edebilseydik fark 2 veya 3 olabilirdi. her iki tarafı da temiz ve centilmen oyunlarından dolayı tebrik ederim.»
beşiktaşın yaşlı hocası kutik de talebeleri kadar heyecanlı idi. o'nun da maç hakkındaki intibaları şöyle «galibiyet hakkımızdı, netice daha da farklı olabilirdi. galtasaray ilk devre çok iyi oynadı. hakemler çok iyi bir maç çıkardılar. fakat her şeyden önce beşiktaşı zaman zaman coşturan, onları kamçılayan centilmen seyircisini tebrik ederim.»
beşiktaşlılar 500 er lira prim alıyorlar
dün galatasarayı 1-0 mağlûp eden siyah - beyazlı futbolculara idare heyetinin evvelce almış olduğu karara göre 500 er lira prim ödenecektir.
ayrıca beşiktaş idare heyeti bütün futbolculara dün gece galibiyet dolayısiyle bir ziyafet vermiştir.
g. saraylılar üzgün
galatasaray soyunma odasında ise sinirli bir havanın hakim olduğu oyuncusundan idarecisine kadar herkeste belli oluyordu. antrenör remondini sinirli sinirli sigarasını içiyor ve etrafını saran gazetecilere: «bir takım sahaya oynamak için çıkar. bizimkiler ise yürüyüşe çıkmış gibiydiler. tabii ki bu şartlar altında galip gelemezler.» diyordu.
ve bu arada umumi kaptan kadri dağ içeriye girdi. kendisi ile konuşmak isteyen gazetecilerden boş bir kağıt istedi. bir köşeye çekildi ve kağıda acele birşeyler karaladı. sonra antrenör remondini ile konuştu. baş kaptan istifa etmişti. kadri dağ, asabi bir şekilde odayı terkederken oyunculariyle vedalaşmak lüzumunu hissetmemişti...
galatasaray kulübü başkaptanı kadri dağ, beşiktaş mağlûbiyeti sebebiyle dün vazifesinden istifa etmiş ve istifa, idare heyetince kabul olunmuştur.
müteakiben elektrikli bir toplantı yapan idare heyeti kadri dağ'dan sonra, lütfü abay'ın da istifa edeceğini bildirmesi üzerine toptan istifayı düşünmüştür.
idare heyeti bugün saat 15.00 de mühim bir toplantı yaparak dün akşamki müzakerelerin neticesini basına açıklayacaktır. son mağlûbiyet üzerine alınan kararlar şunlardır:
1. profesyonel kadronun ıslahı yolunda sert tedbirler alınacaktır.
2. kendilerinden istifade edilemeyen şöhretler kulüp menfaatları bakımından feda edilecektir.
3. sakat futbolcular tedavi edilecek, tedavilerinde gayret göstermeyenlere kadroda yer verilmeyecektir.
4. idare heyeti antrenörle daimi şekilde işbirliği yapacak bir ücretli menacerle anlaşmak arsuzusundadır. şimdilik en kuvvetli namzed adnan akın'dır.
galatasaray taraftarları kulüp binası önünde nümayiş yaptı
gündüz kılıç lehinde tezahürat
beşiktaş mağlûbiyetinden büyük bir üzüntüye kapılan galatasaray taraftarlarından 500 kişilik bir grup dün akşam hasnun galip sokağındaki kulüp lokali önünde toplanmış ve gündüz kılıç lehinde tezahüratta bulunmuşlardır. idare heyetini istifaya davet eden taraftarları polisler dağıtmıştır.
necmi: uzun boylu iş düşmedi. blokajları ile göz doldurdu.
bahattin: ağır olan solaçık ertan karşısında muvaffak oldu.
münür: gerek topu kesişi ve gerekse uzun vuruşları ile beşiktaşl müdafaasının en güvenilir elemanı olarak gözüktü. suata adeta adım attırmadı.
tuncay: ufak yapısına rağmen top kesişlerinde çok muvaffak oldu. fakat arkadaşı kaya gibi forvete top taşıyamadı.
sabahattin: iki büyük hatası fena bir gününde olmasına rağmen galatasaray'ı sahadan galip çıkarabilirdi. ikinci devrede düzeldi. havadan ve yerden hemen hemen bütün akınları kesmeye muvaffak oldu.
kaya: 22 futbolcunun en iyisi idi. ideal bir yan haf oalrak çalıştı. tahmin edildiği gibi metinin gölgesi olmadı. forvete aktardığı toplar şahane idi.
arif: çalıştı. biraz şanslı olsa idi skor levhasını yükseltebilirdi.
nazmi: genç kaptan attığı golle gemisini knrtarmasını bildi. uzak, yakın demeden her mesafeden attığı şütler isâbetli idi. kısaca beşiktaş onu yeniden kazanmıştı.
