bu ülkede futbol hiçbir zaman sevilmedi… doğduğunuzda, birileri tarafından “omuzlarınıza yüklenen” takımı sevmeniz öğretildi… daha ilkokul yaşına gelmemiş çocuklara “diğer” takımların “düşman” olduğu öğütlendi… “ben maç izlemem. sadece kendi takımımın maçını izlerim” diyen “futboldan yoksun” insanlar yaratıldı…
bu ülkede futbol hiçbir zaman sadece oyun olmadı… her maçı bir “savaş”, her karşılaşmayı bir “dava” olarak görmeniz istendi… hangi koşulda olursa olsun kendi takımınızı yüceltmeniz, diğer takımları ise küçümsemeniz beklendi… “ölmeye ölmeye ölmeye geldik” diyen “gözü dönmüş” insanlar yaratıldı…
bu ülkede futbolu sevmeniz için hiç kimse yol göstermedi… herkes sadece kendi takımının yolunu işaret etti… kayıtsız şartsız ona iman etmeniz beklendi… takımınızın hatalarını görmemeniz, sadece başarılarını dillendirmeniz istendi… “kazan da nasıl kazanırsan kazan” diyen “kör” insanlar yaratıldı…
bu ülke futbolunda hiçbir zaman bir “futbol sistem” kurulmadı… hep günü birlik başarılarla övünüldü… istikrar yerine adam asmalar daha cazip görüldü… uzun vadeli planlar yerine kısa vadeli/gün geçirici planlara prim verildi… en ufak başarısızlıkta kazanlar kaynatıldı… cadı avına başlandı… günah keçileri yaratıldı… linç kültürümüzü besleyen “zavallı” insan yaratıldı…
bu ülke futbolunda hep güçlüler kazandı… elenmesinler diye kurallar değiştirildi… hep onların kazanması için uğraşıldı… sürprizlerin önüne set gerildi… olması istenenlerle, diğerleri arasındaki uçurum her geçen gün daha da yükseltildi… “sadece güçlülerin kazanmasını isteyen” insanlar yaratıldı…
bu ülkede futbol hep birilerine hizmet etti… her yol birilerinin cebine çıktı… 3 kuruşluk oyunculara 100 lira verildi… paralar aklandı… borçlar silindi… “oy”undan korkanlar “aman dokunmayalım” diyerek oyunun devam etmesine göz yumdular… “futbolun canı cehenneme ben paraya/oya bakarım” diyen insanlar yaratıldı…
bu ülkede futbolcuya, teknik adama hiç saygı duyulmadı… bir günde vezir yapıldılar… bir günde rezil edildiler… “dövmeyi, tartaklamayı görev sayan” insanlar yaratıldı…
bu ülkede futbol asla sevilmedi… rakip takım taraftarları kafeslere kapatıldı… ya da stada alınmadı… gelmelerini yasaklayarak “olayı” kapattıklarını düşünenler aslında taraftarlar arasındaki kutuplaşmayı daha da arttırdıklarının farkına bile varmadılar…
bu ülke futbolunda güvenlik mercileri bile kuralları uygularken takım seçtiler… ev sahibi olay çıkartmıyor diye pankartını sokmasını izin vermezken “onlara” kapıları sonuna kadar açtılar… ev sahibi kavga-dövüşe katılmıyor, küfretmiyor diye deplasmandaki takımın amigosunun sahaya inmesine izin verdiler… “hep onlar için çalışan” insanlar yaratıldı…
bu ülkede futbol asla sevilmedi… bu ülkede futbol gerçekten asla ve asla sevilmedi… sevilmesi istenmedi… sevenler horlandı… sevilmesi için uğraşanlar küçümsendi… susturuldu… kessen damarlarından tuttuğu takımın renklerinin aktığını sanan “saflar” yaratıldı…
sorgulayanların aksine sorgulamayan bu safların önü her zaman açıldı…