formda beşiktaş'ın, saat 17.45 de ankaragücü ile yapacağı karşılama her bakımdan çetin geçmeğe namzettir. fakat buna rağmen siyah - beyazlıların sahadan galip ayrılacakları sanılmaktadır.
şenol'un hârika golünden 3 dakika sonra berabere duruma düşen siyah - beyazlılar ikinci yarıda hiç bir varlık gösteremediler
namık sevik
kolay bir galibiyet alacağı tahmin edilen beşiktaş dün ankaragücü karşısında korkulu rüya gördü.
halbuki maça hızlı girmişti. rakibini çözüp dağıtmıştı. 20. dakikada şenol'un bombardımanı, direnmek gücü gösteren kaleyi ve içindekileri de teslim almıştı. eee... açılan bu gedikten faydalanmak ve gol sayısını artırmak akıncılara düşüyordu.
ancak gel gör ki, böyle düşünenler yanılacak ve teslim olacağı tahmin edilen kale içindekilerin direnme gücü ile dimdik ayakta duracaktı.
hele hayri'nin üç dakika sonra attığı beraberlik golü taarruza kalkan beşiktaş'ın maneviyat halkalarını koparacaktı.
bereket versin 31. dakikada müteaddit fırsatlarda kolayı kaçıran, zoru değerlendiren coşkun'a...
beşiktaş duruyor
tanı kritik bir zamanda atılan bu gol biraz daha gecikmiş olsaydı. siyah - beyazlılar muhakkak bir puan kaybedeceklerdi zira ikinci yarıda beşiktaşın çıkardığı oyun, mahkûmiyet kararının bir ilâmı olmuştu. ne paslar yerini buluyor, ne de bir lokomotif sür'ati ile rakip müdafaanın altını üstüne getiren şenol, mustafa, rahmi takımda değil hayatta olduklarını bildiren en ufak bir sinyal veriyorlardı. geride aksayan sabahattin, solbeke kaymıştı. kaya sendeliyor. yüksel ise, zorlu rakibi ertan'la becelleşiyordu. bu bocalayışa özcan'ın da mütereddit hareketleri eklenince o fırtına beşiktaş, kötü alarmlar veren bir hüviyete bürünüverdi. beşiktaş'ın bozuluşunu biz daha ziyade ankaragücü'nde buluyoruz.
son yıllarda ankara takımını bu derece maça asılır, bu derece başabaş ve dişe diş mücadele ederken görmemiştik. eğer hayri, ikinci yarıda ertan'ın ortaladığı topa vurmak değil kafasını uzatabilmiş olsaydı, çizgi üzerinde oynamakta ısrar eden özcan büyük hatasını takımına bir puan kaybettirmekle ödeyecekti.
beşiktaş hızlı başladı, fakat...
evet. beşiktaş maça hazılı bir tempo ile başlamıştı. ve 20. dakikanın dolduğu bir sırada 25 metre üzerinden şenol'un bombardımanı ile 1-0 galip duruma yükselmişti. bu harika şut için ne söylense azdı. bir santrfor ancak fileleri sökercesine böyle topa vurabilirdi. şenol bu golü attıktan sonra sahadan bir aabun köpüğü gibi silinip kaybolacaktı.
siyah - beyazlı takımı yürüten birol'u ise, sağhaf ali artık bir gölge gibi takip etmeğe başlamıştı. takımın santralarının, ali tarafından dumura uğratılması iplerin kopmasına ve her futbolcunun kendi başına oynamasına sebep oldu. bombardıman üç dakika sonra bülentin ortasını yakalayan ertan'ın geri pası ve k. coşkun'un topu kaleye dolduruşu, özcan'ın kontrpiyede kalışını hayri'nin attığı beraberlik golü takip etti.
duralayan beşiktaş, bu golden sonra biraz canlanacak, sağaçıktan içe kayan coşkun'un attığı çok şık bir golden sonra galip duruma yükselecekti. birinci devre bu netice ile kapanıyordu.
ikinci yarıda da yine netice değişmiyecekti. ve maça asılan ankaragücü beşiktaş'a ecel terleri döktürmüş olmasına rağmen sahadan mağlûp ayrılıyordu.