dün gece, mahşerî bir kalabalık önünde beşiktaş'ı yenen g. saray şampiyon
bir final havası içerisinde oynanan sarı - kırmızılıların golünü, metin 50. dakikada penaltıdan kaydetti
necmi tanyolaç
genç adam, zafer türküleri söyleyen, sevinç çığlıkları atan topluluktan kopu vermişti...
başını önüne eğmiş, hızlı adımlarla soyunma odasına gidiyor ve o anda, ig,htimal ki ağlıyordu...
sahanın ortasında, menecer ve ve antrenörlerini omuzlarında taşıyarak şeref turuna hazırlanan şampiyon galatasaraylılardan, kopuveren delikanlı dün geceki maçın yıldızlarından suat idi... nemlenen gözler, başı önünde, ihtimal ki ağlanarak soyunma odasına kaçan 6 numaralı formanın sahibini üzgün nazarlarla takip ettiler... ve zafer şentiklerinden kaçacak kadar kendini bedbaht hisseden 6 numaralı futbol yıldızının sülûeti kayboluverdi gözlerden.. niçin kaçmıştı, neden sarı - kırmızılı formanın bayramından kaçacak kadar yalnız hissetmişti kendisini? bilenler sustular, bilmeyenler sordular bunun sebebini.
hadise, böyle bir şampiyonluk gecesinin sonuna rastladığı için alaka çekmiş, şampiyonluk maçının dramı oluvermişti... kırgındı suat... şuna veya buna... kısacası, bir şeyler olmuştu, bu maçtan evvel... ama, bu kırgınlık ne güne kadar giderdi bilinmez. suat, istifasını gönderdiği kulübüne karşı vazifesini yapmıştı. bu sebeple, istemeyerek yarattığı dramın üzgün seyircileri, onu, bu iyi niyetinden ötürü affedecek ve unutmayacaklardı...
şampiyonluk... şampiyonluk...
galatasaraylıların zafer turu, menecer ve antrenörleriyle kucaklaşmaları ve suat'ın gidişi, mücadelenein sonuydu tabii. buraya kadar, futbol için binbir hâdise ile dolu bir gece yaşamıştık. şampiyonluk maçıı, tribünleri dolduran kulüp taraftarlarının coşkun gösterileri ile devleşmiş. turgay'sız galatasaray onbiri galatasaray seyircilerinin heyecanını alıp götürmüştü.
ve tam saat 20.05'te beklenen oyun başlamıştı. maçın başında iki taraf da heyecanlı ve sinirli gözüküyordu. ilk ciddi akın beşiktaş'tan çıktı. rahmi'ye kaçarken vurdular. faul atıldı. galatasaray atlattı tehlikeyi.
henüz 3. dakikada metinin tarık'a uzattığı topla beşiktaş kalesi karışı verdi. yüksel'in tarık'ın şütüne ayak koyuşunu seyrediyoruz.
5. dakikada candemir, birol'u düşürdü. pascutti'nin vatandaşı italyan hakem, işaret parmağını sallayarak candemir'in üzerine yürüyor.
beşiktaş toparlanamadı alâ, galatasarayda, final için «her şeyini ortaya» koyacak bir davranış var. ve şimdilik çok canlı oynayan galatasaray defansında suat'ın, güven'i işlemez hale getirişi, oyunun geleceği hakkında fikir veriyor.
6. dk: beşiktaş'ın en iyisi rahmi, uzaktan denedi. aut. ama tehlikeliydi şutu.
7. dk: güven, suat'tan kurtuldu. hızla girdi. büyük ahmet'le çekişirken aldı topu. bereket suat'a. yetişti ve uzaklaştırdı fırtınayı.
maçın şurasına kadar gördüğümüz futbol, sert ve daha da sertleşme istidadını taşıyan bir futbolcu. iki taraf oyuncuları hırsla birbirine giriyor ve önüne çıkana ver yansın ediyordu.
11. dakikada candemir'in güven'e sert çıkışı. frikik galatasaray kalesini karmakarışık etti. rahmi'nin uzaktan şütunu suat kafayla kornere attı.
g. saray 15. dakikadan sonra maça hâkim oldu. ilerde tarık - metin ve uğur üçlüsü ile beşiktaş defansının mücadelesi zorlu oluyordu.
21. dakikada süreyya. metin'i biçti. metin kalktı. süreyya'ya vurdu, saha karıştı. faul atışını özcan'ın yerine erkan önledi. ama, bu pozisyonun suçlusu özcan'ı, bir saniye son ra, kalabalık arasına dalarak yaptığı kurtarışla alkışlayacaktık.
kalite bakımından zayıf, final mücadelesi olarak hareketli ve hırçın gecen maçın ilk devresini, hırslı ve kapanmak için oynayan g. saray gol atamadan bitirdi.
beşiktaş ikinci yarıda duruverdi. ilk devredeki akın denemelerine giremiyor, hücum hattının kozları işliyemyordu.
tam 30. dakika oynanırken, tarık'ın sağdan fırlıyarak şampiyonluğun sesini duyurdu. galatasaray'a... tarık, uğur'un pasına dalmış ve topu ortalamıştı metin. özcan'ın boşalttığı kaleninönünde yükselen ağlara kafayla girmek isterken, yükse bir voleybolcu gibi topu tuttu. penaltıydı bu. metin gerildi, çok gerildi. milli ligin gol kralı şampiyonluk penaltısını atıyordu. galatasaraylıların coğu, metin penaltıyı çekerken sırtlarını kaleye çevirmişlerdi. metin ağları sarıverdi... galatasaray'ı dün gece gösterdiği final mücadelesi ile hakkı olan şampiyonluğa götüren golle, tribünlerin bayramı başlamış oluyordu...
maçın bundan sonrası, beraberlik golü için çalışan, ama bu beraberlik golünü atabilmesi için bir mücize bekleyen beşiktaş'ın şuursuz bastırışına sahne olacaktır. bir talihsizlik müstesna. o da şenol'un 62. dakikadaki şütünü galatasaray kalesi üst direklerine vurup, geri dönmesiydi. bunun dışında, beşiktaş, rakibinin elindeki şampiyonluğu söküp alacak bir gayret gösteremedi...
maçın son dakikalarında mithatpaşa stadında, şampiyonluk maçlarının alışılmış dekorları çiziliyordu. ıslıklar çalınıyor, marşlar söyleniyor, meşaleler yanıyor ve aydınlığın ortasında formaları terden sırılsıklam olmuş sarı - kırmızılı futbolcular ömürlerini futbola vermiş insanları omuzlarında taşıyorlardı... şimdi onlar, ne kadar sevinseler, ne kadar tebrik edilseler, bu sevinç karşısında bir tek insafsız çıkıp da «galatasaray bu şampiyonluğa lâyık değil» diyemiyecekti...