Yaklaşık dört yıl önce ankaraspor’la 18 şubat 2007′de yenikent stadı’nda karşılaşmışız. okan öztürk ve ısaac’in golleriyle 2-1 kazanmıştık maçı. ankaraspor’un yenikent’te oynadığı ilk maçtı bu. maç öncesinde ankaraspor maçın yenikent’te oynanması için bastırmış ve sonunda da maçı 19 mayıs stadyumu’ndan, yenikent’e aldırmayı başarmıştı. biz de zar zor gitmiştik şehrin dışındaki bu stada. maçta gollerden sonra “fener için opera” melodisiyle “sen anladın gökçek” diye bağırmıştık. o maçtaki gollerin hiçbirini hatırlamıyorum ama o tezahüratın anısı hala canlı zihnimde.
neyse aradan 4 yıl 8 gün geçmiş ve biz dün ankaragücü’yle lig maçına çıktık. gökçek bu kez ankaragücü’nün başkanı… bu kez cebimizden çıkan vergiler, asfalta, metroya, suya değil, alınan topçulara gidiyor. kulübe yapılan bağışlar sayesinde, usulsüz ihaleler bu bağışçılara veriliyor. bu kez 5-6 yıllık yapay bir takım değil, 100 yıllık ankaragücü kulübü oyuncak haline getirilip masturbasyon onun üzerinden sürdürülüyor. ve biz dün ankaragücü’nü 4-2 yenerken, stadın saatli tribününde bir araya gelmiş 500-600 civarı gençlerli yine hep bir ağızdan “sen anladın gökçek” diye bağrıyoruz.
neden gençlerbirliği taraftarı olduğumu anlamam için kıyaslamalara ihtiyacım yok ama dün ankaragücü taraftarı benim için bu nedenleri daha bir açık ettiler, işimi kolaylaştırdılar. hepsine çok teşekkürler. ankara’ya gelen hiçbir takım taraftarından yemediğimiz kadar küfrü, bu adamlardan yedik. metinlerarası bağlantıları güzel kuran ankaragücü taraftarı behzat ç.’ye gönderme yaparken oldukça da yaratıcıydı: “harun, behzat’ın anasını ….”
maçın en güzel anları ise maç bittikten bir yarım saat sonra gerçekleşti. polis bizi statta bekletirken maç sonunda, 7-8 yaşlarında üç çocuk tellerden atlayarak sahaya girdiler, penaltı noktasına koydukları pet su şişesi ile şut çektiler. üç şutun ikisi gol oldu, çocuklar tribüne koşarken şovlarını da yapmayı unutmadılar.