geçen hafta istanbulda galatasaray'ı 2-0 yendiğimizde sanki takıma bir shirli değnek değdiğini düşünmüştük ama bu maçta bunun bir hayal olduğunu anladık. altındaki takımlardan sadece 1 puan alan (kasımpaşa-sivas) veya alamayan (konyaspor) gençlerbirliği'nin galatasaray'ı yenmesi sadece süprizmiş ve gerçeği ya da bir düzelmeyi işaret etmiyormuş...
skorla sahada oynana futbol arasında biraz fark var aslında. maçın başında bursaspor çok fazla çekingen oynadı mesela. ilk ciddi ataklarında (ki onda da sercan'ın nefis hareketleri ve gençlerbirliği defansının rezalet hareketleri vardı) sercan kişisel gayreti ve nefis vuruşu ile takımını öne geçirdi. gençler maçı bırakmadı ve ileride bugüne ait hatırlamak isteyeceğimiz tek şey olan 19 yaşındaki genç yıldızımız soner'in oktay'ın nefis ara pasının altına girip vankov'un üstünden aşırtma golü geldi... bu golden birkaç dakika sonra bursaspor 2. ciddi atağında serdar'ın büyük hatası ile 2-1 öne geçti. gençlerbirliği yine oyunu bırakmadı. 1-2 pozisyon kaçırdı derken 45+3'de ceza alanı içinde 3-4 gençlerli arasında yapılan paslaşmaların ardından sercan skoru 3-1'e getirdi ve maç da orada bitti...
ikinci yarıda gençler 3-5 dakika gayret etti derken skor 4-1 oldu ve maç "farka gitmesin bari"ye döndü... hiçbir beklentiniz olmadan tribünde maç izlemenin ne kadar büyük eziyet olduğunu ve zamanın gerçekten bitmek bilmediğini farkettik. sadece lagaluga yaptık başka da bir şey yoktu zaten... lig tarihinde ankara'da en fazla kalemizde 5 gol görmüştük ve onu da 4 seozn önce manisaspor'dan görmüştük o yüzden 5 olmasın diye konuşurken 5. gol geldi ve tek tutunduğumuz dal da kırıldı gitti...
böylece ilk yarı bizim için bitmiş oldu. 17 maçta sadece 17 puan topladık ve rezalet bir sezon geçirdik. sakatlar iyileşecek mi? iyileşirlerse takıma katkıları olacak mı? transfer yapılacak mı ve bunlar takıma nasıl katkı sağlayacaklar gibi birçok soru var akıllarımızda...