başarılı bir oyun çıkaran gençlerbirliği, müdafaa taktiğiyle oynamasına rağmen âni ataklarla sarı – kırmızılı takımın defansını dağıttı
galatasaray, canını dişine takan gençlerbirliği karşısında 3-0 gibi farklı bir mağlûbiyete uğramaktan kurtulamadı. takım birliği, maça asılış ve neticeye gidiş bakımından gençlerbirliği tam bir örnek verdi.
hani ikinci devrenin hemen başında orhan’ın galibiyeti perçimleyen golü atışından sonra kırmızı – siyahlılar neticeye rıza gösterip müdafaa oyununa dönmeselerdi, galatasarayın daha ağır bir hezimete uğraması işten bile olmıyacaktı.
gençlerbirliği, orhan şeref’in malûm müdafaa taktiğini iki insaytını geri çekerek tatbik etti. ve maçın sonuna kadar da ileride süratli zeynel, topa hâkim orhan ve ilhan’ı bıraktı. bu, neticeyi muhafaza etmek bakımından elbette ki iyi bir düşünce idi. fakat gençlerbirliğinin de aynı zamanda küçük takım kompleksi içerisinde olduğuna bir işaretti. gerçi, her aldığı topla karşısındaki bekleri vızır vızır geçen ilhan, ergun’u çökerten orhan, hattâ hattâ çok kötü bir gününde olan zeynel, kontrataklarla müteaddit defalar turgaya korkulu dakikalar yaşattılar. ama yukarda da işaret ettiğimiz gibi, sahadaki galatasaray için sigorta sistemine gitmek yine de lüzumsuz bir gayretti.
galatasaray, gençlerbirliğinden ilk darbeyi 10. dakikada yedi ve sarsıldı. toparlanmaya fırsat bulamadan ikinci darbe yetişti. bu, orhan’ın 20. dakikada attığı goldü… hem o kadar dağıldı ki, hiçbir oyuncu kendi mevkiini dahi bundan sonra muhafaza edemedi… değişiklik, müdafilerin forvete, forvetlerin müdafaaya alınmasiyle başlamıştı. ve bu deneme müsbet netice vermemesine rağmen maçın sonuna kadar da devam etti…
solbekten başlıyarak haf ve hücum hattındaki bütün elemanlar âdeta bir turnikeden geçercesine yer değiştirip durdular. eğer turnikeye turgayı da sokabilmiş olsalardı belki de ümit edilen fayda hâsıl olacaktı. zira şöhretli kaleciyi, yediği gollerdeki hatâsiyle affetmek imkânsızdı. koca bir galatasaray takımında yer alan 11 futbolcudan yalnız üçünün yıldız bareminde iki yıldız tutturması sarı – kırmızılıların hakiki durumunu bizce anlatmaya kâfi gelecektir…
tehlikeli dakikalar
maça hızlı bir tempo ile başlamıştı gençlerbirliği… taraftarlarından aldıkları kuvvetle akın üzerine akın tazeliyorlardı. ilk ciddi tehlike ikinci dakikada yaratıldı. zeynel’in sandellediği topu turgay yerinde bir çıkışla yumruklayarak uzaklaştırıyordu. akabinde niyazi’nin sert şutu da kaleci selçuk’un ellerinde eriyiverdi. gençlerbirliği müdafaada kilitleniyor, hücumda ise şemsiye gibi sahanın her yerine yayılıyordu. 10. dakikada ayhan’ın kaydırdığı pası orhan, yerinde bir atakla ergun’dan evvel kaptı ve topu nevzat’ın önüne uzattı. nevzat’ın plâsesini gerçi turgay plonjon yapmıştı. fakat biraz geç… top direğe çarpacak ve içeri girecekti. bu birinci darbe idi…
gençlerbirliği artık sahaya hâkim olmuştu. galatasaraydaki dağınık hal ise devam ediyordu. 20. dakikadanın gelip çattığı bir sırada orhan ve ilhan’ın kombine bir akınına şahit olundu. ahmet, ilhan’ı biraz da faulle durdurmuştu. ergun müdahale etmemiş olsaydı, belki de akın golle neticelenmiyecekti. önünde seken topa lüzumsuz bir röveşata attı ergun… top, sahası çizgisi içerisinde bulunan orhan’ın önüne düştü. orhan, kaleye baktı ve sutunu turgay’ın sağ tarafından filelere gönderdi. turgay ilk goldeki gibi plânjonda geç kalmıstı… ikinci darbe galatasarayı dağıtmaya, hattâ çökertmeye kâfi geldi. devrenin sonuna kadar gençlerbirliği oyundaki bu ağır tazyikini devam ettirecek ve müteaddit gol fırsatları kaçıracaktı. galatasarayın bu 45 dakikalık zaman içerisinde ise yaptığı ne müsbet bir harekete, ne de tehlikeli bir akınına şahit olunamadı.
ikinci devrede sarı – kırmızılıların toparlanacağı tahmin edilmişti. fakat ne gezer… daha 46. dakikanın dolduğu bir sırada orhan, santradan topu kapacak ve bütün müdafaayı da çalımladıktan sonra şutunu atacaktı. şut o kadar hafif, o kadar zayıftı ki, gününde bir turgay bunu hattâ tek eliyle bile tutardı. fakat nedense yere atlamayı tercih etti, top da karnının altından seke seke fileleri buldu. artık galatasaray için herşey bitmişti…
10, 20 ve 46. dakikalar kabul etmek lâzımdır ki, oyunda neticeyi alabilmek için en kritik dakikalardır. zira mağlûbiyetten kurtulmak gayretiyle hücuma geçileceği bir sırada bir golün yenmiş olması, bir takımı moralman sarsmaya ve ümitsizliğe düşürmeğe kâfidir. evet, sarı – kırmızılılar bundan sonra boş bir gayretle rakiplerinin üzerine saldırdılar. fakat hiçbir netice alamadılar. her geçen dakikada müdafiler yer değiştiriyor, sol bek ahmet bir ara solaçıkta görülüyor. bahri orta hafa kayıyor, ergun ise santrforda bir şeyler yapmak için çabalıyordu… ama bir sihirli deynek dahi bu dağınık galatasarayı toparlayıp kollektif bir oyuna döndürmeye kanaatimizce kâfi gelmezdi. nitekim de öyle oldu. gençlerbirliğinin iki insaydını geriye alarak sağlam bir baraj kurması, galatasarayın münferit akınlarını neticesiz bıraktı. her haliyle takdir edilen ve beğenilen gençlerbirliğinin haklı galibiyetini kaydederken, 80. dakikada tugay’ın suat’a top yokken tekme atışını ayıpladığımızı söylemek isteriz. galip takım oyuncusunun mağlûp rakibine karşı, hem top yokken tekme atması… bu, elbette ki sporculukla kabili telif değildi ve gençlerbirliğinin parlak muvaffakiyetini gölgeleyen tek hareket idi.