gençlerbirliği – mp antalyaspor: bir taraftarın gözünden! “teşekkürler thomas doll”
özet bugün ankarada beş gol, üç penaltı kararı, iki kaçan penaltı, bir kırmızı kart ve bir teknik direktörün görevinin sonlandırılması vardı. ama sakın heyecanlanmayın, bu maçta futbol vasatın çok altındaydı.
hikaye maç öncesi gençlerbirliği taraftar forumlarında şöyle bir hava var: bu maç puan tablosunda ne yöne ivmeleneceğimizi belirleyecek bir maç. yukarı gidip uefa’yı mı kovalayacağız yoksa ligde kalma mücadelesi mi vereceğiz? forumlarda yazılacakları merakla bekliyorum maçın ardından. gençlerbirliği bir penaltıyla golü erkenden buldu. yıllardır penaltı atmıyoruz dedim bu yıl daha şimdiden üç penaltı golü bulduk. doll takımı penaltı çalıştırıyor sanırım. ankarada moraller yükseldi, umut arttı. ancak gençler geriye yaslanıp futbol oynamama kararı alınca bu umut yerini kaygıya bıraktı. ilk yarıda gençlerbirliği alkışı hak eden sadece bir atak organize etti. antalya da oldukça vasattı. maç boyunca iki penaltı kaçırdı konuk ekip. gençlerbirliği ikinci yarıda ömer’in hatasıyla, zec’in yeteneğiyle bir gol daha buldu. ama alparslanın oyuna girer girmez gördüğü kırmızı kartı takiben iki gol yemeyi başararak maçı malup tamamladı.
maçın kabaca özeti bu yönde. ama konuşacak çok şey var aslında. yıllardır tribünde şu cümleyi duyuyorum: bu takımın hedefi yok. tribünün tanıdık siması necdet abimiz şöyle bir tezahuratı söylemiş olabilir: cavcav takıma hedef bulsana. gençler taraftarı için haticenin daha önemli olduğunu bildiğimden yenilgi önemli değil diyebilirim. ancak yenilginin de güzel olması gerek. oynadık ama yenildik, mücadele ettik ama olmadı diyebilsek avunacağız. ne yazıkki takımda çok ciddi bir motivasyonsuzluk ve isteksizlik var. maçın son dakikalarında yenik durumdayız, antalya defansta top çeviriyor kimse gideyim koşayım da top alayım demiyor. durumu en kolay böyle özetleyebilirim. sizi bunu alın tüm maça yansıtın.
isteksizlik bir yana, her ne kadar teknik konularda iddaalı olmasam da takımda ciddi bir orta saha sorunu olduğunu söyleyebilirim. zaten maça üç orta sahayla çıkıyoruz. cem istekli ama ileriye top yapamıyor. harbuzi kötü gününde, isteksiz, oktay istekli ancak süreklilik yok. takımı yönetecek adam kalmıyor haliyle. durum o kadar vahim ki mahmut maçın sonlarına doğru orta sahada görev alıyor. çok fena çok… dün üç futbolcu benim için öne çıktı. zec: yoktan bir penaltı var etti, şapkadan bir de gol çıkarttı. takım savunmadayken öyle güzel ve doğru pozisyon alıyor ki gözümü kendisinden ayıramadım. billy mehmet: maç boyunca en istekli oyuncumuzdu. kapasitesinin en üst seviyesinde oynadı diye düşünüyorum. her saniye koştu ve baskı yaptı. aykut: her ne kadar defansımız toplamda kötü olsa da aykut maçta ön plana çıktı. ben olsam milli takıma alırım bu oyuncuyu. o da ayrı konu.
ve sonuçta beklenen oldu. thomas doll’ün görevine son verildi. iyi mi oldu kötü mü hepimiz göreceğiz. ben her zaman uzun vadeli düşünmekten yanayım. ancak thomas doll’ü de işlemeyen bir sistemde ısrar ettiği için anlayamıyorum. yeni gelecek teknik direktör ne yapacak göreceğiz. niyeyse içimde bir umut yok.
tüm emek ve katkılarından dolayı thomas doll’e çok teşekkürler. bundan sonrası için başarılar.
maçın adamı maça damgasını vuran adam hiç kuşkusuz tita’ydı. ama biz kendi takımımıza bakalım. gençler adına öne çıkan kişi ermin zec oldu.
taraftarın güzelliği maça girerken stad dışındaki sıra beni yanılttı. bu maç kalabalık olacak derken her zamankinden daha boş bir tribünle karşılaştık. az olsun güzel olsun diyoruz tabi ki. tribünlerdeki hava her zamanki gibi güzel. antalyaspora hoş geldin tezahüratı yapılıyor. ne mutlu bize. antalya taraftarı alışkanlıktan olsa gerek bizim takım çıkınca ıslıklar havada uçuşuyor. sonra tribünlerdeki bazı arkadaşlar yapmayın etmeyin derken ıslıklar bitiyor. gençler şaşırtıyor tabi.
maç boyunca üzüldüğüm tek şey ömer’e yapılan tezahürat oldu. ömer bir hata yaptı ve kalesinde gölü gördü. bizim tribünlerde ömer ömer sesleri yükseldi. benim içim burkuldu açıkçası. kimse böyle gol yemek istemez. bizim taraftara da bu tezahürat olmaz. empati lütfen.
taraftarın en güzel hareketi ise maç sonunda geldi. bitiş düdüğünü takiben taraftarımız ne kadar kızgın olsa da takımı tribünlere çağırdı. işte gençlerbirliği farkı.
heyecan verici dakikalar erken penaltı golüyle heyecanlandık. bu maç güzel olur dedik. ama hevesimiz kursağımızda kaldı. ne yazıkki heyecanlanamadık bu maçta. bir ara tribünlerden “hakem, maçı erken bitir” sesleri dahi yükseliyordu. heyecansızlıktan herhalde. necdet abi boşuna demiyor:” ver coşkuyu.”