1935'den 1963'e kadar bir çok kereler fenerbahçe'ye karşı oynadım. ve onunla oynayan takımların antrenörlüğünü, menecerliğini yaptım. fakat bu bütün müddet zarfında fenerbahçeli hiç bir zaman dünkü maçtaki gibi, oyunun başından sonuna kadar beraberliğe razı «oynamam da, oynatmam da» havası içinde görmedim.
evet, dün gece mithatpaşa'da fenerbahçe, oyunun başından itibaren yalnız galatasaraylı futbolculara her türlü sertliğe başvurarak topları gelişigüzel ileri savurup oyundan soğutarak futbol oynatmamayı düşündü durdu. halbuki fenerbahçe, beşiktaş, galatasaray kendiliklerinden almadıkları, geçmiş şerefli senelerin hakettirdiği uç büyükler adı ile anılmakta idiler. ve çok kere diğer takımların puan kaybettiklerinde rakiplerinin aşırı derecede kapalı sert müdafaa yapışlarından amiyane tabiri ile dan dun oynayıp kendilerini futboldan soğuttuğundan şikâyetçi idiler. bence fenerbahçe'yi, dün belki tarihinde ilk defa, üç büyüklerin daima şikayet ettikleri zihniyet içinde görmek cidden üzücü idi. hem bir, galatasaray - fenerbahçe maçında tribünleri hıncahınç dolduran seyircilere böyle bir futbol göstermek haksızlıktı. galatasaray herşeye rağmen maçı almalı idi. zaten, birinci haftaymda attığı nefis ve tam mânası ile nizami golle almıştı da. fakat yerli yan hakemi anlaşılan beraberliği bozmak istemeyen bir sulhperverdi. orta hakemi ise, bütün maç boyunca ters ve çoğu galatasaray aleyhine tecelli eden kararları ile sarı -kırmızı baskısı altında sadece kalelerini korumak için didinen fenerbahçeye yardımcı olmak istedi durdu. kısaca, maç berabere bitince eskiden be büyüklere yakışan klasik şikâyeti bu sefer yalnız galatasaray ediyordu.