beşiktaşlılar saat tam 14.30 da şeref stadına çıktılar… sahayı devamlı yağmur hayli bozmuş, ağırlaştırmıştı. taraftarlar idman saatlerine gösterilen ihtimamdan memnun görünüyorlardı. içlerinden birinin ifadesine göre: «durumda bir fevkalâdelik yoktu. ve şeref görkey menecerliğe başlayalıberi futbolcular saat gibi olmuşlardı…»
italyan antrenör puppo sandro da futbolcular gibi siyah bir eşofman giymişti. yüzünde hanidir görmeğe alıştığımız üzüntülü ifade kaybolmuştu. topları bir kenara bıraktı. demek ki: siyah – beyazlı futbolcular galatasaray maçının hazırlığına geçen haftanın aksine meşin topları ayaklarının ucuna takarak başlayacaklardı. hafif bir sakatlığı olduğu için masaja giden necmi ile ordu kampında bulunan tuncay ve sebahattin hariç haftanın maçı için yapılan ilk antrenmana şu futbolcular katılmışlardı: cavit, münir, ayhan, muhittin, kaya, doğan, mustafa, ahmet, şenol, birol, arif, güven, selim, erdoğan, ceyhun.
menecer şeref görkey yine büyük bir dikkatle sahanın ortasında kosuşan, kültür – fizik yapan futbolcuları takip ediyor, antrenör puppo sandro gerekli ikazları sıralıyordu… bu devre kıza sürdü… sandro, bir kenara bıraktığı topları sahanın ortasına attı. futbolcular büyük bir arzuyla çalışmanın ikinci devresine girdiler. görkey, forvet oyuncularını bir tarafta hazırlıyor, müdafaa elemanları da kendi aralarında çalısıyorlardı. yağmur ve her an biraz daha gayri müsait hale gelen saha şartları antrenmanın intizamını bozmamış. futbolculardaki çalımsa arzusunu kırmamıştı… ve en fazla yorulanların başında da birol geliyordu.
ahmet hem giyiniyor, hem de suallere cevap veriyordu: «fenerbahçe maçında attığım üç golden beni fazla heyecanlandıranı penaltıdan atılanı oldu. hakem penaltı noktasını göstermisti. vuruşa hazırlanacağım sırada avni’nin «sen penaltı falan atamazsın» diye konuştuğunu duydum. ve hızla topun bulunduğu noktaya yaklaşıp, çaktım…»