4 ocak 1961 tarihli milliyette çıkan gündüz kılıç’ın haftanın ardından köşesindeki “1960 yılının takımları” adlı yazıdan alıntıdır;
herkesin sevgilisi baba recep
geçenlerde dayanamayıp ona dedim ki: «nerdeyse sana benim de baba diyesim geliyor… o kadar iyi, o kadar insan, o kadar efendisin ve etrafına o kadar hürmet telkin ediyorsun ki»… bu duygunun sadece şahsî sempatimden gelmediğini geçen pazar oynana galatasaray – beşiktaş maçı başlarken ona yapılan umumi sevgi gösterilerinden anlayıp büsbütür. memnun oldum ve kendimi iyice haklı buldum…
galatasaray takımı sahaya çıktığı zaman beşiktaş taraftarları ve galatasaray taraftarları baba recebi alkışlamak için âdeta birbirleriyle yarış ediyorlardı. stadlarımız bu kadar güzel bir sahne az görmüşlerdir. kendi kendime bunun sebeplerini araştırdım. recep galatasaraya geçtikten sonra bir gün olsun, k ymetler.ip recepleştiği beşiktaşı için âslâ kötü lâf etmemiş, bilâkis her fırsatta beşiktaşa, ve beşiktaşlılara olan minnetlerini, şükranlarını belirtmiştir. profesyoneldi, orada bazılarınca istenmemişti, yaşamak için mecburen renk değiştirmişti. halbuki öyleleri vardı ki birer varlık haline geldikleri eski kulüplerini durmadan kötülemeği, küçültmeyi kendilerine vazife edinmişlerd’ ve onlara şimdi hem eski kulüplerinin, hem de yeni kulüplerinin taraftarları inanmıyorlardı.
maçtan sonra recebi bağrıma basarak dedim ki: «ne kadar iftihar etsen azdır recep! şu çoklarınca nankör, vefasız, dönek olarak bilinen tribünlerdeki topluluğun öyle şaşmaz, isâbetli kararları vardır ki… belki içleirnde seninle hiç konusmamıslar, seni yakından bile görmemisler çok. fakat bak hepsi de senin sağlam karakterin için müttefikler… senin de daima onlara kıymet verdiğini, onların iyi notlarını kazanabilmek için mütevazi, nâzik, terbiyeli bir spor hayatı yaşamağa gayret ettiğini biliyorlar»… darısı bütün futbolcularımızın başlarına…