sarı – lâcivertlilerin 2-0 galibiyetiyle biten maç, çamur sahaya rağmen kaliteli geçti. hakem, lefter ve nihat’ı oyundan çıkardı. gollerin ikisini de yüksel attı
futbolü de mi anayasa teminatı altına almalı şu hakemlere karşı?
işte dün devamlı sorduk durduk: «saha mı daha kötü, hakemin idaresi mi?» galiba ikincisiydi.
böylesine berbat bir çamur deryasında futbol oynanmazdı ama, pekâlâ iki takım da mükemmel hareketlerle bu iddiayı çürütmeğe savaşıyorlardı. bu ilk hız devrinde, hakem faruk talu’nun kararları da isabetliydi. ne çare ki hakemin ilk hızı sadece 8 dakika sürdü: avni’nin tarık’ı ceza sahası içinde itişini «çiftvuruş» la cezalandırıyordu! oysa burada ya penaltı vardı, ya da hiçbir şey yoktu.
üç dakika geçti geçmedi, bu defa can, karagümrük kalesi önünde faviler barajından sıyrılırken, hakem seyirci kaldı ve hatâlı kararlar, cezasız kalan kabahatlar peşpeşe dizilmeğe başladı. çok defa «iyi bir hakem» olarak gördüğümüz talu’nun düdüğünde, futbol kaideleri gökten inen yağmurla erir gibiydi. yağmur arttıkça saha daha çok bozuluyor ve –gariptir– bu sahanın takımı olmayan fenerbahçenin rakibine karşı daha üstün duruma geçtiği farkediliyordu. yüksel’in ilkini 18 inci dakikada, ikincisini birincisinden 18 dakika sonra attığı iki gol. sarı – lâcivertlilere rahat nefes aldırtmıştı. ve oyun pekâlâ çamura rağmen canlı, hareketli olabiliyordu. ancak hakem!.. evet hakem bütün ihtarlara, tehditlere rağmen tribünlerin aleyhte tezahüratına hedef oldu. seyirci çileden çıkmakta haklıydı ama, sadece «sen oyna hakem» temposuyla yetinseydi de öteki mâhur tempoyu hortlatmasaydı…
hilmi’nin sağdan kornerini lefter nefis voleyle kaleye havale etmiş, yüksel de golü tamamlamıştı. bu fenerbahçeye galibiyet kapısının açılmasıydı. can’ın iki favilü müdahaleden kurtulduktan sonra verdiği pası, yerden düzgün bir şutla köşeye yollayan yüksel, böylece galibiyetin garantisini de sağlamış oldu. maçın sonucunu tayin eden gollerin kısa hikâyesi buydu.
bunun dışında neler oldu? meselâ lefter’le nihat’ın maçın bitmesine 20 dakika kala hakem tarafından oyundan çıkarılmalarının gerekçesini bizim gibi anlıyamayan pek çoktu. belki hakem raporu, sebebi açıklayacaktı.
fenerbahçe bütünüyla «iyi» oynadığı maçı «net» kazanmış. karagümrük ise başlangıçtaki gayretini devam ettirememişti. sarı – lâcivertli forvet çamuru hesaplayarak biraz daha dikkatli oynamış olsa, sayı tabelâsının da daha yükseleceği tahmin olunurdu. fenerbahçede 17. dakikada sakatlanan ismail maçın sonuna kadar solaçık oynamak zorunda kalmış, fakat sakat olamasına rağmen, vazifesini yapan bir solaçık sayılmıştı. ismailin açığa geçmesiyle, sarı – lâcivertli takım maçın 73. dakikasında naci’yi sağbek, kadri’yi sağhaf, yüksel’i soliç oynatarak başladığı tertibi bozmuştu. hava ve saha şartlarına bu beklenmez değişiklik de binince, karagümrük hesabına ümit verilmiş; ne var ki kırmızı – siyahlılar başlangıçtaki kontrataklardan faydalanamayarak üstünlüğü her an biraz daha fenerbahçeye kaptırmışlardı. oyunlarına göre, sonuç normaldi. anormal olan, medeni türkiyede elân böyle bir sahada futbol oynanması ve bir hakemin böyle idare göstermesiydi.