dünyanın en eski mesleğinin hangisi olduğu tartışılıyormuş. doktor «hiç münakaşaya lüzum yok, demiş, en eski meslek doktorluktur. havvâ anamız âdem babamızın belkemiğinden yaratıldığı gün doktorluk başladı.» mimar «o bir efsane» diye cevap vermiş, «dünyanın ilk hali taş, toprak, kaya, dağ, gelişi güzel bir manzara arzediyordu. işte dünyayı biçime soktuğu için mimarlık en eski meslektir.» bu sefer politikacı itiraz etmiş: «taş, topraktan evvel insanları düşünelim. dünyanın ilk insanları tam bir karışıklık içinde yaşıyorlardı. bunları bir cemiyet nizamına sokmakla, politikacılık en eski meslek oldu.» bu âna kadar söze karışmayan futbol hakemi birden yerinden fırlamış: «evet, demiş, dünyanın ilk halinde tam bir karışıklık hüküm sürüyordu. ama o karışıklığı kimin çıkarmış olduğunu hiç düşündünüz mü? yaaa… ceddim olan ilk futbol hakeminin eseri idi bu kargaşalık…»
ve işte dünkü galatasaray – beşiktaş maçını karıştıran hakemi gördükten sonra, bu iddianın doğruluğuna biz de inandık.
düşenin dostu olmazmış. dünkü hakem de, kolundan, bacağından çekilip düşenlere hiç dost olmadı. aslında dünkü maç futbol hakem kursu için pek isti adeli ve «bakın, denmeli idi, hakemin umursamadığı şu hareketleı var ya.. kaideye göre bunların hepsinde penaıtı vereceksiniz işte!»
dünkü maçın tek gari tarafı, hakemin idaresinden ibâret değildi: metin gol atmadığı halde, galatasaray galip geldi.
beşiktaş taraftarları eski emektarlar, recep’i galatasaray forması altında da alkışladılar. bu sıcak tezahürat vaktiyle «recep devrini doldurdu» diye düşünmüş beşiktaş idarecileri için soğuk bir duş gibi idi.
eski yılın pek palas pandıras gittiği anlaşılıyordu: 1960 telâşla kaçarken, mithatpaşa sahasının çamurunu almayı unutmuştu…
beşiktaş forvetinde dün «şenol» da vardı, «birol» da vard., eksik olan, adece «gol» dü…
gaıatasaraylılar sahaya kollarında merhum hocaları için mâtem bandı ile çıktılar. sahadan ayrılırken ise sarı – kırmızılıların hepsinin yüzünde, vazifesini yapmış talehelerin sevinci okunuyordu.