şenol: bu genç kabiliyet deplâsmanları ve girgin oyunu ile galâtasaray müdafaasını adeta dağıttı. zamanla bu oyuncunun daha da iyi olacağı şüphe götürmez. birol: teknik ve iyi top kullanan bir futbolcu. o da şenol gibi istikbal vadediyor.
k. ahmet: çalım hastalığını bıraktığı andan itibaren takımı için çok faydalı. onu dün geçmiş günlere kıyasen bu bakımdan iyi gördük.
turgay: sakatlığına rağmen galatasarayın en iyilerinden biri idi. yerinde müdahaleleri, beşiktaş forvetine daha fazla gol atmak imkanını bırakmadı.
saim: tek kelime ile bozuktu.
ismail: takımda çalışanların başında geliyordu. arif'in sakat oluşu işini kolaylaştırdı.
candemir: maçın başıdna onu eski günlerin candemiri olarak gördük. fakat sonra söndü.
ergun: galatasaray müdafaasının belkemiği idi. eğer (***) lık bir oyun oynamasa idi, muhakkak ki sarı - kırmızılı takım daha farklı bir mağlûbiyete uğrardı.
erol: esas yerinden alınarak ne düşünce ile solhafa konduğunu alayamadık. sadece çalıştı.
suat: faydalı olamadı. klasından beklemen oyunun ancak yüzde onuna verdi.
ahmet: gölgesini seyrettik. herhalde dünkü ahmet tanıdığımız ahmet olamazdı.
metin: oyunun başında bir iki güzel hareket yaptı. daha sonra da arkadaşlarına uydu.
mustafa: oynadığı dahi şüphe götürürdü.
ertan: çok yanlış bir yerde denendi ve muvaffak olamadı.
dün toplanan galatasaray idare heyeti çarşamba günkü beşiktaş maçından sonra soyunma odasında istifa eden kadri dağ'ın istifasını kabul edildiğini resmen basına açıklamıştır. galatasarayda bundan böyle futbol işleri bir komite tarafından tedvir edilecektir. 4 kişiden ibaret olan bu komite muslih peykoğlu, semih türkdoğan, muzaffer bozok ve mahmut kefeli yer almaktadır. komite bugün bir program tesbit ederek derhal işe başlayacaktır.
fenerbahçe kulübü reisi agâh erozan'ın gazetelerde, «metin, hazır ol» şeklinde çıkan beyanatına galatasaray kulübü önümüzdeki günlerde bir deklerasyon neşrederek cevap verecektir. sarı-kırmızılı kulüp idarecilerine göre erozan bu beyanatları maksatlı bir şekilde ve bilhassa galayasaray'ın apacağı büyük maçlar arifesinde vermektedir. yine idarecilerin ifade ettiklerine göre neşredilecek olan deklerasyon bir hayli sert olacaktır.
çekilen lider giz "kongre tekrar huzuru getirecek" dedi
muhalefet, gündüz kılıç'ı istiyor fakat o: "feriköy'ü bırakmam" diyor
galatasaray kulübünde günlerdir devam eden huzursuzluk, dün son haddini bulmuş ve kulüp reisi izmir milletvekili sâdık ,giz'in de istifa ettiğini bildirmesi üzerine, idare heyetinin otomatikman düşmesiyle sona ermiştir.
