ligde ilk 5 maçını da kazanan bu yazı yazılıncaya kadar sadece 2 anadolu takımı vardır.( 4 büyük takım harici diyelim).bunu ilk başaran beykozdur.bu maça kadar ilk 5 maçlarını kazanmışlar:
g / beykoz 1-0 feriköy ( 08.09.1962 ) g / beykoz 1-0 beyoğluspor ( 22.09.1962 ) g / beykoz 1-0 karagümrük ( 07.10.1962 ) g / beykoz 2-1 göztepe ( 27.10.1962 ) g / beykoz 1-0 altay ( 28.10.1962 ) b / galatasaray 1-1 beykoz ( 03.11.1962 ) bu maç
sarı- kırmızılılar bytom maçları sebebi ile değişik bir tertiple sahaya çıkacaklar
saat 15.45 de galatasaray ike beykoz karşı karşıya gelecektir. sarı - krımızılıların bytom maçını düşünerek sahaya zayıf bir kadro ile çıkmaları, sarı - siyahlıların şansını arttırmaktadır. ancak karşılaşmanın bir puan maçı olduğu gözönüne alınırsa, zor da olsa galatasaray'ın maçı kazanması mümkündür.
sarı - kırmızılı kadronun bülent - candemir, k. ahmet - k. erol, ergun, kadri - ilhan, erdoğan, bahri, turan, ibrahim'li şekilde çıkması kuvvetle muhtemeldir.
turgay, b. ahmet, suat, tarık, metin, talat ve uğur'dan mahrum
g. saray, beykoz ile 1-1 berabere kaldı
halit kıvanç
bu 1-1 lik sonucu galatasaray'ın eksiksiz kadrosu önünde almış olsa, beykoz'u saadan başarıyla ayrılmış sayardık. ama dün sarı - siyahlıların karşısında oynayan takım, yarısından çoğu mevsim başındanberi böylesine bir araya gelmemiş elemanlardan kuruluydu. bu bakımdandır ki, 1-1 beraberlik, daha çok sarı - kırmızılı onbir için başarı oldu.
hatta oyun olarak da beykoz, rakibinden üstün görünmemişti. aksine daha çok gol tehlikesi geçiren, sarı - siyahlı kale oldu. ve mesela son dakikalarda birini aydının, diğerini nihatın önlediği iki pozisyon golle sonuçlansa, galatasarayın sahadan galip ayrılması bile mümkündü. aslında maç, futbol kalitesi yönünden pek parlak geçmedi. sadece tek tek parlayan hareketler ve oyuncular vardı. iki taraf forveti de, rahatça gole çevirilebilecek durumlarda beceriksizlik göstererek, oyunun 1-1 lik kısır netice ile bitmesine fırsat yarattı. 20. dakikada beykoz kalesi önündeki karambolde erdoğan topa vurabilse, 23. dakikada ibrahim topa elle değil de, kafayla dokunmağa teşebbüs etse, 39. dakikada niyazi meşin yuvarlağı kale ağzından havalandırmasa, 50. dakikada cevdet şutunu ayarlayabilse, 54. dakikada galatasaray üç ortası yandan gelen pasa yetişebilse, 57. dakiakda cevdet daha sonra niyazi beklemeden vurabilse... ne goller görecektik. ama hep «olsa-bulsa» hesabı...
hani erdoğanın buruşuyla ileri giden top, beykoz müdafilerine çarpıp da bahrinin önüne düşmese ilk gol de olmıyacaktı. bahrinin «ofsayt» pozisyonunda bulunduğunu ileri sürenler ise, topun rakipten geldiğini kabul, fakat galatasaray santrforunun daha önce o durumda olduğunu iddia ettiler. gerçek olan bahrinin yakaladığı fırsatı iyi değerlendirişi ve şutunu güzel çekişiydi.
bir dakika geçmeden beykozu beraberliğe kavuşturan gol, doğrudan doğruya bülentin talihsizliği sonucu idi. turgutun frikik atışıyla gelen topu abdullah kale ağzına şandellemiş ve işte havadan gelen meşin yuvarlağı bülent iyi hesaplayamamıştı. üstelik ters bir yumrukla kendi filelerine atıverdi. bunda, şirzatın zamanında şarjının rolü de vardı.
oyun 1-1 sona ererken aslarını bytom imtihanına saklayan galatasaray, eksik kadrosuyla da yenilmemiş oluyordu. ligde ilk puanı veren beykoz ise, maçtan önceki büyük iddiasını sahada ortaya koyacak çapta bir futbol gösterebilmiş değildi.