ilk devrede sarı - lacivertliler, ikinci devrede altınordu'lular hakimdi
fenerbahçe'nin galibiyet golünü lefter kaydetti
namık sevik
altınorduyu zorlu bir mücadeleden sonra 1-0 mağlup eden fenerbahçe, maçın başında hemen herkese fark yapacağı intibasını vermişti.
gerçi bu görüş hatalı değildi. zira sefer 29. dakikadaya kadar tam dört adet yüzde yüz golü önleyecekti. eğer sefer olmasaydı... haa! işte bu yanlış. niçin sefer olmasın? neden bir başka kaleci altınordu kalesini korusun? sefer vardı. fenerbahçenin gole giden akınları da vardı. uzak yakın demeden bomba gibi şütler atan hüseyin de vardı. fakat netice ancak 1-0'lık bir galibiyet olabildi. zor oyunu bozar derler. fenerbahçe zorladı, zorladı, sadece seferi mağlup edemedi.
ikinci yarıda ise altınordu bambaşka bir hüviyete bürünmüştü. bu defa sefer'e uzun boylu iş düşmeyecek, maçın yükünü fenerbahçe müdafaası taşımak zorunda kalacaktı. bu derece dağınık ve bu derece maksada hizmetten uzak görülen sarı - lacivertli hücum hattının gerisinde bir müddet direnen müdafaa maçın sonuna doğru ipin ucunu koyuvermişti. şişmeyen balonlamayan elini beline koyup rakibini seyretmeyenler atilla ve özcan'dı. ya altınordu forveti? o saldırışa ve o hücum üzerine hücum tazeleyişine göre ne yapabilirdi? hiç. bu bakımdan bu hatta yer alan beş futbolcuya yıldız değil, kocaman bir "0" vermek icap eder.
fenerbahçe neden ilk devre iyi onadı ve ikinci yarıda neden bu derece acz içine düştü. bize kalırsa sarı - lacivertli takım bir atımlık barutunu ilk devrede kullanmıştı. sefer maniasını aşamayıp büyük takım hüviyetini kaybeden fenerbahçeyi moralman sarsmıştı. gayretin semersinin elde edilmemesi takımda bir çöküntü yaratmıştı.
sefer'in kurtarışları
ilk dakikalar hüseyinin ceza sahası içinden çaktığı sert şüt seferin müdahalesi ile kornere çıkmıştı. 15. dakikada yine hüseyin bu defa ümid edilmeyen bir mesafeden tam 30 metreden kaleyi bombaladı. yine sefer yaylanacaj, havaya uzayacak ve köşeye doğru süzülen topu dışarı atacaktı. fenerbahçenin baskısı 20 dakikada netice verdi. mustafa tek müsbet hareketini bu anda yapacak, topu ortalayacaktı. lefter de son yıllarda hiç de alışamadığımız bir şekilde bir kafa şutu ile topu filelere gönderecekti. keza 25. dakikada yine hüseyinin yüzde yüz gollük şütünün sefer çelmeye muvaffak olmuştu. bu parlayışı bir sönüş takip etti. sanki fenerbahçeli futbolcuların kanı damarlarında donumuş ve hepsi birer heykel kesilmişti. ne koşan, ne müsbet bir iş yapan, ne de gayret sarfetmiş olmak için gayret sarfeden bir kimse kalmamıştı ortada...
ikinci yarı aynı hava, altınordynun bariz hakimiyeti ve fenerbahçe müdafaasının bocalayışı içinde geçti. izmirlilerin en az beraberliği hak ettiği maç da 1-0 fenerbahçe lehine kapandı.