kazanılan güç bir mücadelenin ortakları mithatpaşa'da zaferlerini kutlarken sadece bu mutlu günün bir kahramanı yorgun ayaklarını sürüye sürüye soyunma odasının yolunu tuttu.
bu yalnız adam, kulübüne ve idarecilerine küskün suat'tı. loş koridordan geçerken uzun boylu adamın gözlerine bakanlar bir iki yaş damlasının yanaklarından süzüldüğünü görebildiler. oysa bütün düşünce ve hislerini kendi içine saklayan suat, «şampiyonluktan duyduğum sevinç sonsuzdur» diyordu.
idarecisi, futbolcusu, taraftarı ve teknik adamının bir anda haşır neşir olduğu soyunma odasında antrenör coşkun özarı futbolun zorlu cilvelerini ve hendeklerini atlayıp nihayet şampiyon olduklarına işaretle «son derece bahtiyarım» sözlerini alnından akan terleri silerek güçlükle söyledi.
bir köşede tek başına oturan geminin gedikli kaptanı turgay da son dakikada oynayamamak talihsizliğine uğradığını ifade ederek «şampiyon olduk, gerisi pek mühim değil» sözleri ile arkadaşlarının sevincine ortak oldu.
golün kahramanı metin'in bulunduğu köşeyi bir taraftarın «ayaklarını öpeyim metin, metin» diye bağıran feryatlarından öğrendik. galatasaray'ın bu yorgun ve «yaralı aslanı» doktor ali uras ile yanağındaki yarığı diktirmek üzere guraba hastanesinin yolunu tutarken «g. saray'a bir defa atamadığım bir penaltı ile kaybettirdiğim şampiyonluğu bu sefer kazandırmaktan memnunum» şeklinde konuşuyordu.
ve kulübün reisi ulvi yenal «galatasaray türkiye'nin en kudretli takımıdır», cümlesi ile kapanan bir perdenin kritiğini kısaca yaptı.