«yeneceğiz demektense, yendik demek daha zevkli oluyor. her şeyi çocuklar yaptı, hepsinle iftihar ediyorum» bu sözleri maçtan sonra galip takımın soyunma odasında gündüz kılıç söylüyordu.
sarı-kırmızılı futbolcular bir zafer daha kazanmanın sevinci içinde şarkı söylüyorlar, teker teker duşlarını alıp giyiniyorlardı. ama, her şeye rağmen galatasaray’ın soyunma odasının havası için hiç te bir bayram sevinci içerisindeydi diyemiyecektik. gerçi idarecisinden futbolcusuna ve taraftarına kadar odada bulunan bütün galatasaray’birbirlerini öperek tebrik ediyorlardı. ancak, yine de ortada sebebi anlaşılamayan tuhaf bir burukluk vardı.
galatasaray’lılar için günün adamı kimdi? golü atan bahri mi?.. belki. fakat her şeye rağmen eski takımı beşiktaş’a karşı bunca seneden beri ilk defa oynayan bir recep de vardı ortada. ve receb’in basın mensuplarına «beşiktaş taraftarlarının şahsıma gösterdikleri sevgi tezahüratına hir ömür boyunca minnettar kalacağım. bütün beşiktaşlılara sevgi ve hürmetlerimi yollarım. iki taraftan galip gelen takımda bulunuyordum, işte hepsi bukadar» derken sesi titriyordu.
odanın diğer bir köşesinde ise antrenör coşkun özarı bütün anormal şartlar karşısında takımının yine de lik devreyi lider olarak bitirdiğinden dolayı duyduğu memnuniyeti belirtiyor ve «şimdi yolun yarısındayız ikinci devreye bütün imkânlarımızla daha ciddi olarak hazırlanacağız» divordu.
ya beşiktaş’ın soyunma odası
siyah-beyazlılar’ın üzüntüleri odayı kaplayan sessizlikte derhal anlaşılıyordu. tek konuşan menecer şeraf görkey’di «top yuvarlaktır, bir takım her zaman maç kazanmaz. bu bakımdan hiç üzülmüyorum. bizi galatasaray’ın şansı yendi. gol, nizamî değildi hakem gol kararı hariç iyi bir idare tarzı gösterdi»