11 kasım 1960 tarihli milliyette çıkan ve metin oktay’ın kendi dilinden hapishane günlerini/anılarını anlattığı «metin oktay anlatıyor – top peşinden toptaşına» adlı yazı dizisinin 6. bölümünden alıntıdır;
«bugün pazar… bugün takımımın altınordu ile maçı var.
«bugün sevinçliyim… nasıl olsa kazanırlar, diye düşünüyorum. izmirsporu geçtikten sonra, altınordu öylesine çetin bir engel gelmiyor bana… herhalde arkadaşlarım da böyle düşünüyorlar. işte radyo başındayım. çıktılar, başladılar ve goller de başladı. 3-1 durum, artık neticeden eminim.
«o ne o: ikinci golü attı altınordu… bayağı dayanıyor da… hoşuma gitmedi bu gol. pilli radyonun başında çok kalabalığız. işin tuhafı, radyo başındakilerden galatasarayı tutanlar endişeli de, fenerbahçe veya beşiktaş taraftarı olanlar «yok canım, diyorlar, kazandı galatasaray… beraberliği vermek şöyle dursun, şimdi dördüncü golü de atar…» ben de nedense telâşlanıyorum artık. bitse şu maç… fakati.. eyvah!.. korktuğum oldu: altınordunun üçüncü golü… şimdi de «bitmese maç, biraz daha uzasa» diyorum. kafat hayır, bitti… 3-3 bitti. bir gün önceki galibiyetin verdiği sevinç taptaze iken, kayboldu. öylesine üzgünüm ki… sanki bugün oynayamadığım için kendimi kabahatli görüyorum.
«şu cezaevinde her anımız bir vesile ile birbirimizi teselli ederek geçiyor. işte gene cemal’le halil teselliye başladılar. doğru… bir puan kaybetmemeliydik, ama gelecek haftalarda telâfi imkânı var.
«pazar sıkıntılı geçti hâsılı…
«bugün pazartesi… basta turgay olmak üzere arkadaşlarım ve idarecilerim ziyaretime geldiler. dertleşiyoruz:
– aman çocuklar, dikkatli oynayın, artık puan kaybetmeyelim. – merak etme metin!... dünkü beraberlik, bir talihsizlikti. bir daha böyle talihsizliğe uğramamak için çok çalışacağız.
kaptan turgay atılıyor:
– altınorduyu hafife almamızın günahını çektik. son dakikalarda iki kontratakla ıki gol attılar. belki benim de kabahbatim vardı gollerde ama kendimizi iki farklı duruma o kadar alıştırmıştık ki… beklemedik 3-3 ü…
– sen üzülme metinciğim, sen çıkıncaya kadar başka puan kaybetmemek için bütün gücümüzle oynayacağız.
«inanıyorum, bütün güçleriyıe oynadılar. fakat altı gün sonra ankaradan gelen bir haber, beni ilkinden daha fazla üzecekti. üzmek ne kelime… kederden bitmiştim. yenilmek ne kelime… üç gole tek sayı bile mukabele edememiştik. gençlerbirliği zorlu takımdı, bilirdim. fakat ne yalan söyliyeyim, 3-0 lık bir mağlûbiyeti asla beklemiyordum.
«pazar günkü gazeteleri okudum. takımımın hezimete uğradığını yazıyorlardı. 3-0 lık bir mağlûbiyeti ifade için de başkı tâbir bulunabilir miydi? gazetelerdeki maç yıldızlarına göz attım galatasarayın pek az elemanı (**) alabilmiş. demek takım çoğunluğuyla vazifesini yapamamıştı. takımda bir çöküntü başlamıstı. altınordu beraberliği tesadüfi olmadığını ortaya koymuş, ankara mağlûbiyeti, puan kayıplarımıza yenisini eklemisti. ertesi gün adana demirsoor karsısında alınan beraberlikten çok.bu beraberliğin alını sekline üzülecektim. gazetelerden selâmi’nin «iki füze» yolladığını okuyordum. ve füzelerin ikisi de ağlarımızı bulmuştu. acaba bu macta oynasaydım, füzelere mukabele edebilir miydim? belki de hayır… çünkü takımım bütünüyle sarsılmıştı.
«daha fazla dayanamadım ve koğuşun loş ışığında yazmağa başladım. eczacı cemal: