f. bahçe'li futbolcu sezon sonuna kadar oynayamıyacak
ankara, özel
merkez ceza heyeti, dünkü toplantısı neticesinde f. bahçeli nedime 21 ve g. saraylı ergun'a 15 gün sahalardan men cezası vermiştir.
fenerbahçe - kasımpaşa maçında yan hakeme küfür ettiği iddiası ile orta hakemi tarafından rapor edilen nedim 21 günlük ceza ile sezon sonuna kadar takımının maçlarında oynayamayacaktır.
f. bahçe genel sekreteri dr. rüştü dağlaroğlu, nedim'e verilen cezayı maksatlı bulduğunu belirtmiş ve «bu, hesaplanmış, planlanmış bir karardır.» demiştir.
fenerbahçe idarecisi muhittin bulfurlu ise. nedim'e cezanın hasız verdildiğin söylemiş ve teşkilara çatmıştır.
bulgurlu, nedim'e, tam galatasaray maçı arifesinde ceza verilmesinden sarı - kırmızılı idarecilerin parmağı olduğunu iddia ederek şunları söylemiştir: «hiç yakışık almayan bu hadiseden dolayı duyduğumuz üzüntü büyüktür. galatasaray'ın bizi masa başında değil de sahada yenmesini çok isterdik»
turgay: "şampiyonluk yolundaki ilk engeli muhakkak aşmalıyız"
basri: "ezeli rakipimize karşı sadece prestij için oynayacağız"
g. saray - f. bahçe
saat 20'deki maça sarı - kırmızılar tam tertibiyle, sarı - lâcivertliler ise nedim ve lefter'siz çıkıyor...
fenerbahçe kampı sakindi, galatasaray kampı neşeliydi
karşılaşmanın neticesi f. bahçe'den çok beşiktaş'ı alâkadar ediyor
galatasaray - fenerbahçe takımları bu gece saat 20 de milli ligin en kritik maçını oynayacaklardır.
beşktaşla, galatasaray arasındaki şampiyonluk mücadelesinin bir dönüm noktası kabul edilen bu dev maçta ezeli rakiplerin sahaya şu tertiplerle çıkacakları bildirilmektedir:
galatasaray: turgay - candemir, k. ahmet - kadri, talat, b. ahmet - ibrahim, tarık, metin, mustafa, uğur
fenerbahçe: ali - osman, özcan - şeref, özer, basri - mustafa, ergun (hüseyin), ferhat, avni, selim
avusturya'lı hakemin idare edeceği maçta, galatasaray şampiyonluk iddiasını sarsacak, herhangi bir neticeden kaçınırken, şampiyonluk üzerinde hiç bir ümitleri kalmayan fenerbahçe prestij için oynayacaklardır. takımların son puan durumu şu şekildedir:
galatasaray profesyonel takımı teknik meneceri gündüz kılıç maç hakkında şunları söylemiştir: «bu akşam fenerbahçe ile final maçlarının ilkini oynayacağız. ondan sonra da ikinci final maçını düşüneceğiz. fenerbahçe'yi yenemezsek diğer maçların kıymetinin azalacağını bildiğimizden bu maçı beh behemehal almağa çalışacağız.»
kokotoviç ne diyor?
fenerbahçe profesyonel takımı antrenörü kokotoviç ise, dev maç hakkında şu şekilde konuşmuştur: «güç bir maç olacak. takım teşkili taktik ve futbolcuların form durumu maçın neticesini tayin edecektir. nedim'in eksikliği bizim için dezavantaj olacaktır.»
nedimin cezası tebliğ edildi
merkez ceza heyetinde 21 gün müsabakadan men cezası verilen nedim doğan'ın cezası dün kulübüne tebliğ edilmiştir.
bugünkü maçtan önce de müsabaka hakemine nedimin cezaslı olduğu bildirilecektir.
galatasaray: turgay (***) - candemir (****), k. ahmet (***) - kadri (**), talât (****), b. ahmet (**) - ibrahim (**), tarık (****), metin (***), mustafa (**), uğur (***)
fenerbahçe: ali (****) - atillâ (****), özcan (****) - tuncay (****), osman (****), basri (*****) - mustafa (****), şeref (****), ferhatoviç (**), avni (***), selim (**)
goller: şeref dk. 50 (1-0), metin dk. 85 (1-1)
bu maçın yıldızları milliyet spor servisi tarafından verilmiştir.
şampiyonluk yarışında beşiktaş'ı öne geçiren şahane maç
galatasaray: 1 - fenerbahçe: 1
ikinci devresi çok sür'atli geçen karşılaşmada şeref'in golüne metin, 85. dakikada cevap verdi
kahraman bapçum
şike mi dedin? adalesi, siniri ve imânı ile çelikleşmiş bu basri'yi, yaratıcılıklarını herşeyden çok heyecanlarından almış bu «ali - atillâ -özcan» üçlüsünü, hu devleşmiş küçük adam mikro'yu, bu hızlanınca fırtınalaşan şerefi sarı - kırmızılı takımın karşısına koyacaksın... sonra «şike yapın» diyeceksin öyle mi? haydi efendim...
ve tutup bu sarı - kırmızılı onbiri, altmış yıla yaklaşmış an'anesi ile bir kenara çekip «fenerbahçe şike yapacak» diye inandıracaksın öyle mi?
al öyle ise şikeyi?..
bir maç ki, seyrederken heyecandan dudaklarını ısırmayacak adam varsa, dün gece toz olmuştur. bir maç ki, yıllar yılı eşsiz bir final maçı gibi hatırlanacaktır.
fenerbahçe ve basri
sahaya 4-3-3 tertibi ile yayılıp tuncay - şeref - avni üçlüsü ile orta sahayı kontrol altına alan fenerbahçe hu yayılışı rakibine kabul ettirivermişti. basri'nin adamı tarık tek bir hat üzerinde devamlı deplasmana girince de basri her yere yetişen adam hüviyetine girmeğe kolay yol buldu. sonra da... ali'den başlayan ve bütün defans elemanlarını kuşatan rahatlık içinde takım kaptanı basri «ideal defans oyuncusu» hüviyeti ile alabildiğine büyüdü büyüdü...
galatasaray
ikinci devrede fenerbahçe golünden sonraki yarım saat içinde rakibinin güzel futbolu karşısında yılmadan, yıkılmadan maça asılan sarı - kırmızılı takım gittikçe daha fazla açılarak maç sonuna doğru kesin bir üstünlük de kurdu. ama yazık ki şöhretleri herşeyden çok «oyun kuruculuk» olan iki yan haf bu fonksiyonlarını başaramıyorlar ve forvette tarık'tan başka sadece metin ve uğur - biraz - çalışıyorlardı. eğer bütün asılmağa rağmen bu forvet, rakibin o mükemmel defansını mağlûp edemezse şaşılmazdı.
oyun
ilk devre oldukça sakin geçti. fenerbahçe ısrarla oyunu yavaşlatmaya çalışıyor, galatasaray her geçen saniyeyi haklı olarak kayıp sayarak asabileşiyordu.
yedinci dakikada talat'ın çok uzaktan yaptığı şandeli ali bloke edemedi, dalan tarık bu şansı kullanamadı ve avuta attı. 31 inci dakikada tarık, metin ve mustafa'nın birlikte yüklenişlerinde mustafa düşerek pozisyonu kaybetti.
ve devrenin sonuna kadar fenerbahçe daima defansta, fakat daima oyuna hakim idare etti gitti... fakat ikinci kırkbeş dakikaya çıkarken çok şey değişmişti. devrenin beşinci dakikasında tuncayın geriden açtığı topu mikro ileri aşırtıverdi. şeref fırladı. talatı atladı. sokuldu, üzerine gelirken dev gibi büyüyen turgayın ayakları altından kalenin köşesini buluverdi. ilk devrenin sakin fenerbahçesi birdenbire maçı alabilmenin heyecanını ve umudunu hissetmeğe başlamıştı.
bir tarafla bu duygu, karşı tarafta «maçın alınması şarttır» duygusu iki devi geçmiş yılların heybeti ile birbirine çarptı. sürat, hırs, heyecan, mücadele azmi birbiri üzerine yürüyen iki dağ gibi fenerbahçe ile galatasaray'ı korkunç bir «yakın döğüş» e mecbur ediyordu. ve bu «yakın döğüş»te arada kalıp ezilen, kaybolan biçare ve beceriksiz hakem oldu.
golden iki dakika sonra, ali, metin'in bir frikikinden sonraki karambolde topu bloke ettiği zaman - kim olduğunu tespit edemediğimiz - bir galatasaray'lının cehennemi darbesi ile yere yıkılıyor ve ilk arbede böyle çıkıyordu. biraz sonra osman kendi ceza sahsı içinde kestiği bir topla fırlayıp gidecek rakip ceza sahası içinde çektiği şütle turgayı mağlûp edecekti. fakat k. ahmet'in ayağına çarpan top kale çzgisi üzerinde kalacak ve yine aynı ahmet yetişip açacaktı. osman kalesine dönmeden ali ve basri muhteşem iki kurtarış yaptılar. bir dakika sonra taçla oyun durmuşken talat mikroyu nefis bir kroşe ile nakaud ediyor, hemen arkasından metinin üst köşeye eliyle koyar gibi attığı frikiki ali kornere çıkartıyordu. 27 nci dakikada gene metinin dalışında bomba gibi şütü ali tekrar kornere çıkartı. devrenin 32 ncı dakikasında bu defa da candemir'in kafa darbesi özcan'ı bir kaç dakika için saf dışı bırakıyordu. biraz sonra basri ve ahmet «tokuşacaklardı»
nihayet galatasaray maçın bitmesine beş dakika kala aradığını buldu. sıkışık bir durumdan açılan topa talât yetişip soldan gerilerden orta yaptı. birçok pozisyonlarda ustaca müdahaleler yapmış olan ali bir an tereddüt ediyor ve metin kafa ile beraberliği alıyordu
şike öyle mi? ali şikeyi.... bir spor müsabakasına bu derece parçalanırcasına kendini veren insanlara şapkalarınızı çıkarınız efendiler...
maç başlamadan evvel kulakları tırmalayan çirkin şayrialar, fenerbahçeli futbolcuları rahatlatıp, galatasaraylıları acaip bir havaya sokmaya yetmişti.
oyun başladıktan sonra fenerbahçe'nin, belki bu mevsim en azimli halinde olduğu görüldü. buna her şerefli hakiki sporsever gibi hepimiz sevindik. fakat sahada namusları ile didinenler değil, dışarda işleyen bir üçüncü el, geçen fenerbahçe maçının başarısız ve fenerbahçeye meyyal hakemini çekip ortaya koymuştu
hakikati belirtmek gerekirse, oyunda zaman zaman her iki takım için de hakem, itirazı gerektiren hatalar ve yanlıkşar yaptı.
fenerbahçenin golü ofsayd olmasaydı, muhakkak ki daha sevinilecek bir sayı olacaktı. ben şahsen beraberine golüne sevindiğim kadar, fenerbahçe'nin sportmence oynaması ve düşünmesine de sevindim.
eksik, ümitsiz, iddiasız, «kolu -kanadı kırık» fenerbahçe, öylesine bir maç çıkardı ki, ezeli rakibine, güneşli havada hasır şapkasını almadığı için üzülen, fakat az sonra yağmura tutulup iliklerine kadar ıslanan bir yolcuya döndü galatasaray...
dile kolay bu. tam bir yıl didin, uğraş, çalış, yırtın, puan topla, hududa kadar gel. sonra da şampiyonluukta
hiç iddiası bulunmayan fenerbahçe'nin büyük bir azizliğine uğra. nasıl üzülmezdi ki galatasaray bu ümit kapılarının kapanışına... yumuşacık, kadife elli gördüğü rakibinden sert bir tokat yiyordu. hem de ne tokat...
uzun müddet bocaladı sarı - kırmızılı takım. ümit etmediğine uğramanın moral bozukluğu içersinde futbolcular, sahada adeta bir turist gibi dolaştılar. kendini buluş hali galatasaray için ancak son 20 dakikada oldu. ve ondan sonra fenerbahçenin «çanakkale müdafaası»nı galatasarayın ise «afyon taaruzu»nu seyrettik. ölümüne bir mücadele idi bu. son yıllarda, hem futbol kalitesi bu derece yüksek, hem de böyle başa baş, dişe diş bir futbol harbine şahit olmamıştık.
şu, veya bu. «fenerbahçe - galatasaray maçları hiçbir zaman ölçüye sığmaz, kuvvet muvazenesi tanımaz» diyenler, dün gece de haklı çıktılar. 50 yıllık bir rekabetten, esasen başka türlü bir tezahür, yani orhan veli'nin dediği gibi, «uzanıp, sere serpe yatıverme» hali beklenemezdi.
sert karakterli, zaman zaman hırçın, fakat bütünü ile seyri zevk veren maç sonundu galatasaray ve fenerbahçe 1-1 berabere kaldılar.
teknik açıdan görünen hakikat, sarı - lacivertlilerin rakiplerinden çok daha iyi oynadıkları, modern futbol anlayışına uygun, topyekûn
şuurlu bir müdafaa ve en kısa yoldan neticeye giden kontrataklar şeklindeki bu oyun, şayet galibiyet ile kapanmadı ise, bunun sebebini zannederim ferhat'ın tekniği ölçüsünde hareketli ve tesirli olamayışı ile izah mümkündür. o yerde bir nedim, bu oyunla, fenerbahçeyi sahadan mutlaka galip çıkarırdı.
şampiyonluğu temin edecek unsurlardan en mühiminin serin kanlılık olduğunu unutmuş görünen galatasaraylılar bu büyük kusurun hemen hemen bütün takıma hakim olan asabiyet havası içersinde ortaya düzgün ir futbol koyamadılar. buna rağmen şampiyonluk ümidini kaybetmememiş olmalarını, sarı - kırmızılı takım için zannederim, talih addetmek gerekir.
dedikodunun gülünçlüğüne, iftiranın şiddetine bakınız: «fenerbahçe ile galatasaray bir masanın iki ucuna oturmuşlar.» hakemi yok. mücahidi yok bu gizli oturumun... ne var di yok bu gizli oturumun... ne var ki: iki tane koca şampiyonluk. güya;
fenerbahçeliler; biz size yatalım, milli lig şampiyonu olun... siz, bize yalın kupa şampiyonu olalım. anlaşmışlar ezeli rakipler. kardeş, kardeş. beşiktaş arada kaynasın. altta kalanın canı çıksın, bize ne demişler, dün geceki maç başlayıncaya kadar hemen herkesin ağzında bu gülünç dedikodu, bu müthiş iftira vardı. uzun mücadele devirlerinden çıkıp, ilk yüzyılına doğru yol alan koca ve hırçın ezeli rekabet, demek li, iki küçük şampiyonluk uğruna satışa getiriliyordu.
...ve maç başladı. fenerbahçe erkekçe futbolunu oynuyor, ezeli rakibini bu iftiranın şiddeti nispetinde «dövüyordu.»
ya, galatasaray? fenerbahçe'nin umulmaz derecedeki canlı futbolundan, öldüresiye yüklenişinden kurtulabildiği anlarda, silik, cılız takım olmaktan kuruluyor ve şampiyonluk iddiasına konan ambargoyu tırta, yırta ortadan kaldırıyordu. maçın sonlarına doğru - bir düzeni olmasa dahi - ayağa kalkan ve samson'un efsanevi kudretiyle bütün ümitsizlik barajlarını yıkan galatasaray için, «milli lig şampiyonluğunda beşiktaş'ın ortağı galatasaray işte bu 20, 25 dakikalık müddet içerisinde seyrettiğimiz yırtıcı, sinirli, hırçın ve rakibine teslim olmamayı bir gurur meselesi yapan takımdı» demek gerekiyordu...
19 haziran 1963 çarşamba gecesi mithatpaşa stadında şike dedikoduları arasında başlayıp, mertçe biten bu maçın seyircileri, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin «çok büyük bir yalandı. o gecenin çocukları erkekçe dövüşmüşlerdi. kırıldılar, fakat eğilmediler» diyeceklerdir...