istifa sebebi hakkında dün telefonla görüştüğümüz sadık giz şunları söylemiştir: «bu işlerden anlamamış olmam ve şahsi meşguliyetimin sıkışıklığı dolayısiyle çok sevmiş olduğum galatasaraydaki vazifemden istifa ettim. kulübümüzde o kadar kaabiliyetli, o kadar dirayetli arkadaşlar var ki, hepsi bu vazifesyi benden aha iyi yapabilirler.» giz, bundan sonra galatasaray kulübünde herhangi bir vazife kabul etmeyeceğini, yeni bir kongrede namzedliğini kooymayacağını sözlerine ilâve etmiş ve «fevkalade kongre galatasaray kulübüe istenen huzuru iade edebilir mi?» şeklindeki suale kısaca şöyle cevaplandırmıştır: «elbette.»
sadık gizle birlikte ankaradan fanâmesini gönderen ikinci reis ahmet güre ise «istifasmızın galatasaray futbol takımının son mağlûbiyetiyle alâkası yoktur. kulübümüzde futbol takımının mağlûbiyetleri esasen hiç bir rejim değişikliğine sebep olmamıştır ve olmayacaktır. ancak, daha muntazam çalışabilecek ve galatasaray kulübüne daha faydalı olabilecek bir heyetin işbaşına getirilmesini kolaylaştırmak için çekildik.» demiştir.
yeni seçim, ocak atında yapılacak
galatasaray kulübü idare heyeti nizamnameye göre ocak ayının ilk haftasında yapılacak mali kongreye kadar vazifesine devam edecektir. selâhiyetli şahıslar bütçe kongresi ruznâmesine seçim maddesinin de ilave olunacağını ve böylece aynı gün yeni bir idare heyetinin iş basına getirileceğini bldirmişlerdir. ancak yine nizamnâmeye göre idare heyetleri iki sene için seçildiklerinden, bütçe kongresinde seçilecek idare heyeti bir sene vazife görecektir.
kulis faaliyeti arttı
idare heyetinin istifa haberi muhtelif gruplar arasındaki kulis faaliyetini hızlandırmıştır. idare heyeti azâlarının birer birer çekilmeleri üzerine, neticeyi evvelden tahmin eden muhalefet grubunun kulüp içerisinde hissedilir şekilde kulis faaliyetine giriştiği dikkati çekmektedir. muhalefet grubu, gündüz kılıç'ı tekrar vazifeye davet etmek kararında gözükmesine rağmen, eski antrenörün kendisine yapılacak teklifleri kabul etmeyeceğine muhakkak nazarı ile bakılmaktadır. nitekim gündüz kılıç «ferlköyü bırakmayacağım» demiştir. iktidarı destekleyen grubun ise, yeni kongrede daha dinamik ve kulüp işlerinde tecrübe sahibi şahıslardan müteşekkil bir idare heyeti kurmak kararında olduğu söylenmektedir.
galatasaray camiasındaki kongre ve seçim faaliyetinin bugünden itibaren daha da artacağı ve idare heyetlerine her iki gruptan namzet gösterilmesi istenen şahıslarla temasların başlayacağı tahmn olunmaktadır. bu arada sadık giz ve ahmet güre'den sonra lütfü abay'ın da yeni idare heyetinde vazife almayacağı belirtilmektedir. baş kaptanlığının ikinci gününde idare heyetinin düşmesi sebebiyle vazifesine muvakkaten devam edecek olan eşfak aykaç'ın da eski şansını kaybettiği bildirilmektedir.
coşkun, ücretli menecerlik namzedi
ingilterede antrenörlük kursunu bitirmiş olan sağhaf coşkun özarının yakın bir tarihte ihdası düşünülen ücretli - menecerliğine şimdiden en kuvvetli namzet olduğu azalar tarafından söylenmektedir.
galatasaray kulübü idare heyetinin istifa etmesi üzerine gündüz kılıö'ın eski kulübünde tekrar vazife alacağı bildirilmiştir. kılıç, bu hususta kendisine sorulan bir sule şı cevabı vermiştir: «g.s. kulübümüzün son durumu karşısında sadece biran evvel huzurun avdetini arzulamaktayım. bu mevzuda bugüne kadar hiçbir kimseye bundan başka birşey söylemedim. yegâne söylediğim «feriköylülere vermiş olduğum sözden aslâ dönmeyeceğimden ibarettir. bana atfen söylenen ve yazılan beyanların aslı yoktur. ve bundan sonra da bu mevzua uzak kalarak asla konuşmamağa kararlıyım. bu şekilde hareketin galatasaraya daha faydalı olacağına inanıyorum.»