şampiyon namzedi galatasaray'a, fenerbahçe'nin dün taktığı çelme, ter ve buğu kokan sarı - kırmızılı soyunma odasında sadece hakemlerin aleyhinde bir hava yaratmıştı.
bunun dışında her zamanki sessizlik ve her zamanki sakin hava mevcuttu. bir tarafta oyuncular ağır ağır, terli formalarını sırtlarından çıkartırken kulüp başkanı ulvi yenal soyunma odası kapısında beliren gazetecilere şöyle diyordu: «böyle kötü bir hakem triosu karşısında ancak bu kadar oynanabilir.»
başkanın bu sözlerinin yanında galatasaray'ın teknik adamları maç öncesi ve maç sırasında vuku bulan hadiseleri göz önüne getirerek dikkatli tahliller yapıyorlardı. antrenör coşkun özarı golün ofsayd olduğuna işaret ederek şöyle konuştu: «esasen maçın havası fenerbahçe lehine idi. bizim bu kritik durumda bir de bariz ofsayd gol yememiz sinirlerimizi bozdu. maçta revanşını, aynı hava içinde oynıaycağımız türkiye kupasında alacağımızı zannediyorum.»
menecer gündüz kılıç da hakemlerin bozuk idaresini tenkid ederek; sarı - kırmızılı futbolcuların sahada geçen f. bahçe maçındaki, hakemi gördükleri zaman morallerinin bozulduğunu açıkladı.
galatasaray'ın şampiyonluktaki iddiası hala mevcut ve ortadaydı. ligde ve türkiye kupasında yapacakları dev karşılaşmalara hazırlanmak üzere sarı - kırmızılılar kilyos'daki kamplarının yolunu tutarlarken geride bıraktıkları tek puanı düşünüyorlardı.
şeref "kayınpederim tusder'e bir gol hediye ettim" dedi
togay bayatlı
galatasaray maçı sonrası fenerbahçe soyunma odasında hava, bundan önceki dev maçınkinden pek de farklı değildi.
ikinci defadır ki, sarı - lâcivertliler ezeli rakipleri karşısında ellerine geçen galibiyeti kaçırıyorlardı.
şampiyon namzeti beşiktaştan sonra galatasaray da maçın son dakikalarında âdeta hediye edilen goller antrenör kokotoviç'i bir hayli üzmekteydi.
sinirli sinirli soyunma odasını arşınlayan antrenörün yanına yaklaştığımda kokotoviç'den yine korunmayan galibiyete ait tenkitleri bekliyordum. oysa hakikaten bu centilmen olduğunu defalarca ispat eden bu senelerin futbol adamının üzüntüsü bambaşkaydı: «neden sahada futbolcular kavga ediyor? böyle çirkin hareketlere hiç lüzum var mı? efendice bir mücadele, bu kulüplerin tarihlerine daha iyi yaraşır. maç güzel oldu, ama bu kötü hareketler olmasa daha çok sevinecektim. hakem maçı zararsız idare etti.»
futbolcular duşların yollarını tutarken, «ah, galibiyeti yine kaçırdık» diyorlardı. ve takımın umumi kaptanı m. reşat nayır sahada koşuşan futbolcuları ve kulübü adına maç sonrası şöyle bir açıklama yapıyordu: «fenerbahçe bugün ezeli rakipleri galatasaray karşısında bilhassa birinci devrede büyük üstünlük kurdu. ikinci yarıda heyecanlarını yenen sarı - kırmızılılar daha iyi oynamaya başladılar. esasen maçın normal neticesi de beraberlikti.»
fenerbahçe'nin golünü atan şeref has da, «kayınpederim beşiktaş meneceri ibrahim tusder'e bir gol hediye ettim. ah, ali o golü yemeseydi» demiştir.
fenerbahçe: ali filibeli, özcan köksoy, basri dirimlili, avni kalkavan, atilla altaş, selim soydan, tuncay becedek, osman göktan, şeref has, asim ferhatovic, mustafa güven
teknik direktör: miroslav kokotovic (yugoslavya)
galatasaray: turgay şeren, candemir berkman, ahmet karlıklı, talat özkarslı, mustafa yürür, ibrahim ünal, ahmet berman, uğur köken, tarık kutver, metin oktay, kadri aytaç